Sevgili dostlarım! Bir hazan yaprağı daha düşüp uçtu, hayat ağacımızdan. Yeni bir Muharrem ayı daha kapımızı çaldı. Asırlar boyu çok tecrübeler geçirip direnç kazanması gereken İslâm Dünyası, gene çıkmaz sokaklara yahut çamurlu bataklıklara saplandı; belki de yöneltildi. Asya’dan Amerika’ya kadar bütün Müslüman ülkeler kargaşalar içinde çalkanıyor. Kendi yakın çevremizdeki olaylara mı üzülelim yoksa bütün Müslümanların çaresizlik içindeki çırpınışlarına mı? Bu yeni yıla da, çok iyi şartlar içinde giremiyoruz. Elbette “Zalimin zulmü varsa mazlumun da Allah’ı var”dır. Zulüm kendi sonunu hazırlar. “Zalim yine bir zulme giriftar olur âhir” kaziyyesi her zaman geçerlidir. Geçen zaman, zalimin hep mezarını kazmaktadır. Ne var ki İslâm Dünyası’ndaki
sorumsuz, hesapsız, dağınık ve ayrılıkçı gidiş de sürüp gitmektedir. Milletlerine ve kültürlerine yabancı liderler, birlik ve beraberlik yolunda değil de ayrılık yolunda çaba göstermektedirler. Hristiyan âlemi kendi içinde birleşip bütünleşmiş, birçok zorluğa rağmen onu ayakta tutmakta iken, biz, tersine ihtilaf bataklığına doğru koşar adım ilerlemekteyiz. Bize ne oldu böyle? Kitaplarımız bize bunları mı öğretiyor?
Âhir zaman ümmeti, böyle giderse yolunun hak olduğunu nasıl iddia ve isbat edebilir? Arkamızdan gelen nesillere hiç de iyi model oluşturamıyoruz. Evrende, çevremizde gördüğümüz her şey bizim birliğimize, kardeşliğimize şahitlik etmeli değil mi idi? Tutmamız gereken nöbet yerinde kimseler gözükmüyor. Ötelerde bir yerde sadece birbirimizi taşlamakla meşgulüz. Yeryüzünde her şey Müslümanların birliğini görmeye hasret. Ay, Güneş, öteki yıldızlar hep o mesut günü beklemede. Şehit ruhları, gaziler, yoksul ve kimsesizler hep bizim birliğimizi gözlüyor. Peygamberlerin ruhları da hüzün içinde bu mutlu günü özlemle beklemedeler. Ya Cenâb-ı Mevlâ..? O yüce Rabb’imiz neyi bekliyor dersiniz? Kıyâmetin kopmasını mı?
Yeryüzünde ezan sesleri yükselirken, kof da olsa, cemaatler mescitleri doldururken genel Kıyâmet elbette kopmaz; ama bunca zulme Allah seyirci de olmaz, Öyleyse birilerinin başına
kopacak özel bir Kıyâmet vardır. Hâşâ Allah rolüne soyunmuş ve zulme kol kanat gerip onu himayesine almış olanların tepesine kopacak Kıyâmeti bekleyelim; Tâğutların tepesine kopacak Kıyâmeti. Yeni yıla ümitle girelim. Allah’tan ümit kesmeyelim. Biz kendi içimizde birliğimizi korursak gerisi gelir. Herkes kendi durumunu düzeltsin. İhtilaflara son verelim. Yeniden sevgide buluşup kucaklaşalım. Allah ve Rasûlü’ne daha yakın duralım. Yüzlerimiz mutlu bir şekilde gülsün. Kur’ân’ın şu sesine kulak verelim: “Ey imân edenler! Siz kendinize bakın! Siz doğru yolda olursanız, sapan kimse size zarar veremez. hepinizin dönüşü Allah’adır” (Mâide Sûresi: 105)
Gizli eller bizi ayrılığa sürüklüyor. Şeytan onlarla beraberse, gelin, biz de güzel Allah’ımızla bir olalım. Bir olalım, iri olalım, diri olalım! Selâm’da olalım. Hepinize sevgi, selâm ve dualar ediyorum, dualar bekliyorum. Naim Karaman Medinecik 15.11.2012
