a)MÜESSİF (üzücü) OLAYLAR:
Müessif olaylarda ölenler ve ağıtları:
1. Ömer onbaşı oğlu Mustafa Erdoğan’ın öldürülmesi:
Aşağı Zühdü’nün kardeşi Mustafa Çanakpınar dan evlidir.Askerden kaçar,kayın biraderleri eşkıya imiş onlara karışır,eşkıyalık yapmaya başlar.
Köylülerimiz ise, öğüt verir teslim ol derlerse de öğütleri dinlemez.
Köyden Dikir’e ırgat getirmek için gitmektedir. Deli Firzi ihbar eder. Çayırdaki karakolun jandarmaları ekinin içine pusuya yatarlar. Koyun kuyusunun başına varınca jandarmalar her iki taraftan çaprazlama yaylım ateşi açarlar. Kurşunları yiyen Mustafa silahına sarılır, gelişi güzel ateş eder. Jandarmalar ekinin içinde oldukları için onları göremez. Atından düşer ve orada ölür. Ölümünden sonra hanımı kardeşi Osman ile evlenmiştir. Adına ağıtlar yakılmıştır

2. Nuh Mehmet Hoca oğlu Şoför Mehmed Solmaz’ın öldürülmesi:
Mehmet Solmaz, Askerde şoförlüğü öğrenmiş ve ehliyet almıştır. Askerden terhis olup gelince şoförlük yapmaya başlamıştır. Tomarzalı bir zat kamyon almış Mehmet ağabeyimiz de bu kamyonun şoförlüğünü yapmaya başlamıştır. Kayseri – Tomarza arasında çalışır. Görevi gereği köye her zaman gelemediği için de evini Tomarza ya taşımıştır. Kendisi Yusuf Güçlü kızı Abide yi kaçırarak evlenmiş. Nimet isimli bir kızı, mutlu bir yuvaları vardır.
Kayseri de bir ağız münakaşası sonunda çıkan kavga sonucu kayınbiraderi Hacı Hüseyin Güçlü tarafından 1949 Temmuz ayında bıçaklanarak öldürülür.

3. Gidikçinin oğlu Abdullah Çetinkaya’nın tipide kalıp donması:
İki arkadaşı Mevlit ve Kamil Şahin kardeşler ile ava giden Abdullah bir süre avlandıktan sonra, arkadaşları köye döndüğü halde kendisi arkadaşlarının ısrarına rağmen köye dönmeyerek bir alacağını almak üzere İsbile’ye gitmiş.
İsbileden dönerken tipiye tutulmuş, yolunu şaşırmış, köye dönememiş, donmuş kalmış.
Abdullah evli imiş. Uzun zaman kendinden haber alınamamış. Bahar gelince çobanlar Abdullah’ın cesedini Değirmen taşında bir kayanın dibinde bulmuşlar.
Cenazesi köye getirilir, defnedilir. Çocuğuna da Abdullah adını vermişler. Ölümünden sonra eşi Zarife oğlu Abdullahı da alarak Kayseriye gider. Orada Göncülerin Ali ağa ile evlenir, Ali ağa At pazarında ona tek katlı bir ev yaptırır,orada oturur çocuğunu büyütür. Karpuzatanda etlikte çalışır. Abdullahı büyütüp everir. Abdullah’ında çocukları olur. Kendilerine ulaşamadık.Hacılarlı Halıcı İsmail’in oğlu Ahmet emmi “Zarifeyi de iyi tanıdığını, hatta zarifenin, analığının kardeşliği olduğunu, Abdullah ile de arkadaş olduklarını” söyledi. “Abdullah’ın şimdi vefat etmiş olduğunu ve çocuklarının hayatta olduğunu, ancak nerede olduklarını bilemediğini”söyledi Bizde bir haylı araştırdık ama bulamadık.

