İlk Vakıf, Hz. Ömer’in Vakfıdır

Hayber fethedilince, bir kısım arazisi gaziler arasında taksim edildi. Hz. Ömer, hurmalık olan kendi hissesine düşen araziyi, Allah’ın Rasûlü’ne danışarak ve O’nun müsaadesini alarak vakfetti. Hz. Ömer’in bu vakfı İslâm’da ilk kurulan vakıftır.

Vakıf, fakirlere, akrabasına, hürriyetine kavuşmak isteyen kölelere, Allah yolunda olanlara, çaresiz hacılara, ordudan geri kalmış gazilere, yolculara ve misafirlere hizmet edecektir.
Hep Peygamber’in Yanında İdi
Hz. Ömer, Peygamber (sav)’in yanında idi, hep onunla beraberdi. Mekke fethinde en yakınında bulundu. Allah’ın Rasûlü’nün emri ile O’nun adına fetihten sonra Mekkeli kadınlardan biat aldı.
Huneyn savaşında peygamberin yanında kalan az sayıdaki müslümanlardan biri de Hz. Ömer’di.
Tebuk seferi için Hz. Ömer malının yarısını verdi.
Hicretin 9. senesi Tebuk seferi başladı. Hava çok sıcaktı. Tebuk’a ulaşıldı. Düşman görünürlerde yoktu. Etrafta bulunan kabileler geldiler. Eman dilediler. Kendilerine eman verildi. Cizye vergisi ile Medine’ye bağlandılar. Rum kayserinden bir haber alınamadı. Tebük’te 20 gün kalındı.

Peygamberimiz (sav) ileri gidip gitmeme konusunda ashabı ile istişare etti;
Hz. Ömer: “Eğer Allah tarafından memur isen buyur gidelim” dedi.
Peygamber (sav) : “Eğer Allah tarafından memur olsaydım sizin görüşünüzü sormazdım” buyurdu.
Hz. Ömer: “Ey Allah’ın Rasûlü! Şam taraflarında kuvvetli topluluklar çoktur. Müslüman ise hiç yoktur. Hâlbuki sizin bu derece yaklaşmanız onlara korku ve dehşet verdi. Bu sene bu kadarla yetinelim. Bakalım ileride Cenab-ı Hak ne gösterir” dedi.

Taun (Veba) Hastalığı
O sırada Şam’da taun hastalığı olduğu işitildi. Peygamber (sav) : “Taun olan şehre girmeyiniz” buyurdu. Tebük’ten Medine’ye geri dönüldü. Tebük’e gidiş ve gelişte çok zorluklar çekildi. Müminler imanları ile münafıklar da nifakları ile görüldü.

Ömer Benimledir
Zaman geçti. Veda haccı yapıldı. Medine’ye dönüldü. Allah’ın Rasûlü hastalandı. Hz. Ömer hep Peygamberimiz (sav)’in yanında idi. Kızı Hafza peygamber ile evli idi. Hz. Ömer hakkında peygamber (sav)’in güzel sözleri vardı. Onlardan biri şöyle idi: “Ömer benimledir. Ben de Ömer ile beraberim. Benden sonra da Hak Ömer ile olacaktır.
Peygamber (sav)’in Hz. Ömer hakkındaki başka bir sözü de şöyledir: “Daha ne kadar aranızda yaşayacağımı bilmiyorum. Benden sonra şu iki kimseye uyunuz. “Ebubekirle Ömer’i işaret ettiler.”

Kim Öldü Derse…
Emr-i Hak geldi. Allah’ın Rasûlü, Rabbine kavuştu. Vefat edip bu dünyadan ayrıldı.
Müminlerin anneleri ağlıyorlardı. Ashab-ı Kiram şaşkındı. Hz. Ali olduğu yerde yığılıp kaldı. Hz. Osman’ın sanki dili tutulmuştu. Münafıklar, “Eğer peygamber olsaydı ölmezdi” diyorlardı. Hz. Ömer şaşkındı. O şaşkınlıkla kılıcını çekti: “Kim Muhammed öldü derse boynunu vururum” dedi, soğukkanlılığını kaybetti.