Bu Cuma’ya ulaşmayı da nasip eden Rabb’ime hamdolsun. Sizlere mutluluklar, sağlık ve afiyetler nasip etmesi için Rabb’ime dua ediyorum. Sizden de dualar bekliyorum. Muharrem hepimize mübarek olsun. İşlerimize, evlerimize, ülkemize ve bütün İslâm dünyasına barış ve huzur getirsin. Kabuğumuza çekilmeyelim. Dış dünyada yaşayan insanların dertleri ile de ilgilenelim. Özellikle Müslümanların dertleri ile. Biz kurşundan dökülmüş duvarlar gibi sarp ve bütün olmalıyız. Ayrılık ve ihtilafa yol açacak dengesiz davranışlara sebebiyet vermemeliyiz. Hesaplı yaşayalım. Çünkü bugün ve her zaman İslâm dünyasının en muhtaç olduğu yaşama biçimi budur. Kardeşlerin sevgi
içinde yaşamaları gibi. Barış, uyum ve neş’e içinde. Hepinize sevgi ve dualar, selamlar. Naim 29.11.2012
Sevgili dostlar! Cumanız mübarek olsun. Okul mevsiminde yapacağımız en güzel işlerden biri de çocuklarımızı kitap okumaya alıştırmaktır. İlim talebi, bildiğiniz gibi her Müslüman için farzdır; kadın olsun erkek olsun fark etmez. Biliyorsunuz ki kadının bilgiye ihtiyacı erkekten az değildir. Belki daha fazladır; çünkü çocuklarımızın asıl öğretmeni hanımlardır. O itibarla hanımların, bilgi cihetinden erkeklerden daha teçhizatlı olmaları gerekmektedir. Çocuklarımıza kitabı tanıtacak ve sevdirecek olan, öncelikle hanımlardır. Yavru en küçük yaştan itibaren elinde kitap olan anne figürünü beynine resmetmelidir; kitabı,çocuğun sütü sevdiği gibi seven anne figürünü.Asıl iki günübir olmaması gereken, anne olmalıdır. Geleceğin annelerinin bu konudaki sorumluluğu çok büyüktür. Hiç kimse annenin sevdirebileceği kadar çocuğa kitabı sevdiremez. Bu konuyu her birimiz derin derin düşünmeliyiz.
Ülkemizde ve bütün İslâm dünyasında kitap okuyan insan sayısının az olmasının sebeplerini düşündüğümüzde, insanımızın kitabı ve okumayı sevmediğini görürüz. Bunun sebebi de ‘okuyan anne figürü’nün çocuk beynine kazınmış olmamasıdır. Konuya bu açıdan bakmaya ve düşünmeye çalışalım. Telâfîsi mümkün olan hiçbir şey için geç kalınmış değildir. ‘Evimizde ne gibi kitaplar bulunduralım ki hanımlarımızın ilgisi uyansın’ konusu üzerinde fikir üretmeye hemen başlayalım. Sorupsoruşturup bu çok önemli derdimize derman bulalım; yoksa ulaşmak istediğimiz hedeflerden uzaklaşıyoruz. Yeryüzünde cehaleti temsil etmek bize hiç yakışmaz. En derin sevgi, saygı ve dualarımla; hepinize evde, işte, agorada huzur ve barış dilerim kardeşlerim. Naim Karaman, Medinecik, 6.12.2012
Sevgili dostlarım! Bugün bir cemaate katılacak, farz ibâdetimiziyapacak, birbirimizi tebrik edecek ve gerekli görüşmeleri, danışmaları yaptıktan sonra dağılacağız. Cenâb-ı Hakk’ın davetine icabet ederek O’nun rızasını kazanacağız. Evimizden veya iş yerimizden hareketimizden itibaren adımlarımızın her biri ile bir sevap kazanacak, bir günahımızdan da bağışlanmış olup
