Hıristiyanlık’ta Dua

Matta İncili (14/19)’da, Markos İncili (6/41)’de, Luka İncili (9/16)’da İsa eline beş ekmek ve iki balık alarak göğe bakarak onların üzerine şükran duası yapar. Ama şükran duasında neler der, bildirilmez. Luka İncili (10/21) ve Matta İncili (11/25)’de İsa da şöyle dua eder: “Ey baba, göğün ve yerin Rabbi, sana şükrederim ki, bu şeyleri hikmetlilerden ve akıllılardan gizledin ve onları küçük çocuklara açtın; evet, Baba, zira indinde böylece hoş göründü.”
Yuhanna İncili (11/41)’de benzer şükretme yapılır
. Bu duadan ziyade bir şükretme ve sızlanmadır.
Yuhanna (17/1 ve 11)’de şöyle dua eder: “Ey Baba, saat geldi; oğlunu taziz eyle ki, Oğul seni taziz etsin. Ey mukaddes Baba, bana verdiğin kimseleri isminle koru da, bizim gibi bir olsunlar.”
İncillerdeki dualar gösteriyor ki; İsa Tanrı değildir. Tanrıya dua eden biridir.
İncillerde insanı tatmin eden dualar bulunmaz.
Hıristiyan Duasında Şirk var mıdır?
İsa, ‘Ey baba’ diye dua ederken, Hırıstiyanlar Tanrı’nın ve İsa’nın yanında başka varlıklara da dua ederler.
“Hıristiyanlığın esasları” adlı kitapda şöyle yazılıdır: “Tanrıdan ve Mesih İsa’dan başka kimlere dua edebiliriz? Tanrı’dan ve Mesih İsa’dan başka Meryem Ana’ya ve azizlere dua edebiliriz, çünkü bizler onları şereflendirdiğimizde onlar da bizlere yardımcı olurlar.”[41]
Hıristiyanlığa hizmet edenlere öldükten sonra kilise tarafından aziz ünvanı verilir.
Hıristiyanlıkta genellikle her şehrin bir azizi vardır.
Azizlerin bulundukları şehri koruduğuna inanırlar ve isteklerini yerine getirmeleri için, Tanrı’nın, İsa’nın, Kutsal Ruh’un ve Meryem’in yanında azizlere de dua ederler.
İstanbul Beyoğlu’ndaki meşhur kiliseyi gezerken 12- 13 yaşlarında bir kızın Meryem ana resminin önünde diz çökmüş, el açmış, kendinden geçmiş durumda dua ettiğini gördüm.
Ankara’da misyonerler tarafından dağıtılan, “Gerçek Yaşama Kavuşturan Köprü” adlı 4 sayfalık propaganda broşüründe İsa’ya yapılan bir dua yer alır.
Propaganda broşüründe, “Tanrının sunduğu yaşam yolunu kabul etmek istiyor musunuz?” diye soruyor. Soruya şöyle cevap veriyor:
“Eğer bu yaşam yolunu kabul edip sonsuz yaşama kavuşmak istiyorsanız, aşağıdaki duayı okuyup bütün yüreğinizle Tanrıya söyleyebilirsiniz. İsa Mesih sizin duanızı duyup onu yapacaktır.”

[41] P. Luigi İannitto, Hıristiyan Dininin Esasları, sh: 202, 1982, Ist.

Tanrı İsa Mesih’e yapılan dua şöyledir: “Rab İsa, günâhlı olduğumu ve benim günâhlarımı kaldırmak için çarmıhta ölüp dirildiğini kabul ediyorum. Sen benim kurtarıcımsın! Sonsuz yaşam veren sensin. Şimdiyse benim hayatıma gir. Ve hayatımda kurtarıcım, Rabbim ve kralım ol. Çarmıhtaki ölümünle günâhlarımı bağışladığına ve dirilişinle sonsuz yaşam armağanı verdiğine inanıyorum. Sonsuza dek teşekkür ederim. İsa Mesih ismiyle. Âmin.!” “Hıristiyan Dini’nin Esasları” adlı kitapta da İsa’ya şöyle dua edilir: “Ey merhametli olan İsa! Bana dağru yolu bağışladığın için sana sonsuz teşekkürler sunarım. İmanımın kaybolmaması için bana yardım et. Tüm İnsanları kilisene kabul et.”