Kim Muhammed’e Tapıyorsa…
İnce duygulu, seziş kabiliyeti yüksek, rikkat ve dikkat sahibi, Allah Rasûlünün en yakını Hz. Ebubekir, herkesi kendine getiren sözleri ile gerçeği ilan etti:
“Kim ki, Muhammed’e tapıyorsa, bilsin ki, Muhammed ölmüştür. Kim ki,
Allah’a tapıyorsa, bilsin ki, Allah dâim ve bâkidir.”

Peygamber’in İleri Geçirdiği
Zatın Önüne Kim Geçebilir?

Ensardan bir kısım insanlar “Beni Saide Sakifesinde” toplanmışlar, peygamberin halifesi kim olacak onu konuşuyorlardı. Hz. Peygamber daha defnedilmemişti. Konuşmalar gittikçe sertleşiyordu…
Durumdan haberdar olan Hz. Ömer, yanına Hz. Ebubekir’i aldı, Beni Saide Sakifesine koştular

Konuşmalar oldu. Teklifler ortaya atıldı. Hz. Ebubekir: Hz. Ömer ile Ebu Ubeyde’yi göstererek “Bu iki zattan birine biat ediniz” dedi.
Onlar: “Hz. Peygamber’in ileri geçirdiği zatın önüne kim geçebilir?” dediler.
Gürültü büyüdü. Her kafadan bir ses çıkmaya başladı.
Hz. Ömer, Hz. Ebubekir’e hitaben: “Allah’ın Rasûlü seni dinin en büyük rüknü olan namazda kendisine halife yaptı, hepimize imam etti. Elini uzat
ben sana biat ediyorum”
dedi. Hz. Ebubekir’in elini tuttu, O’na biat etti. Ashab da biat etti.
Ensar, halifenin Ensardan olmasını istiyordu.
Beni Haşim de Hz. Ali’nin halife olmasını istiyordu.
Ümmet’in En Hayırlısı Halife Oldu
Takdir-i İlahi, nasib Hz. Ebubekir’in imiş, O halife oldu. Hz. Ebubekir’in halife olmasının öncüsü de Hz. Ömer’di.
Hz. Ömer’in ani ve yerinde kararı ile ümmet arasında kopma tehlikesi baş gösteren fırtına dindi. Müslümanların başına Allah’ın Rasûlünün halifesi olarak ümmetin en hayırlısı olan Hz. Ebubekir (ra) seçildi.
Hz. Ebubekir, iki sene üç ay halifelik yaptı. Ümmete gerçekten bir önder oldu. Hz. Peygamber’in vefatı ile dinden dönen mürtedleri dine döndürdü. Yalancı peygamberleri cezalandırdı. Ümmetin birliğini sağladı ve kuvvetlendirdi.

Kur’an Mushaf Haline Getirildi
Hz. Ebubekir’in yaptığı en hayırlı işlerden biri de Kur’an-ı Kerim’in mushaf haline getirilmesidir.
Hz. Peygamber (sav) zamanında Kur’an-ı Kerim tamamen sayfalara yazılmıştı. Fakat sayfalar bir araya getirilmiş değildi. Savaşlarda Kur’an hafızları şehit oluyordu.
Hz. Ömer ısrarla Hz. Ebubekir’e Kur’an sayfalarının bir araya getirilip bir “Mushaf” halinde toplanmasını teklif etti. Teklifi kabul eden Hz. Ebubekir, Zeyd bin Sabit’in başkanlığında bir heyet kurdu. Bu heyet bir sene çalıştı. Kur’an sayfalarını topladı, hafızları dinledi. Kur’an’ın yazılı olduğu sayfaları bir kitap haline getirdi. Bugün elimizde bulunan Kur’an-ı Kerim, Hz. Ebubekir (ra) zamanında bir cilt halinde toplanan ve Hz. Peygamber’in vahiy kâtiplerine yazdırdığı Kur’an-ı Kerim’in aynısıdır.
Hz. Ebubekir’in hilafetinin ikinci senesinde fetihler yeniden başladı. Hire fethedildi. Suriye’nin mühim bir kısmı İslâm topraklarına katıldı.
Hz. Ebubekir (ra) hastalandı. Sahabelerle istişare etti. Kendinden sonra ümmete halife olarak Hz. Ömer’i seçti. Ümmet, Hz. Ebubekir (ra)’in seçimini beğendi ve kabul etti.
Hz. Ebubekir’in son sözü bir âyeti kerime oldu: “Beni müslüman olarak öldür, beni Salih kullarının arasına kat.” (Yusuf: 12/101)
Salih bir kul olan, dünyada iken cennet ile müjdelenmiş olan Hz. Ebubekir (ra), ümmetin idare emanetini Hz. Ömer’e bırakarak 63 yaşında Hakk’ın rahmetine kavuştu ve sevgili peygamberinin yanına defnedildi.
Hz. Ömer Mü’minlerin Emiri
Hz. Ömer ümmetin halifesi oldu. Kendisine “Emir el-mü’minin” mü’minlerin emiri dendi.
Hz. Ömer’in idarede önderi ve örneği Peygamber (sav) ve Hz. Ebubekir’di.