kurtulacağız. Yol boyunda dualar yapacağız, Mevlâ’mız da icabet buyuracak. Yolda rastgeldiğimiz kardeşlerimize selâm verecek, onların selâmlarını alacağız; tartıya, mizana gelmeyen sevaplar kazanacağız. Karşılaştığımız kardeşlerimizin hatırını soracak, yüzlerine tebessüm edecek, onları can-ı gönülden seveceğiz. Dertleri varsa teselli edecek, elimizle omzuna veya sırtına mesh ederek sevgimizi göstereceğiz. Yetime rastlarsak başını okşayarak cennette Efendimiz’le beraber olma mazhariyetine ereceğiz. Yolda bir cami veya minare görünce salavat getirecek, Efendimiz’in şefaatini kazanacağız. İslâm işte böyle! Daha camiye varmadan O’nun yolunda giderken haddi hesabı olmayan ecirlerle ikram görüyoruz. BizimRabb’imiz böylesine Kerîm’dir. O’nun dini de böylesine sevimli, sevindirici ve aydınlıktır. Mü’min hep camiye giden adamgibidir. Her şeyi hayırdır. Rabb’imiz bizleri hayırdan ayırmasın,yolunda daim eylesin. İşimize, evimize, ülkemize huzur ve barış lütfetsin! Cumanızı tebrik ediyor, hepinizi saygı ve sevgi ile selâmlıyor, dua ediyor ve dua bekliyorum. Allah’a emanet olun! Selâmün aleyküm! M. Naim Karaman, Medinecik, 13.12.2012
Sevgili dostlarım. Cumanız mübarek olsun. Eviniz, işiniz, gönlünüz; hayır, bereket, huzur ve afiyetle dolsun. Güzel Mevlamız yüzlerimizi güldürüp genişlik ve ferahlık versin. Varlıktan, aldatıcı güven verip şımartıp azdırmasın. Yokluktan korku ve ümitsizliğe kaptırıp ezikliğe, yenilip bitmiş, tükenmişlik karanlıklarına düşürmesin. Bu dualara “âmin” diyorsanız; yağan karı, soğuyan havayı, ayakları çıplak dolaşan işsiz ve aşsız insanları görün; dulları, yetimleri araştırıp bulun; onlara yüzleri
gülüp tebessüm edinceye kadar verin. Tâ ki sırtları pekleşsin, ayakları ısınsın, karınları doysun. Onlar da sizler gibi kendilerini güvende hissetsinler ki, siz de kendinizi huzura kavuşmuş
bulasınız. İşte o zaman Allah da bizlere muratlarımızı İhsan eder, korktuklarımızdan emin kılar, umduklarımızı da ikram ve İhsan eder. Yoksa, vermeden olmaz. Vermeden alınmaz. Vermeden
bulunmaz. Vermeden, varlığın kıymeti bilinmez; benim sevgili dostlarım. Hepinizi sevgi ve saygı ile kucaklıyor, dualar ediyor, dualar bekliyorum. Sağlıcakla kalın. Hepiniz Allah’a emanet
olun! Hayırlı Cumalar. 21.12.2012, Medinecik
Sevgili dostlar. Bu Cumayı da idrak ettiren Rabb’imize şükürler olsun. Bugün de, Allah’ın emri ile kardeşlerimizle O’nun evinde buluşacak, hâlleşecek, dertleşecek ilâhî rızayı kazanacağız. Bir kere daha teslimiyetimizi gösterecek, Müslüman olmanın hazzını duyacağız. Bir kere daha bütün insanlığa ilan edeceğiz ki, din, teslimiyettir. Kayıtsız şartsız Allah ve Rasûlü’nün emirlerine itâattir; yasaklardan sakınmaktır. İnsan aklı her zaman Allah’ın emirlerine, onların inceliklerine âşinâ olamaz. Hz. Ali (ra) insanlar ayaklarını mesh ederken niçin ayaklarının altını değil de üstünü mesh ederler diye sorar. Şüphesiz ki, ayakların üstü değil de altı kirlenir. Maksat ayakların kirden kurtulması olsaydı altının mesh edilmesi gerekirdi. Çünkü ayakların üstünden çok altı kirlenmektedir. Hz. Peygamberin, ayaklarının üzerini mesh ettiğini gördüğümüz için biz de altını mesh ediyoruz. İşte burada dinin teslimiyet olduğunu görüyoruz. Dinde asıl olan akıl olsaydı ayakların altının öncelikle mesh edilmesi gerekirdi. Bunun için dikkatlerin toplanması gereken nokta, dinde akıl önemlidir ama, asıl olan nakildir, teslimiyettir. Bu teslimiyet olmadan itikad gerçekleşmez. Cumanız mübarek olsun. Birbirimize dua edelim, sevgi ve saygılarımla. Naim,
