İçe, kalbe, gönüle gelen, doğan şeye ilham denir.
İnsan denizi seyrederken, bir güle, bir dağa bakarken, bir tadı tadarken gönlüne, düşüncesine bir şeyler gelir. Gönlüne geleni söze döker, şiir söyler, hitabede bulunur. Kalemi eline alır, yazar. “İlhamım geldi, söyledim, yazdım” der.
İslâm’da Allah (cc) ilham etse bile peygamberlerin dışındaki insanların
ilhamı halkın uyacağı bir kural sayılmaz. İnsanların ilhamları,
rüyaları sadece kendilerini bağlar. Başkalarını ilgilendirmez. İncil yazarları ilham aldık, yazdık demiyorlar. Kendilerinden yıllar sonra başkaları ilhamla yazdılar diye onlar adına konuşuyorlar.
İncillerin ilhamla yazıldıklarını isbat için de türlü türlü yollara baş vururlar.
Bu yollardan biri de borazan hokkabazlığıdır. Şöyle diyorlar: “Biri borazan çalar. Borazanın sesini duyarsın. Borazanın sesi nasıl meydana gelir? Borazanı çalanın borazanı üflemesi ile… Aynı şekilde Tanrı kendi sadık kulları olan bazı adamlara ruhunu sanki içlerine üfledi.
[22] Abdulehad Davud, İncil ve Salîb, sh: 39, İnkılab yayınevi, 1999, İst. Şaban Kuzgun, Dört İncil, sh: 115,
1991, İst.
Yürekleri tanrının ruhu ile dolarak bu adamlar sanki tanrının sesini duydular. Tanrıdan duyduklarını yazıp bizeaktardılar.”[23]
Borazancılara göre, dört İncil Tanrı ilhamı ile yazılmıştır.
Vatikan’ın 1962- 1965 Konsil Kararı
1962- 1965 yılları arasında yapılan Vatikan ikinci konsili de İncillerin ilhamla yazıldığını tekrar ilân etmiştir. Vatikan Konsil Kararı’nda şöyle denilmektedir:
“Tanrının mücessem kelâmı olan kurtarıcımızın hayatına, dini öğretimine dair olan en mükemmel tanıkları oluşturmaları bakımından, İncillerin tüm kitaplar arasında, hatta yeni ahid kitapları arasında haklı bir üstünlüğe sahip olduğu kimsenin gözünden kaçmamaktadır.
Kilise dört İncilin aslının Havari’lere dayandığını her zaman ve her yerde savunmuş ve savunmaktadır. Gerçekten de Havari’ler İsa’nın buyruğu üzere, kendisinden sonra din konusunda neyi öğrettilerse, Havari’lerin çevresini oluşturan kimseler de Tanrıdan aldıkları ilhamlarla Matta, Markos, Luka ve Yuhanna gibi imânın esası olan kitaplarda bizlere onu naklettiler. Kutsal kilise anamız şu hususu kesinlikle ve büyük bir kararlılıkla
savunmuş ve savunmaktadır ki, tarihe uygunluklarını tereddütsüzkabul ettiği bu dört İncil, Tanrı oğlu İsa’nın insanlar arasında göğe çekildiği güne kadar geçen hayatı boyunca insanların ebedî mutluluğu için gerçekten ne yapmış, ne öğretmişse hepsini olduğu
gibi aktarmaktadır…
Öyleyse İncillerin yazarları, İncilleri bizlere İsa’ya dair hep gerçek ve samimi bilgiler verecek biçimde telif etmişlerdir.”[24]
[23] Sana Bir Mektup, sh: 5, tarihsiz
[24] Maurice Bucaille, sh: 104
Kilise, iki bin senedir her konsilinde, her toplantısında İncillerin ilhamla
yazıldığını bin dereden su getirerek ilân eder.
Ama bu ilânlar, İncillerdeki çelişkileri, ilhamla yazılmadığı gerçeğini
ortadan kaldıramıyor.
İnciller İlhamla Yazıldığını Yalanlıyor
İncillerin tanrı ilhamı ile yazıldığını İnciller yalanlıyor: Luka, İncili’nin başında: “…Ben de, ta başından beri hepsini dikkatle araştırıp tahkik ederek, ey faziletli Teofilos olduğu gibi sırası ile sana yazmayı münasip gördüm” der. [25]Luka tanrı ilhamı ile yazdım, demiyor. Dikkatle araştırıp tahkik ederek yazdım, diyor. Hem kendi içinde, hem diğer İncillerle olan çelişkileri gösteriyor ki, Luka İncili’ni söylediği gibi dikkatle araştırıp, inceleyerek yazmadığı da anlaşılıyor. Yuhanna İncili’nde de şöyle denir: “Bütün bunlara tanıklık eden ve bunları yazan öğrenci budur. Onun tanıklığının doğru olduğunu biliyoruz.”[26] Burada da Tanrı ilhamı iddiası yoktur. Tanıklığının doğru olduğu iddiası vardır. Matta ve Markos İncilleri’nde de ilhamla yazıldığına dair bir alâmet, bir söz, bir delil yoktur İzhârulhak yazarı Rahmetullah Efendi şöyle diyor: “Bir kitabın tam manası ile güvenilir ve ilhamla yazılmış bir kitap olduğuna inanılması için, o kitabın hiçbir şüpheye yer bırakmayacak durumda olması gerekir; falan peygamber tarafından yazılmış olduğu kesin olarak bilinmeli ve değişmeden, değiştirilmeden zincirleme bir bağlantı içinde bugüne kadar geldiği tam ve güvenilir kaynaklarca bilinmelidir. Sadece bir kişiye ilhamla gelmiştir sözü yetmez, birkaç kişinin, bir toplum veya kurulun söylemesi de yeterli sayılmaz.”[27]
[25] Luka İncili, 1/2- 3
[26] Yuhanna İncili, 21/24
[27] İzhârulhak, sh: 72
Rahmetullah Efendi’nin belirttiği şartların hiçbiri İncillerde mevcut değildir.
Her şey şüphe ve karanlık içindedir. İlhamla yazılmış tanrı sözleri kuru sözlerdir.
İncillerin içeriklerinin incelenmesi, ilhamla yazılmadığını daha açık bir şekilde gösteriyor.
Biz bu yazımızı İncil konusunda dördüncü yüzyıldan seslenen Kastess’in şu sözleri ile bağlayalım: “Bu İnciller ne Hz. İsa (as)’nın ve ne de Havari’lerin eseri değildir. Bu kitapları adı belirsiz biri yazmıştır. Okuyucuların kendi kitabına itibar etmeleri için de, “Bu İncil’i İsa ve Havariler yazmışlardır” demiştir. İçindeki yanlışlıklar, birbirini tamamıyla tutmayan ayetler bunu açıkça göstermektedir. Bu kitapları, “İsa, Havariler ve Havarilerin yakınları yazmıştır” gibi söylentiler ve yazılarla da İsa dini ve bu dinin büyüklerini incitmekten utanmamışlardır.”[28] Kastess bu görüşünde yalnız değildir…
[28] İzhârulhak, sh: 94