Müslüman olan erkeklerin ehl-i kitap olan Yahudi ve Hıristiyan kadınlar müstesnâ, müşrik, dinsiz veya insan eseri olan batıl din mensubu kadınlarla evlenmeleri haramdır.
Maide suresinin beşinci ayeti ile ehli kitap olan Hıristiyan ve Yahudi kadınlarla Müslüman erkeklerin evlenmeleri caizdir. Bu evlenme yerine göre mekruhtur, yerine göre de caiz değildir. Gayri Müslim deyince Hıristiyanlar ve Yahudiler anlaşılır.
Avrupa’daki işçilerimizin Hıristiyan kadınlarla evlenmesi, doğan çocukların Hıristiyan terbiyesi ile büyümesi veyahut babanın bilgisizliğinden veya gafletinden müslümanlıktan uzak yetişmesi, bu evlenmeleri son derece mahzurlu ve tehlikeli kılmaktadır.
Hıristiyan dünyasında evlenmeler genellikle devamlı değildir. Erkek de, kadında boşanıp bir kaç defa evlenmektedir.
Bizim işçilerin evlendiği Hıristiyan kadınlar büyük çoğunlukla toplumun alt katmanına mensup, başından evlilik geçmiş olan kadınlardır. Bu kadınlar işçilerimizle bir müddet yaşadıktan sonra boşanmakta, mahkeme çocukları anaya vermekte, bizim işçimiz de çocuklarını kaybettiği gibi, yıllarca devam eden yüklü bir parayı boşandığı kadına ödemeye mahkûm edilmektedir.
Prof. Muhammed Ali Sabunî Maide suresi beşinci ayetin tefsirinde şunları yazar:
“Şüphesiz evlilik hayatı, karı koca arasındaki sevgiyi kuvvetlendirdiğinden bazan erkeğin kadının dinine meylettiği görülmektedir. Çocuklar ise zaten yaratılış itibarıyla annelerine daha çok meylederler. Hatta çoğu defa Hıristiyan bir kadınla evlenen erkeğin çocukları annelerinden aldıkları dini terbiye ile Hıristiyan olmaktadırlar.
İşte böyle bir evlilik neticesi çocuklara, evliliğin büyük zararı olduğundan bu tür bir evlilik katı surette haramdır. “
Bir delikanlımız Hıristiyan bir kadınla evleniyor, üç kızı oluyor. Üçüncü kızının
adını da ben koymuştum. Boşandılar. Baba her ay yüklü bir para ödüyor. Kızları ananın yanında büyüyor. Sonları ne olacak? Şimdiden belli görünüyor…
Çoğunlukla böyle çocuklar biraz büyüyünce uyuşturucunun müptelası oluyor, kötü yollara düşüyor.
Yıllar sonra delikanlının ağabeyine çocukları sordum.
Sadece ellerini kaldırıp salladı…
Avrupa’da bırakalım. Hıristiyan kadınlarla evlenmeyi Müslüman Avrupalı kadınlarla evlenmek için de çok düşünmek lazımdır. Çünkü yetişmesi farklı, alışkanlıkları farklıdır.
Bir kardeşimizin Müslüman hanımı her sene bir ay kayak yapmaktan vazgeçemiyor. Müslüman kardeşimiz de kayaktan bir şey anlamadığı gibi, kayak yapmayı da sevmiyor.
İşte bir yetişme ve anlayış farkı…
Müslüman hanımların ve kızların hangi şart altında olursa olsun, Müslüman olmayan bir erkekle evlenmesi ise haramdır. Nikâh akdi de sahih değildir…
İçki
Cahiliye devrinin kötülüklerinden biri de içki idi.
İçki yaygındı. İçki yüzünden ocaklar sönüyor, insanlar ölüyor ve öldürülüyordu.
Hicret olmuş, Müslümanlık Medine’de devlet olmuştu. Ama içki hakkında ilahî bir hüküm bildirilmemişti. Müslümanların bir kısmı da eski alışkanlıkları sebebiyle içki içiyordu.
İçkinin büyük günah olduğu bildirildi. (Bakara: 2/219 Bir kısım Müslüman içkiyi bıraktı.
İçkili iken namaza yaklaşılmaması emredildi. (Nisa: 4/43) Namaz için içkiyi bırakanlar oldu.
Hz. Ömer bu yasakları kâfi görmüyordu. Allah’a şöyle dua etti: “Allah’ım! Şu
içki hakkında bize Şifa veren bir açıklama yap!”
Derler ki Hz. Ömer’in duasından sonra içkiyi yasaklayan âyetler indi: “Ey iman edenler! İçki, kumar, tapınmaya mahsus dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan kaçının ki, muradınıza eresiniz. Şeytan içkide ve kumarda, aranıza düşmanlık ve kin
düşürmek, sizi Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?” (Maide: 90-91)
“Artık vazgeçtiniz değil mi?” ilahî hitabına Hz. Ömer: “Vazgeçtik yâ Rab!” diye cevap verdi.
Bu âyeti kerimelerle içki, her çeşidi ile haram kılınmıştır.
Peygamber (sav) : “Sizi sarhoş eden her şeyden men ederim. Çoğu sarhoş
eden şeyin azı da haramdır” buyurmuştur.
İslâm toplumunda içkiye yer yoktur.
İçki içmeyi medeniyet zanneden, içki içmeyen Müslüman’ı gerici kabul eden bedbahtlar cahiliye çukuruna düşmüş zavallılardır. İçkinin yasaklanması ile, Müslümanlar içkiyi bıraktılar, içkiler döküldü. Medine sokaklarında sel olup akıp gitti. Bugün içki belası ile başı dertte olan Müslüman toplumlar, Müslüman’ca yaşarlarsa bir çok beladan kurtulacakları gibi, içki belasından da kurtulurlar.
Hayber Yahudi Fitnesi
Hayber, Medine’ye dört günlük mesafede olan bir Yahudi yerleşim yeriydi. Arazisi verimli, halkı zengindi. İslâm’ın aleyhinde olan her hadise de Hayber Yahudileri vardı. Arabistan’ı dolaşıyorlar, kabileleri Müslümanların aleyhine kışkırtıyorlar, Kureyş ile işbirliği yapıyorlardı.
Hudeybiye antlaşmasından sonra Peygamberimiz (sav) , Hayber’in fethine karar verdi. Hicretin 7. senesinde Hayber üzerine sefer yapıldı. Hayber Yahudileri bütün güçleri ile karşı koymaya çalıştılar fakat mağlup olmaktan kurtulamadılar.