27.12.2012, Medinecik
Sevgili dostlarım, Aziz kardeşlerim. Bugün yollarda insanlar göreceğiz; hareket halinde. Koşuşturup duruyorlar. Kimi ticaret için hareket hâlinde, kimi de ibâdet için yollara düşmüş. Gün Cuma olmasa, yahut Cuma günü namaz vakti olmasa her iki hareket de ibâdet ecri alır. Bakımlarından sorumlu olduğumuz çocuklarımızın ve öteki aile bireylerimizin rızıkları peşinde koşmak da bir ibâdettir. Bu husus cümlece malumdur.Ancak Cuma günü bir saat vardır ki, o saatte alım satım yapmak haramdır. Bu da Cuma günündeki ibâdet saatidir. Cuma namazını kılma vaktidir. O saatte ancak ibâdet için camilere gidilir. Cuma günündeki bu özelliği unutmayalım ve bu konuda gaflete düşmeyelim, helal kazancımıza haram karıştırmayalım.
Unutmayalım ki bugün Cuma olması itibarı ile Müslümanların ortak bayramıdır. Bayram hepimize mübarek olsun; bereket, huzur, sıhhat ve saadetler getirsin. Birbirimize dualar edelim, hayırlar dileyelim, iyilikler edelim. Sevgi ile tebessümler edelim, gözlere bakarak selâm verelim. Naim Medinecik04.01.2013
Sevgili kardeşlerim. Cuma bayramınız mübarek olsun; hayra, berekete, sağlık ve mutluluğa vesile olsun. Bitip tükenmeyen dertler, sıkıntılar, istekler bizi oyalıyor, asıl dertlerimizi unutturuyor. Dönerek uzay boşluğunda seyreden dünyamız bize değişen günlerimizi unutturuyor. Çevreyi seyretmekten kendi halimizi seyr etmeye vakit ayıramıyoruz. Bizi oyalayan dünya,
bütün mahlukatı da öylesine oyalıyor ki, bu hayatın bittiğinin farkına bile varamıyoruz. Her şey o kadar aniden tükeniyor ki.. İşte o zaman, bize bir öteki dünyanın kapıları açılıyor. Aslında
hayat, değişen boyutları ile devam ediyor. İkincisi birincisinden mutlaka daha güzel. Biz bu konuda imân ve ümitlerle doluyuz. Sevdiğiniz her şey ikincisinde daha güzel. Bunun için güzel insan olmak yetiyor. İnsanların bizim hakkımızda verecekleri değer hükmü orada da geçerli. Bunun için sevgili Peygamber Efendimiz “İnsanlar senin hakkında iyi insan olduğunu söyledikleri zaman bil ki sen iyi insansındır. Kötü olduğunu söyledikleri zaman da bil ki, kötü insansındır” Af ve mağfireti gazabından ve cezasından büyük olan güzellerin en güzeli olan Allah’ımızdan hiç ümit kesmeyiz. İşlerimizin verdiği sıkıntılar konusunda da öyleyiz. Yarın bugünden mutlaka daha güzel olacaktır. Yarınlar, mü’minler için hep güzel armağanlarla doludur. Allah’ımıza öylesine bağlanmak ne güzeldir! Yeter ki bağlan! O, senin kendisine uzattığın eli hiç boşta bırakmaz. Allah diyene her iş kolaylaştırılır. Bir kez O’nun ismini anana bütün işler kolaylaşır. Allah diyerek bir işe başlarsak ve öyle devam edersek, sonu hayır ve bereketle biter. O ne güzel isimdir ki, bir kez yâd edenin günahları affolunur, cümlesi hazân yaprakları gibi dökülür.