4. Ömer oğlu Şahadet Doğan’ın tipide kalıp donması:
Istafana da iplik fabrikasında çalışır. İşten çıkar, arkadaşları ile isbile ye kadar gelirler. İsbilede arkadaşları, “hava bozuktur gitme, burada kal” derler. Şahadet,”ben gideceğim” der yola çıkar. Bu esnada bir kıza sevdalı olduğu söylenir. İlle de köye gelmesi gerek…
Kızıl ağıl’a kadar gelmiş. Tipi çok fazlaimiş. Ardıçlılarla karşılaşmış. Ardıçlılar’a çok yoruldum demiş. Onlar ekmek vermişler, yollarına devam etmişler. İsbile yakınlarına kadar gitmişler, yollarını şaşırmışlar. İsbileliler kurtarmış.
Tipi daha da şiddetlenmiş yolunu şaşırmış, esen poyraz’a arkasını dönerek kılıç kayaya doğru gitmiş. Orada kaybolmuş.
Şahadeti köyde çok aradılar. Civar köylerde de arıyorlar ama bir netice alınamıyordu.
Bu esnada şu dörtlük dolaşmış dillere:
Yazık şâdet oğlan yazık
Necibinen saldım azık
Cıllavığa tel çektirdim
Telin aynı geldi bozuk
Bahar gelince çocuklar meşe kozağı ararken kılıç kayada bulmuşlar cesedini.
Sırtındaki heybeyi kafasına sarmış. İki kaya arasına uzanmış, orada donmuş kalmış. Ayak kısmı daha kar içinde imiş. Karları açılan belinden yukarıyı tilkiler yemiş.
Acı haber bir daha yıkar tüm köylüyü. Savcı gelir, gerekli incelemeler yapılır.Derhal gidilir,donmuş bedeni bir merdivenin üzerinde köye getirilir.1955 yılı soğuk bir nisan gününde ağıtlarla toprağa verilir. Bu esnada Şahadet 15,16 yaşlarında idi.

5. Şıhali Sarıdemir’in ölümü
Annesi öldükten sonra öksüz kalan, ilgisizlik ve bakımsızlıktan pejmürde dolaşan, Habibe hala’sının himayesi ile büyüyen Şıhali genç yaşta Siroz hastalığına yakalanır. Gün be gün eriyen ve de doktorların derdine çare bulamadıkları Hacı oğlu Şıhali Sarıdemir (1945-1959) 14 yaşında hayata veda etmiş. Halası oğlu Ethem Şimşek tarafından Şıhali için şu ağıt yakılmıştır.

Sefer oğlu Asuman Şimşek’in hazin sonu
Bir gün evde bulunan tosunlarını alır yayma ya götürür. Kaçmasın diye de yularını koluna bağlar. Bir süre böyle otlatır, dolaşır göğüsün yüzüne gelir.
Hava ısınmıştır. Hayvanları ısırıp kanını emen arı büyüklüğündeki Büvelek dediğimiz böcek gelir, tosunun üzerine konar. İşte olan o anda olur…
Göğsün yüzünden aşağı hayvan hızla kaçmaya başlar. Bu esnada da zavallı Asumanı yerlerde sürükler. Hastaneye götürülür. Ancak ecelin önüne geçmek mümkün değildir.
Askerden geldiğinde bu acı haberi duyan Ağabeyi Hatem de, herkes gibi çok müteessir olmuştur. Kaleme sarılır ve duygularını satırlara döker:

