Teslis (Üçlü tanrı Sistemi) inancı ile mücadele, Paul’ün Hz. İsa aleyhisselam’a “tanrının oğlu” demesi ile başlamıştır. Üçlü tanrı İnancı kavgasında milyonlarca insan öldürülmüştür. Hıristiyanlık tarihi bu mücadelenin katliam sahneleri ile doludur.
Biz bu bölümde Üçlü tanrı Sistemi’ni (inancını) kabul etmeyen, Allah’ın bir olduğunda, İsa aleyhisselâmın peygamber olduğunda direnen, bir kısmı yakılan bir kısmı da zindanlarda ölen insanların “Teslis” yani “Üçlü tanrı İnancı” konusundaki düşüncelerini özet olarak nakletmeye çalışacağız:
Michael Servetus (1511-1553)
Meşhur bir doktor olan Servetus, Teslisi kabul etmediği ve Teslis aleyhinde kitaplar yazdığı için Cenova’da Kilise mahkemesi kararınca diri diri yakılmıştır. Michael Servetus şöyle diyor:
“Filozoflar, Baba ve Oğuldan gayri olarak bunlara üçüncü bir varlığı daha eklediler, ona kişi yahut Kutsal Ruh adını verdiler. Böylece düşünsel bir Teslis oluşturdular.
Bir tabiatta üç varlık. Fakat gerçekte bu üç tanrı yahut üç yönlü tek tanrı hileyle bize sokuşturuldu.
Kişiler sözcüğünü yanlış anlamayı istemediğim için onları ilk varlık, ikinci varlık ve üçüncü varlık olarak adlandıracağım. Çünkü Kutsal yazılarda onlar için başka isim bulamadım.
Bunu kendilerine moda yaptıktan sonra, bu üçlüyü ileri sürerken rahatça sonsuz olanın çokluğunu, sözün çokluğunu, temelin çokluğunu onaylamış oluyorlar ve tanrı sözünü kullanırken Allah’ın çokluğunu onaylamış oluyorlar.
Eğer bu böyleyse, “Allah üç tane” diyen üçlemecilerin suçlanması abes olur. Onlar bu, üç yönlü tanrı üçtür sözünü kullanamazlarsa da bu üçünün bir arada olduğunu söyleyip, sonra da tanrının bu üç varlığın dışında olduğunu ifade ederler. Bundan dolayı onlar üçlemecilerdir ve biz de üç şahsiyetli bir tanrıya sahibiz. Ateistler (dinsizler) çıktı içimizden.
Tanrı hakkında düşünürken üç imajlı garip bir yaratığa saplandık kaldık, öyle ki tevhidin hiçbir çeşidini düşünemedik. Anlayışımıza üç varlığın kandırıcılığı girdi mi her zaman hataya düşeriz.
Çok saçma olan bu Teslis geleneği yalnızca Allah’ı tanıyan Müslümanlara çok gülünç geliyor. Yahudiler de bizim bu hayale bağlılığımızdan ürküyorlar, Teslis hakkındaki düşüncelerimize gülüyorlar ve küfür saydıklarından kendi hukuklarında var olan bu Mesih’e inanmıyorlar, yalnızca Müslümanlar ve İbraniler değil tarla hayvanları bile halimize gülüyor, hayvanlar bizim aptalca hayalimizi anlamış olmalı, zira Rabb’in bütün varlıkları bir tek Allah’ı kutsamıştı.
Benim Mesih’i peygamber olarak adlandırmamdan bazıları rahatsız oldu, bu adamların gerekçeleri ne? Bu adı Mesih’e onlar vermemiş. Mesih’e peygamber adını veren Eski Yazılar ve Kutsal Kitapları göz önüne getirmiyorlar ve Mesih’e peygamber diyenleri Müslüman olmak, Yahudi olmakla suçluyorlar. “
Francis David (1510-1579)
Transilvalya’da doğdu. Sağlam katolik eğitimi gördü. Papaz oldu. Papaz okulu müdürlüğüne kadar yükseldi. Sonra protestan oldu. O mezhepte de aradığını bulamadı. Tevhid ehli bir Hıristiyan oldu. Teslisi reddettiği için zindana atıldı ve zindanda öldü. Francıs David, şöyle der:
“Roma’da kabul gören Teslis görüşü gerçekte dört veya beş tanrıya inanmaktır: Bir öz, Allah, her biri Allah denilen üç ayrı kişi ve ayni zamanda Allah sayılan bir insan, Mesih.
