Hazreti Osman; Fil olayından altı yıl sonra doğdu. Babasının adı Affan, annesinin adı Erva. Kureyş
kabilesinin Emevi koluna mensuptu. Ailesi zengin ve Mekke’nin ileri gelenlerinden biri idi. Ticaretle uğraşırdı. Hz. Osman da büyüdüğü zaman ticaret yapmaya başladı. Ticareti çok seviyordu, ticarete özel bir kabiliyeti vardı. Kısa zamanda tek başına ve kendi hesabına ticaret yapmaya başladı. Zengin oldu. Mekke’nin en ileri zenginleri arasına katıldı. Bir seferinde Şam’dan kervan ile ticaretten dönüyordu. Yolda, Peygamberimiz (sav)’in Peygamber olduğunu öğrendi. Mekke’ye dönünce hemen Hz. Ebu Bekir’i gördü ve Müslümanlık hakkında bilgi istedi. Çünkü Hz. Ebu Bekir çocukluğundan beri en yakın arkadaşlarından biri idi.
Hz. Ebu Bekir gerekli bilgiyi verdi ve Hz. Osman’a şöyle dedi: “-Sen akıllı bir insansın. Sonunu düşün. Görmez, işitmez, fayda ve zarar vermez birkaç taş parçasını tanrılığa nasıl layık görürsün?” Hz. Osman: “Doğru söylüyorsun” dedi. Hz. Ebu Bekir konuşmasına devamla “Allah, Muhammed (sav)’i Peygamber olarak gönderdi. Bundan faydalan. İmân etmede tereddüt etme.” Bu sırada Peygamberimiz (sav) Hz. Ali ile birlikte göründü. Hz. Ebu Bekir koştu, yanına ulaştı, bir şeyler söyledi. Beraberce döndüler. Peygamberimiz (sav) Hz. Osman’a: “Ey Osman! Allah seni Cennet’e davet ediyor, davete uy” buyurdu. Hz. Osman davete uydu. Kelime-i Şehâdet getirdi ve hemen Müslüman oldu.
İşkence Görmesi
Müşrikler başta sözle karşı çıktıkları Müslümanlara zamanla kaba kuvvetle karşı çıkmaya başladılar. İşkence ve eziyetlerini gün geçtikçe artırdılar. Hz. Osman da işkence görenlerden biriydi. Amcası Hakem bin Ebil As, ailenin diğer fertlerinin de yardımı ile; Hz. Osman’ın ellerini ve ayaklarını bağlar, ona işkence yapardı. “Babalarının dininden dönüp de sonradan çıkan bir dine mi giriyorsun? Girdiğin o dinden çıkana kadar iplerini çözmeyeceğim” derdi. Hz. Osman da: “Ben de yemin ederim ki, o dinden asla ayrılmayacağım ve ondan hiçbir zaman dönmeyeceğim” der dininde sebat ederdi. Çaresiz kalan amcası iplerini çözerdi.
Evlenmesi ve Hicreti
Hz. Osman Peygamberimiz (sav)’in kızı Rukiye ile evlendi. Bu evlilik müşriklerin Hz. Osman’a olan düşmanlığını daha da artırdı. Hz.Osman da yanına hanımı Rukiye’yi alarak Habeşistan’a hicret için
Mekke’den gizlice ayrıldı. Sahile ulaştı. Hicret için yola çıkan diğer Müslümanlarla bir gemi kiralayarak denize açıldı. İşin farkına varan müşrikler sahile koştularsa da, gemi hareket ettiği için Hz. Osman ve beraberinde olanları yakalayamadılar. Mekke müşriklerinin Peygamberimizle barış yaptığı haberi Habeşistan’a ulaşınca Hz. Osman ve beraberinde olan Müslümanlar Mekke’ye geri döndüler. Haberin aslının olmadığını ve müşriklerin işkence ve eziyetlerinin artarak devam ettiğini gördüler. Hz. Osman müşriklerin işkencesi karşısında Peygamberimize müracaatla Habeşistan’a hicret edilmesini istedi. Peygamberimiz’in de müsaadesiyle Habeşistan’a ve daha sonra da Medine’ye hicret edildi. Hz. Osman da hanımıyla birlikte Medine’ye hicret etti.