7- Yıldırım düşmesi hadisesi:
Tevfik ve Melik emminin anaları Hanife, Taçınlı Rıfat ve Kara Mehmet’in hanımı Fatma’nın anası Hanife ve Mehmet Çavuşun Çırağı İnce yolun kenarındaki ( Deli Alinin bağın yanı) tarlada çapa yaparken yağmur yağar. Tarladaki armut ağacının altına sığınırlar.O esnada şimşek çakar, yıldırım düşer. Mehmet Çavuşun hanımı Hanife ile çırak olay yerinde yanarak can verirler. Elmasın anası İse yaralı kurtulur.
8- Durdu Yalçın’ın kaza kurşunu ile öldürülmesi:
Bekçi Ali emminin oğlu Durdu da arkadaşları gibi neşeli bir şekilde gelin almak için seğmen gitmektedir. Kız evine yaklaşıldığı esnada heyecan iyice artmıştır.Kız evi, seğmenleri karşılamak için beklemekte. İki tarafın birbirleriyle karşılaşacağı esnada patlayan silah sesi her şeyi değiştirir. Arkadaşları ile kol kola yürümekte olan Durdu’nun kafasına isabet eden bir kaza kurşunu aniden yere yığılmasına sebep olur.15 yaşlarında ve Ortaokul öğrencisi olan durdu hayata veda eder. Mekanı Cennet olsun.
9- Ferhat’ın Çocukları’nın kaya düşmesi sonucu acı ölümleri:
Dağardı köyündeki taş ocağında taş kırmakta iken dinlenmek için oturdukları bir sırada aniden düşen bir kayanın altında kalan İsmail ve Ferhat Özdil kardeşler 25 Ağustos 1994 tarihinde genç yaşta Hakkın rahmetine kavuşmuşlardır. Mevla rahmet eylesin.
10. Hacı Bey’in Ölümü
Elmalı, İspile, Kepez ve Vengicek sınırının arasındaki yerde, dağda Elmalı Mezrası varmış.(Bugün bu Elmalı yoktur. Halen kalıntıları mevcut)
Hacı bey orada bulunan bir alıç ağacını kökünden keser. Bir süre sonra aniden rahatsızlanır ve orada ölür. Bu acı haberi alan kardeşleri, dayıları, dostları, tüm yakınları Elmalı’ya akın eder. Anası; Vengicekten Ali Osman Kahya (Karataş) kızı Hacce, Kepezli Hasan Kahya (Şahin) ile evlenir. Emin, Hacı, Hakkı, Şerif Dudu ve Zeliha adında beş çocuğu olmuş.
Burhan, Mehmet ve Seyit dayılarıdır.
Bacısı Şerif dudu, Vengicekten Hakkı Aktaş ile evlidir.
Hacı bey burada aniden vefat ettikten sonra orada oturan insanlar, Hem suyunun azlığı ve hem de bu acı olaydan sonra; köycek taşınmış ve bu günkü Himmet Dede’ye bağlı olan Elmalı Köyünü kurmuşlardır.
Aslında Hacı bey Kepezli Hüseyin çavuşlardandır. Anasının ve Dayılarını bizim köylü olması ve ağıt’ın içinde de “ Vengicekten dayın gelmiş” bölümüne istinaden unutulmaması ve bir kültür olarak gelecek nesillere aktarılması için kitabımıza alınmıştır.
NOT: (Bu bilgiler; Bacı ve dayı oğullarından alınmıştır)