Allah sadece bir tanedir.
Bu Allah dışında hiçbir Allah yoktur. Ne üçtür, ne dörttür ne özdedir, ne kişilerdir. Çünkü Kutsal Yazılar böyle üçlü bir tanrıdan bahsetmezler.
Kur’ân’da, İsa’nın kendisine tapan insanlara hiçbir yardımda bulunamayacağından söz edilmesi sebepsiz değildir. Çünkü onlar kendilerine öğretilen doktrinin zıddına İsa’yı Allah’ın yerine koydular. Şu halde, İsa’ya tapınmamız ve ona niyaz etmemiz gerektiğini öğretenler büyük ölçüde suçludurlar.
İsa’nın kendisi niyaz edilmesi gerekenin Baba olduğunu öğretmişti. Allah bir üçlü değildir, ancak tektir O. “
Lelio Francesco Maria Sozini (1525-1562)
Hukukçu olan Lelio İbranice ve İncil üzerinde çalışmalar yaptı. Hıristiyan Tevhidcilerden bahsederken şöyle der:
“Onlar Allah’ın tek olduğu yargısına vardılar. İsa gerçekte bir insandı. İsa Kutsal Ruh’un icraatı ile temiz ve bakire bir rahime bırakıldı. Teslis doktrini ve İsa’nın ilahlığı Pagan (Putçu) filozoflar tarafından sokulmuştu. “
Fausto Paolo Sozini (1539-1604)
Lelio’nun yeğenidir. Diğer bir adı da Socianus’dur. Teoloji üzerindeki çalışmaları ile tanındı. Mahkemeye verildi ve su cezasına çaptırıldı. İsa aleyhisselam’ın insanlığın günahını kaldırmak için canını feda ettiği görüşünü reddetti:
“Mesih, günahın affedilmesi için olağanüstü derecede kendini kurban etmiş olamaz. Çünkü İncillerin bildirdiğine göre çok kısa bir müddet için acı çekmişti.
Belirli bir zamanla sınırlı en yoğun acı bile, sorumlu insanın ebedî acısı ile kıyaslanamaz. Eğer İsa’ya hudutsuz affetme özgürlüğü verilseydi, o zaman Allah’ın affediciliğinin yahut Allah’ın mağfiretine sığınmak için insanın Allah’a şükretmesinin bir anlamı kalmazdı. “
“Üç tane yüce varlıktan söz etmek akıl dışı olacaktır. Allah’ın zatı birdir. Yalnızca nevide değil, sayıda da öyledir. Tek bir şahıs, tek bir zihnî özden başka bir şey olamayacağına göre, tanrı hiçbir şekilde özünde bir şahıs çokluğunu ihtiva etmez. Sayısal olarak tek bir zatın bulunduğu yerde, sayısal anlamda tek bir şahsın olması gerektiğini teslim etmek gerekmektedir. “
Teslis doktrini, Hz. İsa aleyhisselam için mümkün olmayan, ‘bir arada iki tabiat’ temeline oturduğu için Socianus tarafından reddedilmiştir.
“Birbirine zıt iki öz, tek bir şahsiyet içinde uzlaştırılamaz. Uzlaşmaz bu iki tabiat fanilik ve ebedîliktir. Tesliscilere göre İsa’nın ruhsal yönü tanrıdır ebedîdir. İsa’nın insancıl yönü insanidir fanidir. “
Böyle bir yerde, birinin yerine iki ayrı kişi olması gerekir ki sonuçta, biri ilah biri insan olan iki Mesih ortaya çıkar”
Socianus, Mesih’in ilah olduğunu ileri sürmenin Kutsal Yazılara da aykırı olduğunu söylemiştir:
“İlk olarak, Allah, Hz. İsa aleyhisselam’yı diğer insanların benzeri yaratmıştı.
İkinci olarak, Kutsal Yazılar Hz. İsa aleyhisselam’ın insan olduğunu söylemektedir.
Üçüncü olarak, Hz. İsa aleyhisselam’ın faziletinin Allah’ın bir bağışı olarak kendisine verildiği, Kutsal Yazılarca onaylanır.