Peygamberimiz’in hicretiyle Medine’de meydana gelen İslâm toplumunun bir devlet oluşunda Hz. Osman’ın malı, canı ve bütün gücüyle çalıştığını görüyoruz. Hz. Osman, Peygamberimiz’in müşriklerle yaptığı bütün savaşlara katıldı. Yalnız Bedir savaşında bulunamadı. Çünkü hanımı Rukiye ağır hasta idi. Peygamberimiz’in emriyle onun yanında kaldı. Tedavisiyle meşgul oldu. Peygamberimiz Bedir savaşından dönmeden önce Rukiye vefat etti. Medine’ye dönünce, aziz
ve vefakar arkadaşı Hz. Osman’ı şöyle teselli etti: “Ağlama Osman, Allah’a yemin ederim ki yüz kızım olsa bunlardan biri öldükçe diğerini tek biri kalmayıncaya kadar sana verirdim. Peygamberimiz (sav)
ikinci kızı Ümmü Gülsüm’ü Hz. Osman’la evlendirdi. Bu evlilikten sonra Hz. Osman’a “iki nur sahibi” anlamında “Zinnureyn” dendi. Peygamberimiz Hz. Osman’ı çok sever: “Ashabım içinde huyu bana
en çok benzeyen Osman’dır” buyururdu.
Nitelikleri
Kitaplarda Hz. Osman şöyle tanıtılır: Orta boylu, esmer tenli, güzel yüzlü, sık sakallı, gür saçlı ve iri yapılı idi. Temiz giyinir, güzel koku sürünür ve güzel konuşurdu. Yumuşak huylu, ağır başlı, vakarlı,
mütevazi ve sabırlıydı. İbâdete düşkündü. Gündüzleri çoğu zaman oruç tutardı, geceleri ibâdet yapardı. Kur’ân-ı Kerîm’i ezbere bilirdi ve çok okurdu. Haya ve Fazilet sahibi idi. İyilik severdi. Merhamet ve şefkat en belirgin özelliklerinden biri idi. Ticaret ehli idi. Zengindi. Cömertti. Zenginliğini Allah yolunda ve toplum yararına kullanırdı.
Rumen Kuyusu
Kitapların bu şekilde tanımladığı Hz. Osman’ın yaptığı güzel işlerden birkaç örnek verelim: Medine’de içilebilecek tatlı suyu olan bir kuyu vardı. Adı “Rumen” idi. Bir Yahudi’nin mülkiyetinde idi. Yahudi suyu istediği paraya satardı. Su almak isteyenlere de çeşitli engel ve zorluklar çıkarırdı. Hz. Osman, Yahudi’ye istediği parayı verdi, kuyuyu satın aldı ve Medine halkına bağışladı. Zengin-fakir, Müslüman olan-olmayan herkes kuyudan tatlı su ihtiyacını karşıladı.
Yüz Develik Kervanı
Hz. Ebu Bekir zamanında idi. Hz. Osman’ın buğday yüklü yüz develik kervanı Şam’dan gelmişti. Ashabı Kiram, buğdayı satın almak istediler, iyi bir fiyat da verdiler. Hz. Osman: “Satmam sizden daha iyi fiyat veren var” dedi ve buğdayı satmadı. Hz. Ebu Bekir’e şikâyet ettiler. Hz. Ebu Bekir: ”Siz Osman hakkında kötü düşünmeyiniz. Her halde sözünü yanlış anladınız. Beraberce gidelim” dedi. Hz. Osman’ın yanına gittiler. Hz. Ebu Bekir şikâyetlerini anlattı. Bunun üzerine Hz. Osman şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlünün Halifesi! Onlardan daha iyi olan; bire yediyüz veriyor. Bunlar bire yedi veriyorlar. Biz buğdayı bire yediyüz verip alana verdik” dedi. Yüz deve yüklü buğdayı Allah rızası için Medine halkına dağıttı. Yüz deveyi de kesti ve etlerini fakirlere bağışladı. Kişilerin ve toplumun sıkıntılı anlarında onları sıkıntıdan kurtarmak en büyük fazilettir. Sıkıntıları kişisel çıkarlara alet etmek ise Allah’ın yasak ettiği son derece kötü hallerden biridir. Hz. Osman, her işinde Allah rızasını ve toplum yararını düşünen bir kişi idi.