*

“Ey insanların günâhlarını taşıyan Allah’ın kurbanı bize merhamet et.”[42]
İsa’ya Yapılan bu dualar gösteriyor ki, Hıristiyanlığın duasında şirk vardır. Böyle dua eden bir kimse de müşriktir.
İnsan olan papayı “yanılmaz” kabul etmek, “tek yanılmaz” olan Allah’a ortak kabul etmektir ki, papayı “yanılmaz” sıfatında Allah’a eş koşmaktır.
İslâm dininde dua yalnız Allah’a edilir…

İsa Aleyhisselam’ı Şeytan’ın Denemesi

İsa Aleyhisselam’ı Şeytan’ın Denemesi İsa aleyhisselâm, Yahya aleyhisselâm’ın önünde Erden ırmağında vaftiz olur. Sudan çıkar çıkmaz gökler açılır, Allah’ın ruhu güvercin gibi üzerine iner. Göklerden bir ses: “Oğlum budur, ondan razıyım” der. (Bakınız: Matta: 3/13- 17) Sonra ruh, İsa aleyhisselâmı, şeytan tarafından denenmesi için çöle sevk eder.

[42] Adı geçen eser, sh: 175, 195
İsa aleyhisselâm çölde şeytan tarafından denenir. İsa aleyhisselâm denemelerde başarılı olduğu için şeytan onu bırakır. Melekler gelip ona hizmet ederler.
Öyle bir hikâye ki, akıl ve mantık duruyor, insan ne diyeceğini şaşırıyor.
İsa aleyhisselâm, hiçbir peygamberin karşılaşmadığı bir hadise ile karşılaşıyor. Hıristiyanların iddialarına göre; tanrı, tanrının oğlu İsa’nın şeytana teslim edilmesi hâdisesi…
Biz konu ile ilgili İncil metinlerine dönelim:
Matta İncili (4/1- 11)’de şöyle yazılıdır:
“O zaman İsa, İblis tarafından denenmek üzere, ruh tarafından çöle sevk edildi. Ve kırk gün kırk gece oruç tuttuktan sonra acıktı. Ve ayartıcı (İblis) gelip ona dedi: ‘Eğer sen Allah’ın oğlu isen, söyle, bu taşlar ekmek olsun.’
İsa da cevap verip dedi: ‘İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, fakat Allah’ın ağzından çıkan her bir sözle yaşar’ diye yazılmıştır.

O zaman onu İblis mukaddes şehre götürdü ve mâbedin kulesi üzerine koyup kendisine dedi: ‘Eğer sen Allah’ın oğlu isen, kendini aşağı at. Çünkü yazılmıştır: Melekler senin için emredecek ve ayağını bir taşa çarpmıyasın diye, elleri üzerinde seni taşıyacaklar.’
İsa ona dedi: ‘Sen Allah’ın Rabbi denemiyeceksin’ diye yazılmıştır.
İblis, İsa’yı çok yüksek bir dağa da götürdü. Ve ona dünyanın bütün ülkelerini ve onların izzetini gösterdi ve İblis ona dedi: ‘Eğer yere kapanıp bana tapınırsan, bütün bu şeyleri sana veririm.’
O zaman İsa ona dedi: ‘Çekil şeytan, çünkü ‘Rab Allah’ına tapınacak ve yalnız ona kulluk edeceksiniz’ diye yazılmştır.’
O zaman İblis onu bıraktı; ve işte melekler gelip ona hizmet ediyorlardı”

