Allah buyurur:
İşte O, Sizin gerçek Rabbiniz olan Allah’tır.Haktan sonra sadece sapıklık vardır. O halde nasıl oluyor da (Hak’tan) döndürülüyorsunuz?
Yunus:10/32
İnsanlar ne zaman doğru Allah inancından ayrılmışlar, bu ayrılış çorap söküğü gibi devam etmiş, gitmiş.
Başlangıçta söz konusu edilmeyecek kadar küçük olan bu ayrılışlar, insanların Allah’ın dinine ve peygamberinin bildirimlerine müdahaleleri ile gittikçe büyümüş, genişlemiş, Hak dini yok eden yeni bir din haline gelmiştir.
Allah, Hak dinden sapan insanları doğru yola, davet için peygamberler göndermiş fakat insanlar, Hak dinin yerini alan bu uyduruk dinler adına peygamberlere karşı gelmişlerdir. . .
Arap müşrikleri başlangıçta Hz. İbrahim’in aleyhisselam dini üzere idiler. Hak dinden sapmalar oldu. Sapmalar gittikçe büyüdü. Hem Allah’a, hem diğer putlara ta’zim ediyorlardı. Zamanla putları; kendileri ile Allah arasında aracı, şefaatçi kabul ettiler, putlara tapmaya başladılar.
Allah ile cinler arasında nesep bağı kurdular. Cinleri Allah’a ortak yaptılar. Meleklere Allah’ın kızları dediler.
Hak dinden ayrılan, fakat dinsiz de kalamayan insanoğlu, kendiliğinden din icat etmiş, hatta işi o kadar ileri götürmüş ki, âlemleri yoktan yaratan Allah’ı bile kendi düşüncesine göre tayin ve tesbit cüretkârlığını göstermiştir. Allah’ı insan şeklinde düşünmüş, ağaçtan, taştan, tunçtan, altından hatta hamurdan boy boy putunu yapmış, kendi elleri ile yaptıkları putlara ilah diye tapınmışlardır. Karınları acıkınca da hamurdan yaptıkları putlarını yemişlerdir.
Hak din inancından uzaklaşan bir kısım insanlar da, tanrılar icat etmişler, bunları kadın – erkek olarak düşünmüşler, onları evlendirmişler, çoluk çocuk sahibi yapmışlar, Roma’da ve Yunan’da olduğu gibi “tanrı Aile Sistemleri” meydana getirmişlerdir. Onlara hem tapınmışlar, hem de onları birbirleri ile savaştırmışlar, onları yemeğe, içmeye muhtaç olarak düşünmüşlerdir.
Bir kısım insanlar, kendi kendilerine kötü varlıklar, kötü ruhlar icat etmişler, bunların kötülüklerinden korunmak için genç kızları, delikanlıları onlara kurban olarak sunmuşlar, akıp giden sulara, ırmaklara tapınmışlardır.
Dinler Tarihi kitaplarında bütün çeşitleri ile dolu olan bu sapıklıklar doğru, Allah inancından azıcık sapmalarla başlamış, insanların kendi elleri ile Hak dine eklemeler yapmaları, çıkarmalarda bulunmaları, bu sonucu doğurmuştur. Hâlbuki Hak dinde söz sahibi, dinin sahibi olan Allah’tır. Peygamberler de Hak dinin bildiricisi, öğreticisidir. İnsanların Hak dine ekleme ve Hak dinden çıkarma hakları yoktur. . .
Hz. İsa aleyhisselam Allah’ın gönderdiği bir peygamberdir. Allah’ın kendisine bildirdiği Hak dini, insanlara bildirdi. İnananlara öğretti. Kendisine çok az inanan oldu.
Hz. İsa aleyhisselam ve O’na inananlara amansız bir düşman olan Tarsuslu Haham Saul, Hz. İsa aleyhisselam’dan sonra ona inandığını ilan etti. Hz. İsa aleyhisselam’ın Hak dinini Roma ve Yunan’ın batıl dinlerine yamadı. Roma ve Yunan dinlerindeki büyük putların (Jupiter, Hera, Neptun-Zeus, Afrodit, Apollon)’un adlarını değiştirdi. Bunların yerine (Baba, Ana, Oğul) üçlüsünü koydu. Kendi adını da Paul olarak değiştirdi. Daha sonraları Ana çıkarıldı, “Üçlü tanrı Sistemi” Kutsal Ruh’un katılımı ile tamamlandı. Paul, şeriatı zararlı ilan edip, lağvetti. Romalılar ve Yunanlılar için sünnet olmayı kaldırdı, haramları helal eyledi.