Tebük Seferi Bağışı
Peygamberimiz Tebük gazasına hazırlanırken bütün Müslümanları İslâm ordusuna katılmaya ve yardım yapmaya çağırdı. Ashabı Kiram Peygamberimiz’in emrine uydular, İslâm ordusuna katıldılar ve yardım da yaptılar. Hz. Osman otuz bin kişilik İslâm ordusunun üçte birinin ihtiyaçlarını karşıladı. O zamana kadar Hz. Osman’ın yaptığı yardım gibi yardım yapan biri görülmemişti. Peygamberimiz Hz. Osman’ın yardımını görünce: “Allah’ım ben Osman’dan razıyım. Sen de razı ol” duasında bulundu. Hz. Osman, Allah yolunda zenginliklerini kullanan ve kullanacak olanlara en güzel misaldi.
Hudeybiye’de Hz. Osman
Peygamberimiz Kâbe’yi ziyaret için Ashabı ile yola çıktı. Hudeybiye’ye geldi. Mekke müşrikleri Kâbe’yi ziyareti engellediler. Peygamberimiz Hz. Osman’ı müşriklere elçi olarak gönderdi. Savaş için gelmediklerini, Kâbe’yi ziyaretten başka bir gayeleri olmadığını bildirmesini kendisine emretti. Hz. Osman Mekke’ye gitti. Peygamberimiz’in emrettiklerini müşriklere bildirdi. Müşrikler Peygamberimiz’in istediğini kabul etmediler. “Kâbe’yi tavaf etmek istersen sen tavaf et” dediler. Hz. Osman yıllarca göremediği, tavaf edemediği Kâbe’nin şimdi yanındaydı, müşrikler de sen tavaf et diyorlardı. İsterse tavaf edebilecekti. Müşriklere döndü. “Allah’ın Rasûlü tavaf etmedikçe ben
de tavaf etmem” dedi. Müşriklere karşı Allah’ın Rasûlüne olan bağlılığını ifade etti. Hz. Osman’ın cevabında beliren ikinci gerçek de şu idi: Kişinin gerçek huzuru, saadeti, yararı içinde bulunduğu toplumun huzuru, yararı ile ilgili idi. Müşrikler Hz. Osman’ın sözünden hoşlanmadılar, onu hapsettiler. Fakat Peygamberimiz’in ve Ashabının kararlı tutumunu görünce serbest bıraktılar.
Halife Oluşu
Hz. Ömer’in şehâdetinden sonra, Hz. Osman halife seçildi. Halife
olarak ilk konuşması şöyle idi: “Bana bir vazife verildi, ben de kabul ettim. Ben, benden öncekilerin yolundan gideceğim. İcraatım da Allah’ın kitabı ve Rasûlü’nün sünnetinden sonra üç şeyi daha takip
edeceğim. Bunlardan birincisi üzerinde ittifak ettiğiniz ve takip ettiğiniz konularda benden öncekilere uymak. İkincisi; daha öncekiler tarafından ihdas edilmeyen fakat sonradan ehli hayrın ortaya koyduğu yolu takip etmek. Üçüncüsü de; cezayı hak etmediğiniz sürece size ceza vermemek. Hz. Osman’ın halifeliği zamanında İslâm orduları batıda Atlas Okyanusu’na, İspanya’ya dayandı. Kuzey Afrika bütünüyle alındı. Doğu’da Türkistan içlerine girildi, Hindistan’a ulaşıldı. Kıbrıs, Rodos Adaları fethedildi. Bizans İmparatorluğu’na ağır darbeler indirdi. Büyük bir Bizans donanması yapılan deniz savaşında tamamen yok edildi. Gidilen her yere imân, ahlâk, adâlet ve insanlık
götürüldü.
Mescid-i Nebevi’ye Hizmeti
Hz. Osman halifeliği zamanında Harem-i Şerif ’in etrafında bulunan evleri satın alarak mescidi genişletti. Medine’de bulunan Mescidi Nebevi’yi tuğla ve saç ağacı ile yeniden inşa etti. Bir hayli de genişletti.