Ey yüce Rabbim!
Sen bizi imân ve ibâdetten mahrum etme!
Bize cemalini de görmeyi nasip eyle yâ Rab!
Her şeyimizle bizi hayra vesile eyle!
Korktuklarımızdan emin, umduklarımıza nail eyle!
Cümle dertlere deva, hasta ve hastalıklara şifa lütfeyle yâ Rab!
Cümle kardeşlerimize Selâm ve sevgiler. Naim Medinecik 17.01.2013
Sevgili dostlar.
Cuma günümüz hayırla dolsun. Rabbim bizi hayır dualarımızdan mahrum etmesin. Hep hayra, güzellik ve iyiliklere iletsin. Şeytana ve nefsimize uydurmasın. Umre, ticaret, ziyaret, sıla gibi hayırlı seferlere çıkan kardeşlerimizi kazasız, belâsız menzillerine, muratlarına erdirsin. İşlerimiz rast gelsin; korktuklarımızdan emin, umduklarımıza da nail eylesin. Bugün inşaallah hepimiz iyiyiz, yarın ve her zaman Allah Kerîm’dir, bizi kereminden mahrum etmesin. Hepinize sağlık, sıhhat, afiyet ve başarılar dilerim. Allah’a emanet olun. Naim/Medinecik 01.02.2013
Sevgili kardeşlerim. Birkaç haftadır sizlerle selâmlaşmaktan mahrum kaldım. Bu, elimde olmayan sebeplerle oldu. Sizler her zaman olduğu gibi beni affedersiniz. Farkındaysanız, dünyamızda çok büyük değişiklikler oluyor. Çok önemli günler yaşıyoruz. Önce mevsimler değişiyor. Kutuplarda buzullar çözülmeye başladı. Çok büyük hortumlar ve alışık olmadığımız büyük tabiat olayları, depremler, tusunamiler gözlenmekte. Şubat ayı biterken bile havalar yumuşak gidiyor. Belki de sizin oralarda erikler, bademler çiçek açmaya başlamıştır.
Dünyanın ekonomik yapısında da çok büyük değişiklikler oluyor. Batı toplumlarında tıkanmalar başladı. Saadet zincirleri küflenmiş, yer yer kopmalar gözükmede. Kamu görevlilerinin,
emeklilerin maaşlarında kısıtlamalar başlıyor. Zulüm ile sürekli âbât olunmaz. Onlar Melekût Âlemi’nden habersiz olduklarından, bu değişikliklerden ders çıkaramıyorlar. Bozulan ekonomik dengeler yüzünden, kalabalık gösteriler, ülkeler çapında genel grevler Batılı ülkelerde yayılıyor. Batılılar Ortadoğu ülkelerini, Afrika kıtasını yeniden sanki tefriş etme denemesine giriştiler; ölçüp biçiyorlar. Akılları sıra yeniden dizayn edecekler.
Melekût Âlemi’nde de hareketlenmeler var. Arap Baharı gibi sosyal olaylar Batı’da da uç vermeye başladı. O toplumlar, yoksulluk ve işsizliğe bizim gibi dayanıklı değildir. Zalim gene bir zulme giriftar olur âhir. Herkes kazdığı kuyuya düşer. Mağazalar ve büyük A.V.M’leri yağmalanmaya bir başlamaya görsün; büyük çaplı kargaşaların önü alınsa bile o dereceye varmış huzursuzlukların sürekli önü kesilemez. Bizimbu hareketlerden uzak durmamız doğru olacaktır. İnşaallah bu
kargaşa bizim toplumumuza zarar vermeyecektir. Müslüman milletimizin duaları sayesinde korunuyoruz. Dualarımıza devam edelim. Bozguncu ve kötü niyetli kişilerin provokasyonlarına kapılmayalım. Ülkemizin ihtiyacı olan şeyler; barış, üretim, birlik ve kardeşliktir. Günde beş defa camilerde toplanmamız, bunların sağlanmasında en önemli âmilolarak bilinmeli ve buna devam edilmelidir. Namaz vakitleri Müslümanlar için teneffüs saati gibidir. Cemaate her katılım
bir rehabilitasyon, bir olgunlaşma gayretidir.