b) KAZALARLARDA ÖLENLER:
1. Osman Şahin, Bayram oğlu. Adana yolundakamyon kazası sonucu,
2. Ömer Şahin, Halit oğlu. Çoluk çocuğuyla evinde zehirlenme sonucu,
3. Metin Yalçın, Mehmet oğlu. Kaynak yapılırken kamyonun motorin deposu patladı,
4. Mevlit Şahin, Adem oğlu.Tavşanlı da trafik kazası sonucu,
5. Ömer Aksoy , Remzi oğlu. Muavinlik yaparken Trafik kazası sonucu.
6. Habibe Demir,Kamil kızı.İş kazası sonucu,
7. Osman Şahin, Nihat oğlu,Taş ocağında İş kazası sonucu,
8. Mustafa Sümer. Firzi oğlu. İnşaatta iskeleden düşmesi sonucu,
c ) KÖY DIŞINDA ÖLÜP CENAZESİ KÖYE GETİRİLEMEYENLER:
- Feyzullah Aslan, Ankara’ya tedaviye götürülür. Dönerken Trende vefat eder. Yeğeni Şahadet ölüsüne sahip çıkmaz. Üzerinde de kimlik yoktur. Nereye gömüldüğü belli değildir.
- Cemal Bekar, Kayseri’de vefat eder, cenaze Hunat Camiine götürülür. Cenazesini Belediye kaldırır.
- Sefer Yılmaz, Ömer Çavuş oğlu. Gültepe hastanesinde ölür. İlgileneni olmadığı için cenazesini belediye kaldırır.
- Kodağın Şerife, O da Gültepe Hastanesinde vefat eder. Belediye cenazeyi kaldırır.
- Hacı Güçlü Yusuf’un Mehmet’inoğlu. Kamyon devrilerek ölür. Onun da cenazesini Belediye kaldırır.
BAZI SOSYAL OLAYLAR
Fışkı da hayat kurtarma:
Soğuk, tipili ve fırtınalı bir günde bizim köylüler Kayseri’den geliyorlarmış.Evran kaya önünde donmuş bir adam bulmuşlar.Köye getirmişler.Karşı Osman emminin evine getirerek (o gün köyün kenardan en ilk evi) Ahıra götürüp boğazına kadar fışkı ya gömmüşler. 5-6 saat fışkı da kaldıktan sonra yavaş yavaş canlanıyor, kendine geliyor. Sorulduğunda “Kepezliyim” diyor. Bir gün misafir ediliyor. Ertesi günü de Kepez’e gönderiliyor. Böyle olaylar kış günlerinde sık sık yaşanan hadiselerdi.
Fışkı: At, eşek dışkısına fışkı denir. Son derece iyi ısı verir.
Ahırın bir tarafına yığılarak biriktirilir. Kendi kendine yanar-ısınır.Karıştırıldıkça ısı artar.Hem ahırı hem de üzerindeki odayı ısıtır. Bazen de donan insanları…
Danaların kırılması:
Atalar demişler ki, “sakın abrıl’ın beşinden, camız ayrılır eşinden”
Ama buna rağmen de, köyün danalarını güden Ahmet oğlu Mustafa ve Kerem Çorakçıoğlu kardeşler, otlatmakta oldukları danaları kırdırmışlardır.
Sabah hava gayet iyi, günlük-güneşlik. Her günkü gibi danalar yaylıma götürülür.Ancak öğleye doğru hava aniden bozar,yağmur-kar derken iyice fırtınaya dönüşür.(18 Nisan,Aprilbeşi) Durumun vehametini gören köyün sığır çobanı, dana çobanlarını uyarır, ama gençlerin tecrübesizliği yüzünden; uyarı çok dikkate alınmaz. Fırtına iyice bastırdıktan sonra köye hareket edilir. Ancak bu kez de danalardan bir kısmı köy tarafına değil de rüzgarın esme yönünün tersine dönerek Kuruköprü istikametine doğru gider. Bazıları da oldukları yerde rüzgara arkalarını dönerek dolaşmaya başlar.
Bu vaziyet karşısında çobanlar ancak kendi canlarını kurtarır köye zor düşerler Durum anlaşıldığında da çoktan gece olmuştur.
Sabahleyin dana sahipleri aramaya çıkarlar. Çıkarlar ama çoktan iş işten geçmiştir. Bazıları Evran kaya önlerinde, bazıları da Kara ören yakınlarında danalarının donmuş cesetleri ile karşılaşırlar. Baş evlerin ikişer, diğerlerinin de birer olmak üzere: 35 tane dana kırılmıştır. Bu olay köylüler için acı bir tecrübe, çorakçı kardeşler için de acı bir anı olarak kalır.
Bu olaydan sonra Mustafa köyü terk ederek şehre gelir. Devlet Hastanesinde iş bulur çalışır. Zamanla Laborantlığa yükselir.Oradan da emekli olur.
Olay köyde ve çevrede çok yankı yapmış ve ağıt yakılmış.