Kur’ân-ı Kerîm’in Çoğaltılması
Hz. Osman, tek Mushaf halinde olan Kur’ân-ı Kerîm’i çoğaltarak o zamanın İslâm merkezlerine gönderdi. Kur’ân-ı Kerîm’in her yerde aynı şekilde okunmasını sağladı.
İbn-i Sebe Fitnesi
Hz. Osman, hilafetinin son yıllarında Abdullah İbn-i Sebe’nin önayak olduğu fitne ve bozgunculuk hareketi ülkede yayılmaya başladı. Emevi sülalesinden bazı kişilerin de Hz. Osman’ın akrabalarına düşkünlüğünü kötüye kullanmaları bozgunculara imkân ve fırsat verdi. Ülke çapında hiçbir şeyden memnun olmayan, her şeyi kötüye yorumlayan bir grup meydana çıktı. Bunlar her yerde dolaşarak fitne ve fesatlarını yayıyorlar, Hz. Osman’ın idaresinden şikâyette bulunuyorlardı.
Akrabalarını Besliyor İddiası
Bu şikâyetlerden biri de: Hz. Osman’ın devlet kesesinden hısım ve akrabalarını besliyor, iddiaları idi. Hz. Osman’ın bunlara verdiği cevap şöyle idi: “Ben Peygamber devrinde, Ebu Bekir ve Ömer devrinde büyük hediyeler verdim. O zaman genç ve dinçtim. Şimdi ise, ömrümün sonuna yaklaşmış bir ihtiyarım. Gençliğimde cömert iken, ölüme yaklaşınca mı cimri olacağım? Yemin ederim ki Müslümanların malından bir kuruş bile almış değilim. Bütün sarf ettiklerim kendi kesemdendir.”
Asilerin ikna edilmesi ve Mervan Bin Hakem’in İhanet Mektubu
Fitnecilerin önayak olmasıyla Mısır’dan, Basra’dan ve Küfe’den yola çıkan asiler kendilerini hac yolcusu imiş gibi gizleyerek Medine’ye geldiler. Hz. Osman’ın evinin etrafını sardılar. Öğüt dinlemediler. Hz. Osman kan dökülmesini istemediği için bunlara karşı kaba kuvvet kullanmadı. Asiler geldikleri yerlere dönmeye ikna edildi. Bu arada Hz. Osman’ın Mısır’a yeni tayin ettiği valinin öldürülmesi için Hz. Osman’ın haberi olmadan onun namına Mervan bin Hakem’in yazdığı mektup Mısır’a dönen asilerin eline geçti. Geri dönüp Medine’ye geldiler. Hz. Osman’ın evinin etrafını sardılar. Mervan bin Hakem’in kendilerine teslimini istediler, Hz. Osman’ın halifelikten azlini talep
ettiler.
Şehit Edilmesi
Konu ile ilgili görüşmeler devam ederken asilerin bir kısmı sonlarının kötü olacağı endişesine kapılarak Hz. Osman’ı evinde Kur’ân okurken şehid ettiler. Hz. Osman şehit olduğu zaman oruçlu idi.
11 sene süren halifeliği zamanında Hz. Osman hak, adâlet üzere ülkeyi idare etti. Emevi ailesine mensup bazı kişilerin onun şefkatini ve merhametini onun haberi olmadan kötüye kullanmaları idaresinin tek zaaf noktası idi. Hz. Osman’ın fazilet, iyilik, şefkat ve merhametle dolu olan 82 yıllık hayatı Hicretin 35.yılında Zilhicce ayının 18. günü, Miladi 656 tarihinde 16 Ağustos
Perşembe günü şehit edilmesiyle sona erdi.
Allah ondan ve Hak yolunda çalışanlardan razı olsun. (Amin)
Kaynaklar
1-Celaleddin Suyûtî, Tarîhu’l Hulefâi, 1969, Kahire
2-Asrı Saadet, Peygamberimiz ve Ashabı, 1/331, Şamil Yayınevi, 1985, İst.