Hangi ırk ve milliyetten olursa olsun, cemaat için kardeşlik esastır. Cemaate katılmak için camiye doğru yürümek bile ibâdettir. Her adım bir hazinedir. Kim olursanız olun, gelinkardeş olalım, kardeşliğimizi bir daha yenileyelim, salât-ü selâm ile, sevgi ile gelin bir daha sarılalım. En güzeli, gelin sizinle gözlerimizin içine bakarak musafaha yapalım. Allah’a emanet olun. Naim Medinecik 22.02.2013
Sevgili kardeşlerim. Cumanız mübarek olsun. İnsanlık varlık içinde yokluk çekiyor. Bunun için de insanoğlu mutlu değil. Yüksek gelire sahip ülkelerde yaşayan insanlarla yoksul insanların yaşadığı ülke insanları arasında bu açıdan pek fark gözükmüyor. Çünkü gelirin çok büyük parçası küçük bir azınlığın elinde; yoksulluk çeken insanlar gene çoğunluğu oluşturuyor ve mutsuzlar. Böyle bir tabloda varlıklı insanlar da mutsuz; çünkü içinde yaşadıkları toplumdan insan ruhunun gıdası olan sevgiyi görmüyorlar, ruhları beslenemiyor. Sevgiyi kendi insafsız elleri ile öldürmüşler. Kalabalıklar onlara iyi gözle bakmıyor. Bir zehirli kaçak gazın tertemiz havayı kirlettiği gibi, haset
dediğimiz zehirli bir duygu o toplumu kirletiyor. Bu itibarla yoksulluk toplumun bir bölümünün hayatını kirletirken, haset de bütün toplumu kirletiyor ve yaşanmaz bir ortam meydana
geliyor. Ortaya çıkan bu toplumsal huzursuzluğun ilacı İslâm’dır. Başlangıçta “neyi infak edeceğiz” diye soran mü’minlere “ ihtiyacınızdan fazlasını” diye cevap verilirken, daha sonraki yıllarda Zekât kurumu oluşturulmuştur. Böylece nisâp adı verilen ihtiyacın, fazlası, asgarî kırkta bir ile vergilendirilmiştir. Artık vermesi kolay bir miktar, kural haline getirilirken bunun toplanıp yoksula ulaştırılması da devletin görevleri arasına konmuştur. Bu müessese bugün Müslümanlar tarafından terk edildiği için, İslâm ülkeleri de huzurdan mahrumdur. Karşılıklı sevgi ve saygıdan mahrum kalan Müslümanlar birbirinin kanını dökecek hâle gelmiştir. Yeryüzünün savaş bölgelerini bizim ülkelerimiz oluşturmaktadır.
Dünya haritasını açıp önünüze koyun ve bakın. Kan kırmızısı bir İslâm Dünyası ile yüz yüze geleceksiniz. Bombalar, dinamitler, insansız hava araçları ile Müslümanlar kırılmaktadır.
Çoğunlukla da Müslümanlar birbirini kırıp geçirmektedir. Yeryüzünün savaş bölgelerini bizim ülkelerimiz oluşturmaktadır. Ne acıdır ki, Bir saadet ve mutluluk aracı olan İslâm, kör biranlayış tarafından bir savaş aracı haline getirilmiştir. Kur’ân “Barış daha hayırlıdır” diye seslenip dursun; kulak verip dinleyen kim? Silah tüccarlarına para kazandırmak ve Batı’nın bu kara ölüm sanayisini beslemek varken.!