Hz. Ömer’in İdaresinde Uyulması Gerekli Esaslar
Hz. Ömer, Peygamber (sav) ve Hz. Ebubekir (ra) gibi istişareye (danışmaya)büyük önem verdi. İstişare etmeden hiçbir şey yapmazdı. Hz. Ömer, her işin ehlini bulur, ona mutlaka danışırdı.
Hz. Ömer istişareyi sistemleştirdi:
1-Ensar ve müuhacirlerin büyüklerinin ve bilginlerin katıldığı bir “danışma meclisi “kurdu.
2-Bütün Medine halkının katıldığı bir “danışma meclisi” daha kurdu.
Hz. Ömer’in şu sözleri danışma meclisine ne kadar önem verdiğini gösterir:
“Devleti idare etme hususunda bana yüklenen yükü paylaşmaya katılmanız için size burada toplanma zahmeti vermiş bulunuyorum. Çünkü ben sadece içinizden biriyim. Benim isteklerime tabi olmanızı istemiyorum.”
“Size birkaç şey söylemek istiyorum ve ümit ediyorum ki, benimle aynı fikirdesiniz. Arap kavmi sürücüsünü takip eden gem vurulmuş bir deve gibidir. Bu yüzden ona, dikkatli bir şekilde önderlik yapmak idarecinin vazifesidir.

Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki ben onu doğru yolda yürüteceğim.”
“Ey insanlar! Hiç kimse ne denli güç sahibi olursa olsun, Allah’ın hoşlanmadığı şeylerde ona uyulmaz.
Sizden üzerimde ne hakkınız varsa almanızı istiyorum. Mallarınıza ve gelirlerinize kanuna uygun olandan başka, vergi yüklememem sizin hakkınızdır.

Ayrıca devlet gelirlerinin doğru ve uygun yerlere harcanıp harcanmadığını görmek istemenizde sizin hakkınızdır.”
“Ey insanlar! Size anlatmak istediğim şudur: Emanet olarak uhdeme tevdi ettiğiniz devlet işlerini yürütebilmem için benimle işbirliği yapacaksınız. Ben de sizin gibi bir insanım. Bugün, sizin haklarınızın aynına sahip bulunduğumu, sizinle müsavi (eşit) olduğumu söylemek isterim.
Aranızda benimle aynı fikirde olan da olabilir, farklı düşüncede olan da. Ben size ille de benim arzularıma uyacak, benim dediğimi yapacaksınız, demek istemiyorum.”
“Ey insanlar! Doğru yaşayan bir kimsenin, Allah’a itaatsizlikte bana itaat etmesi caiz değildir.”

“Ey insanlar! Üzerimde bazı haklarınız vardır ki, bu haklar sayesinde siz bana bağlanacaksınız. Üzerimdeki haklarınızdan biri şudur: Sizden ne alacaksam ister bu haraç olsun, isterse Allah tarafından bahşedilen bir hak olsun, biliniz ki bu işi kanun dairesinde ve usulüne göre yapacağım.
Haklarınızın bir diğeri de sorumluluğum altında bana teslim edilmiş olan mallarınızı haklı yerlerde ve kanunî çerçeve içinde sarf etmemdir.”

Scroll to Top