Dördüncü olarak, Kutsal Yazılar açıkça belirtirler ki, Hz. İsa aleyhisselam’ın gösterdiği bütün mucizeler kendisinden yahut ilahi doğasından dolayı değil, Allah’ın ona bahşetmesiyle gerçekleşmiştir. “
John Biddle (1615-1662)
Bir İngiliz olan John Biddle, Teslis’i reddetti. Tevhid’le ilgili düşüncelerini yaymak için kitaplar yazdı. Zindanlara atıldı, ölümü de zindanda oldu.
John Biddle Allah hakkında şöyle der: Allah denilen Kadiri Mutlak’a, tek bir özün varlığına inanıyorum. Özde sadece tek bir şahsiyet vardır.
Kutsal Ruh’un İlahlığını reddeden “On İki İddia” broşüründe Kutsal ruh hakkında şöyle der:
“Allah’tan farklı olan Allah değildir.
Kutsal Ruh Allah’dan farklıdır.
Öyleyse Kutsal Ruh Allah değildir. “
Aynı broşüründe İsa Mesih hakkında da şöyle der:
“Allah’a hiçbir şey öğretilemez.
Mesih öğretilen şeyleri söyler.
Öyleyse Mesih Allah değildir. “
John Biddle bu önermesine gerekçe olarak Yuhanna (8/26)’daki İsa’nın, “Ben O’ndan işittiklerimi dünyaya söylüyorum” sözlerini gösterir.
John Biddle, Teslisçiler tarafından kullanılan iddiaların Hıristiyanlardan ziyade, hokkabazlar için uygun olduğunu söyler.
John Biddle İman İkrarı’nda da şöyle der:
“Göklerin ve yerin yaratıcısı, bütün her şeyin ve sonuçların ilk sebebi, imanımızın ve ibâdetimizin nihai amacı, en ulu bir tek Allah’ın var olduğuna inanıyorum.
İsa, sadece insan tabiatlıdır. O, Allah’a eş değildir. Başka bir Allah da değildir. İki Allah yoktur.
Kutsal Ruh sadece Allah’ın emirlerini taşıyan görevine sadık bir melektir. “
Jonh Biddle İngiliz zindanlarının duvarına şunları yazmıştı:
“Mahkeme toplandı, hüküm verildi.
İnsan Allah’ın tahtına tırmanıverdi.
Ve orada bir şeylere hükmettiler ya;
Bu sadece onunla kaldı
Bir kardeşin imanını suç saydılar
Ve ezdiler düşüncenin haklı büyüklüğünü. “
Theophilus Lindesey (1723-1808)
Lindsey şöyle der: “Her şeyin mutlak Rabbi ve yaratıcısı olan Allah tektir. Bir tane Allah vardır, Yahudi kavminden bir insan olan İsa, bu Allah’ın kuludur, Allah tarafından tayin edilmiş ve şereflendirilmiştir.
Ruh yahut Kutsal Ruh bir kişi veya akıllı bir varlık değildir. Kutsal Ruh yaşamış olduğu zamanda İsa Mesih’e Allah’ın göndermiş olduğu bağış veya olağanüstü güçtür. “
Joseph Priestly (1733-1804)
Meşhur bir kimyacı olan Joseph Priestly, Hıristiyanlık hakkında şöyle der:
“Hıristiyanlığın örgüsünü araştırmak isteyen biri, saçmalıkları ve hataları göz önüne almakla yükümlüdür.
Hataların sebepleri genellikle putperest dünyanın kanıları ve özellikle onun bir parçası olan felsefe içinde bulunur. Öyle ki, putperestler Hıristiyanlığı kabul ettiklerinde, Hıristiyanlığa daha evvelki düşüncelerini ve yargılarını soktular. “
Kilise yönetiminin saçmalıklarına gelince, bunlar sivil idarenin yaptığı saçmalıklardan daha aptalcadır. Dünyevi düşünceli insanların her fırsatta kudret kazanmak istedikleri malumdur. Karanlık çağda da pek çok olayın vuku bulduğu şartların arasında Hıristiyan Kilisesi bu maksatla kudret kazanma peşine düştü. “
Joseph Priestly, “Hıristiyan hatalarını artık şöylece toparlayabiliriz” diyor:
- Genel kurul, Oğul’un Baba’yla aynı tabiatta olduğuna karar verdi.