Roma’da ve Yunan’da dini kargaşa vardı. Paul bundan da faydalandı. Buralarda Hz. İsa aleyhisselam’ın tanrının oğlu olduğu inancını yaymada zorluk çekmedi. Yeni din Romalılara ve Yunanlılara pek yabancı gelmedi. Çünkü eski dinlerinde de “Aile tanrı Sistemi” vardı; tanrı, tanrıça olunca oğulları da tanrı oluyordu. . .
Paul’un kurduğu yeni “Üçlü tanrı İnancı” Kudüs ve havalisinde tepki ile karşılanırken putperest Roma’da ve Yunan’da rahatça yayıldı, güçlendi; Bizans’ın da resmi dini olunca karşı durulamaz bir güç haline geldi.
Paul’un yolunda gidenler Hz. İsa aleyhisselam’ı tanrı ile insanın birleşmesi kabul etmekle en büyük yanılgıya düştüler.
Bu yanılgıyı doğru ve haklı göstermek için çok laf söylediler, münakaşalar yaptılar. Bu laf kalabalığı ve tartışmalar Hz. İsa aleyhisselam’ın şahsiyetini içinden çıkılamaz bir bilmece haline getirdi. Bu bilmeceyi ne kadar çözmeye çalıştılarsa o kadar karmaşık hale geldi.
Hz. İsa aleyhisselam’ın karmaşık şahsiyetinin insanî yönü üzerinde duranlar, ona “tanrı’nın Oğlu, ” “Üçün Biri” dediler.
Hz. İsa aleyhisselam’ın karmaşık şahsiyetinin ilâhî yönü üzerinde duranlar ise, onu tanrının insanlaşmış şekli kabul ettiler.
Her iki grup da Hz. İsa aleyhisselam’a ilâh diye tapındılar.
Hz. İsa aleyhisselam’ın hem insan, hem tanrı olamayacağını söyleyenler de vardı. Bunlar, daha ziyade Akdeniz’in güneyinde bulunan Hıristiyanlardı.
Tanrı inancı konusunda zıt inançları ve görüşleri uzlaştırmak Hıristiyanların en büyük çıkmazı olmuştur. On dokuz asırdan beri Hıristiyanlar, Paul’ün ve onun peşinde gidenlerin meydana getirdiği sorunu halletmeye çalışıyorlar. Halletmeye çalıştıkça da batıyorlar.
Hz. İsa aleyhisselam’ın şahsiyetinin üzerinde birçok Hıristiyan mezhebi kurulmuş, her mezhep diğerlerini küfürle suçlamıştır. Hıristiyan din bilginleri, hâlâ ne Allah ne de Hz. İsa aleyhisselam tarafından konulmayan, temeli Paul tarafından atılan “Üçlü tanrı Sistemi”ni halletmek için uğraşmaktadırlar. Bu sorunun halledilmesinin mümkün olmadığı ortadadır. Çünkü hiçbir kimse, hem üç kişinin ilahlığını paylaştıkları, hem de Allah’ın hiç ortağı olmaksızın tek olduğu inancını savunan bir sorunu halledemez. Hz. İsa aleyhisselam’ın ve Kutsal Ruh’un ilahlığı inancından vazgeçerler, yalnız Allah’a ibâdet edip O’na bağlanırlar ve Hz. İsa aleyhisselam’ı Allah’ın peygamberi olarak kabul ederlerse halledilebilir.
Hakkın dışında sadece sapıklık vardır. İnsan Haktan zerre kadar ayrılmaya başlayınca yanlışa, batıla, sapıklığa düşmeye başlar. Düşme devam ettikçe de Haktan uzaklaşır,dalâlete, sapıklığa düşmüş olur.
Allah’tan başka bir ilâh yoktur.
Allah’tan başka bir Rab yoktur.
Tevhid inancından başka bütün inançlar batıldır, yanlıştır, yalandır.
Ayet-i Kerime’yi tekrar edelim:
İşte O, Sizin gerçek Rabbiniz olan Allah’tır.Haktan sonra sadece sapıklık vardır. O halde nasıl oluyor da (Hak’tan) döndürülüyorsunuz?
Yunus:10/32
Haktan sapıklığa, Tevhit’ten şirke, saadetten şekâvete dönmek, sapıklığa sürüklenmek ne büyük bir bedbahtlıktır.
Peygamberimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, peygamber olduğu, Kur’ân Peygamberimizsallallahu aleyhi ve sellem’e inmeye başladığı zaman, dünya din yönünden tam bir dalâlet ve sapıklık içindeydi. Allah, Cebrail vasıtası ile peygamberimizsallallahu aleyhi ve sellem’e gönderdiği ayetlerle durumu bildirdi. Peygamberimizsallallahu aleyhi ve sellem de insanlara duyurdu. Gerçek Hak yolu gösterdi.
Arap yarımadası halkı, İbrahim aleyhisselam’ın Hak dininde iken zaman içinde Haktan ayrıldılar,sapıklığa saplandılar.Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem,peygamberlik vazifesine başladığını zaman içerisine düştükleri düştükleri sapıklıklara örnekler verelim:
Putlara Tapıyorlardı
Arap müşrikleri Allah’a eş ve ortak koşarlar, çok çeşitli putlara taparlardı. Putları kendileri ile Allah arasında aracı kabul ederlerdi. Putlara yalvarırlar, onlara dua ederlerdi. . .
Allah, Kehf Sûresi, ayet 111’de peygamberimizsallallahu aleyhi ve sellem’e insanlara şöyle söylemesini emreder:
“Deki: Ben ancak sizin gibi bir insanım. Yalnız ‘İlâhınız bir ilahtır’ diye bana vahy olunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse, yararlı bir iş yapsın, yaptığı ibadete kimseyi ortak etmesin. “
İbadet yalnız Allah’a yapılır.
Cinleri Allah’a Ortak Kabul Ediyorlardı
Allah, müşriklerin bu iddialarını reddeder:
“Cinleri Allah’a ortak koştular. Oysa ki onları da Allah yaratmıştır. Bilgisizce O’na oğullar ve kızlar yakıştırdılar. Hâşâ! O, onların ileri sürdükleri vasıflardan uzak ve yücedir.”
En’am: 6/106
Meleklere Allah’ın Kızları Diyorlardı
Müşriklerin bilgisizce ileri sürdükleri batıl inançlarından biri de meleklerin dişi ve Allah’ın kızları olduğunu iddia etmeleri idi.
Allah, müşriklerin bu iddialarını da reddeder. Onların bu iddialarından dolayı hesaba çekileceklerini bildirir:
“Onlar Rahman (olan Allah’ın) kulları melekleri de dişi saydılar. Acaba meleklerin yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir.”
Zuhruf:43/19
Kız Çocuklarını Hor Görürlerdi
Kız çocukları olduğu zaman üzülürler, hatta kız çocuklarını öldürürlerdi. “Kızlar Allah’ındır” derlerdi.
Erkek çocukları olduğu zaman da sevinirler. “Erkek çocukları bizimdir” derlerdi.
Allah, Kur’ân’ında müşriklerin bu iddialarını da reddeder. Onların asılsız olduğunu bildirir:
“Onlar kızların Allah’a ait olduğunu iddia ediyorlar. Hâşâ! Allah bundan münezzehtir. Beğendikleri de (erkek çocuklar) kendilerinin oluyor.
Nahl: 16/57-59
Onlardan birine kız müjdelendiği zaman, öfkelenmiş olarak yüzü kap kara kesilir.
Kendisine verilmiş müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir.
Onu aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün? Bakın ki, verdikleri hüküm ne kadar kötüdür.”
Kız çocuğu, oğlan çocuğu her ikisi de anneye, babaya, dolayısıyla insanlığa Allah’ın birer armağanıdır. Kız çocuğunun da, oğlan çocuğunun da takdiri Allah’a aittir. Allah’ın tayin ve takdirini beğenmemek ise küfürdür, Allah’a isyandır.
Allah, kız çocuğu ile erkek çocuğu arasında ayrım yapılmasını men etmiştir. Kız çocuklarının öldürülmesini ve diri diri toprağa gömülmesini yasaklamıştır. Kız ve erkek çocuklar arasında müşriklerin yaptığı ayrımı kaldırmıştır.
Erkek ve kadın ailenin temel iki taşıdır. İnsanlığın devamı için ikisinin nikâh bağı ile bir arada bulunması ve aile ocağını kurması şarttır. Erkeğin ve kadının bulunması ise, kız ve erkek çocuklarının doğumuna bağlıdır.
Kız çocuğunu hor görmek, aile bağlarının zayıflamasına ve kopmasına sebep olur. İnsanlığın sağlıklı bir şekilde devamını engeller. Kız çocuğunu hor görmek insanlık adına bir cinayettir… Kürtaj yolu ile anne karnında çocuklarını öldürmek de bir cinayettir. Hem de cinayetlerin en büyüğüdür.