Hiç istemeyerek bu mutsuz cümlelerle mektubuma son veriyorum. Belki okuyup da sarsılıp düşünenler çıkar; belki birilerininkatı kalpleri yumuşar da İslâm Dünyası barışa meyl eder diye.Kim bilir, belki de yarınlar daha aydın ve mutlu geçer; analarartık ağlamıyor diye.Şimdi camiye gidecek ve kardeşlerimizi göreceğiz. Onlara daha sıcak bakalım ve birbirimizi sevgimizle
ısıtalım.! Hayırlı cumalar! ve dualarınızı beklerim, dua ederim Naim Karaman Medinecik 28.2.2013
Sevgili kardeşler.
İyi insan olmak, sadece size iyilik yapanlara iyilik yapmak değildir. Size hiçbir şekilde muhatap olmamış kimselere iyilik yapmak da değildir. Gerçek iyilik ve fazilet, size kötülük yapanlara iyilik yapmaktır. Kur’ân ve sünnetin bize tarif ettiği iyilik budur. Bir yönü ile çok güzel günler yaşıyoruz, bir diğer yönüyle de çok kritik günlerden geçiyoruz. Böylesi günlerinverimli olması ve güzel neticeler vermesi iyi insanların varlığına bağlıdır. Bugün Cuma olması, bizi kardeşlerimize bu iyi
insanı hatırlatmaya sevketti. Eğer bunu başarabilirsek Günlük hayatta kötü kimselerin bile bizimle dost olmaya yöneldiklerini görürüz. Toplumların huzur ve refahı bu iyi insanların eseri olacaktır.
Bunlar sayesinde kötülük, güneşin ısıttığı buzulların ve karların eridiği gibi erir ve tabiat uyanır; her yer canlanır ve yemyeşil olur. Bu sahneyi seyretmeye doyulmaz. Gelin iyi insanlar olalım, birer et parçası olan kalpleri, gönülleri ve gönüllüler olmaya sevk edelim. Çevremizi ısıtalım, gülmeyi unutmuş kardeşlerimize gülümsemeyi öğretelim. Gelin, güler yüzlü olalım; böyle yaparsak her yer gülistana dönmez mi? Cuma günü hepimize mübarek olsun, ülkemize huzur ve barış gelsin. Âmîn! Naim Karaman Medinecik 07.03. 2013
Sevgili kardeşlerim.
Şimdi sizi karşımda görür gibiyim; saf saf olmuş, ellerinizi İlâhî huzura açmış yalvarıyorsunuz. Siz yalvarıyorsunuz, ben “âmîn” diyorum; ben yalvarıyorum, siz âmîn diyorsunuz. Dualarınızın Arş-ı İlâhî’ye kadar yükseldiğinden hiç şüphe etmeyin; şimdi onlar yeni açmış bir seher gülü gibi
cennet kokuları saçarak Allah’ın Arşı’nın yollarına serpiliyor. Kiminiz göz yaşları ile kiminiz de tebessüm ederek yalvarıyorsunuz; Allah’ı görüyormuşsunuz gibi tam bir huzur ve güven
içinde. Kalbinizden gelen dualar göklere yükseliyor; oradan da sağanak sağanak dünyanın her yanındaki mü’minlerin üzerine serpiliyor, İlâhî bir armağan gibi. Borç ve dert sahibi kardeşlerimizi unutmayın; çünkü mü’minin mü’mine gıyabında yapacağı dua Dergâh-ı İlâhî’de kabul edilir. Derbeder, o yüce kapıya kendini atanlar elleri boş geriye çevrilmez. Biliyor musunuz, o
dua ne kadar makbule geçer; hem güzel Allah nezdinde hemde adını İlâhi huzurda andığınız, yerdeki kullar nezdinde. Yatalak hastaları da unutmayın; aşk ile bir ünleyiverin o yüce
kapıda. Cuma günü “yalvar kul Allah’a yalvar” tenbihinin manası tecellî ediyor. O muhteşem kardeşler topluluğu, dünyanın her yerinde birbirine dua etmede, dualarla dünyayı çevrelemektedir. Dualar, yükseldiği semada, zordaki kardeşlerin hacetlerini Allah’a arz etmededir. Ne bereketlidir, o, Cum’a günü yapılan dualar! Ne kadar feyizlidir! Naim Karaman Medinecik,
14.03.2013