- Kutsal Ruh Teslis’e dâhil edildi.
- Logos ile karışık insan ruhu Mesih’e atfedildi.
- Mesih’in insan ve ilahî doğadan müteşekkil olduğuna karar verildi.
- Bu birleşimin sonucunda, “iki tabiatın bir kişide oluştuğu” ileri sürüldü.
Joseph Priestly, Teslis konusunda da şöyle der:
“Eğer Teslis doktrininin ileri sürdüğü gibi ilahî tabiatta üç ayrı kişi varsa, bu; Yahudi dininin temel doktrinini sarsacaktır. Bunun kesinlikle açığa kavuşturulması lazımdır. Eğer bu üç ayrı kişinin hepsi Allah ise, üç ayrı Allah olacaktır. Eski Ahit’te kesinlikle böyle bir şey yoktur. Konu edilmemiş, düşünülmemiştir. “
William Ellery Channing (1780-1842)
Amerika’da Tevhidci Hıristiyanlık hareketini yayan W. E. Channing şöyle der:
“Her şeyden önce, bir tek Allah’ın varlığına ve Allah’ın birliğine inanıyoruz. Bizim için en bariz görünen şey Allah’ın birliğidir. Biz, bundan bir varlığı, bir düşünceyi, bir şahsiyeti, bir zihni anlıyoruz.
Teslis doktrinine göre; üç ebedî, eşit şahsiyet ve ilahlık gücü olan Baba, Oğul ve Kutsal Ruh vardır.
Teologlar tarafından ifade edildiğine göre; bu kişilerin her biri, kendi özel bilincine, görüşüne ve iradesine sahiptir.
Birbirlerinin işlerine karışmazlar.
Birbirlerini severler.
Birbirleri ile istişare ederler.
Biri diğerinin hükmünden hoşnuttur.
İnsanın korunmasında her biri ayrı fonksiyon icra eder.
Her biri kendi yetki alanına sahiptir.
Oğul aracıdır, Baba değildir.
Baba Oğul’u gönderir, kendisi gelmez.
Biz; kardeşlerimizin kızmayacağını umarak, bütün çabamız ile Teslis doktrinine dinsel ve akılcı olmadığı için muhalefetimizi sürdüreceğiz.
İlk Hıristiyanlara göre; “Bir Allah vardır, Baba birdir. “Biz, İsa gibi sadece var olan ve gerçek Allah olan Baba’ya ibâdet ediyoruz. “
“Allah’ın birliği görüşünü ifade ederken, ikinci gözlemimiz İsa Mesih’in birliğine inanmak olduğunu söyleyelim.
Biz; İsa’nın, bizim gibi bir düşünceli, bir ruhlu bir şahsiyetli ve Allah’tan ayrı olduğuna inanıyoruz.
Allah’ı üç ayrı varlık, İsa’yı iki kişilikli varlık halinde düşünen Teslisi itham ediyoruz. Bu doktrine göre, İsa Mesih bizim anlayabileceğimiz şekilde bir düşünceli, bir bilinçli, bir tek varlık olmak yerine iki ruhlu, iki düşüncelidir.
Bu doktrine göre, Mesih’teki iki düşüncenin her biri kendi bilincine kendi iradesine, kendi görüşüne sahiptir.
Kâinatta böyle bir varlık daha düşünebiliyor musunuz?”
Bu konuyu bir gazete haberi ile tamamlayalım:
Londra-İngiltere’de, Hıristiyanlığın tartışılmasını isteyen bir grup papazın, Anglikan Kilisesinden kovuldukları bildirildi. İşlerine son verilen papaz grubunun temsilcilerinden Antoni Pherimann, akidesinde şüphe ettiği Hıristiyanlık dini hakkında bir kitap kaleme aldı. Kitapta şunları yazıyor: “Teslis inancı, Allah’ın Mesih’te ceset haline gelmesi ve haç boş sözlerdir ve akla aykırıdır.”Papaz Antoni’yi destekleyen ve bu konuların tartışılmasını isteyen papazların, 60 kişilik bir grup oluşturdukları ifade edildi.”