Luka İncili (4/1- 13)’de İsa aleyhisselâm’ın şeytan tarafından denenmesi hâdisesi anlatılır. Biz Luka İncili’ndeki metni buraya almayacağız. İki İncil arasındaki farkları belirtmeye çalışacağız:
1- Matta İncili’nde İsa çölde kırk gün ve kırk gece oruç tutar. Luka İncili’nde oruç tutma hâdisesi yoktur. Luka İncili sadece “Bir şey yemedi” der.
2- Matta İncili’nde şeytanın İsa’yı denemesi kırkıncı günden sonra başlıyor. Luka İncili’nde ise kırk gün boyunca deneme her gün devam ediyor.
3-Matta İncili’nde bulunan… “İnsan yalnız ekmekle yaşamaz. Fakat Allah’ın ağzından çıkan her bir sözle yaşar” cümlesi Luka İncili’nde; “İnsan yalnız ekmekle yaşamaz” şeklindedir. Luka İncili, “Fakat Allah’ın ağzından çıkan her bir sözle yaşar” cümlesine yer vermez. Bu cümlelerin aslı “Eski Ahid, Tesniye” (8/3)’de şöyledir: “Ve seni alçalttı ve seni aç bıraktı ve insanın yalnız ekmekle yaşamadığını, fakat Rabbin ağzından çıkan her şeyle insanın yaşadığını sana bildirsin, senin bilmediğin ve atalarının bilmedikleri manı sana yedirdi.”
Görülüyor ki, alıntıları bile doğru dürüst yapmamışlardır.
4- Matta İncili’nde İblis İsa’yı “Mukaddes şehre”, Luka İncili’nde ise “Yeruşalime” götürüyor.
5- Matta İncili’nde şeytan, İsa’yı “Mabedin kulesine”, Luka İncili’nde ise, “Mabedin tepesine” koyuyor.
6- Matta İncili’nde Eski Ahid’ten alıntı olan “Melekler senin için emredecek” cümlesi, Luka İncili’nde “O senin hakkında meleklerine seni korusunlar diye emredecek” şekline yazılmıştır.
7- Matta İncili’nde şeytan, İsa’yı “Çok yüksek bir dağa götürüyor”, Luka İncili’nde ise, “İsa’yı yükseğe çıkarıyor.”
8- Matta İncili’nde olan “Çekil şeytan” sözü Luka İncili’nde yoktur.
9- Matta İncili’nde hikâye, “O zaman İblis onu bıraktı ve işte melekler gelip ona hizmet ediyorlardı” şeklinde tamamlanırken, Luka İncili’nde: “İblis her tecrübeyi bitirdikten sonra bir zamana kadar ondan ayrıldı” diye sona erer.
Görülüyor ki, Matta İncili’ndeki “Meleklerin hizmeti”, Luka İncili’nde yoktur.
Matta ve Luka İncilleri arasındaki bu kadar fark ve çelişkilere rağmen bu hâdiseyi, “Her iki İncil yazarı ilham sonucu yazmış” demek için insanın aklından zoru olması lazımdır.
Markos İncili (1/12- 13)’de şeytanın İsa’yı denemesini şöyle anlatır: “Ruh hemen onu çöle sevk etti ve şeytan tarafından tecrübe olunarak kırk gün çölde kaldı, vahşi hayvanlarla beraberdi. Melekler ona hizmet ediyorlardı.”
Markos İncili hadiseyi kısaltarak vermiş, ama daha çekici ve romantik yapmak için de vahşi hayvanları hadisenin içine koymuştur.
İsa’yı çöle sevk eden ruh kimdir? Veya nedir?
Buradaki ruh, kutsal ruh ise, Hıristiyanlar onu İsa’dan sonra tanrı ilan etmişlerdi, ama onlara göre tanrılıkta Baba, Oğul İsa, Kutsal Ruh eşittir.
Bu hikâyede ise, Ruh İsa’ya hakimdir. Onu çöle sevk ediyor ve Şeytanın denemesine bırakıyor. Bu hal ise, Hıristiyanların tanrı inancını esastan zedeliyor.
Melekler hizmetinde, vahşi hayvanlarla beraber yaşıyor, ama şeytanın denemesine mahkum bir İsa. Onların inancına göre tanrı İsa, Tanrının oğlu İsa.
İnsan akl-ı selimi bu hikâyeyi yok kabul etmek istiyor.
Peygamber İsa aleyhisselâm ile ilgisi olmayan, insan buluşu bir hikâyedir, diyor.
Yuhanna İncili ise, bu hikâyeden hiç bahsetmiyor.
Bu hikâye dört ayrı insanın duydukları bir hikâyeye bakış tarzlarını sergilemektedir. Üçü kendine göre hikâyeyi yazmış, dördüncüsü de kendine göre hikâyeyi yazmaya değer bulmamış, belki de böyle bir hikâyeyi duymamış ve bilmiyordu…

Yüzbaşının Hizmetçisi

Yüzbaşının hizmetçisi hasta olur. Yüzbaşı İsa’ya hizmetçisini iyi etmesini söyler. İsa “iyi olsun” der. Eve döndüğü zaman hizmetçinin iyi olduğunu görür.
Özetle verdiğimiz hizmetçi hikâyesindeki çelişki ve aykırılıkları tesbit için önce hikâyenin İnciller’deki şeklini görelim:
Matta İncili (8/5- 13): “Ve İsa Keferhum’a girdiği zaman, bir yüzbaşı ona yalvararak: ‘Ya Rab, hizmetçim inme hastalığından çok ıstırap çekip evde yatıyor’ diyerek geldi.
Ve İsa ona dedi: “Onu iyi etmeğe gelirim.” Ve yüzbaşı cevap verip dedi: “Ya Rab, benim değerim yok ki, damım altına giresin; Fakat ancak bir söz söyle, hizmetçim iyi olur. Çünkü ben emir altında bir adamım ve benim altımda askerler var; ve ben şuna git derim, gider ve bir başkasına, gel derim, gelir ve hizmetçime bunu yap derim, yaparlar.”
Ve İsa bunu işitince şaştı ve ardından gelenlere dedi: “Doğrusu size derim: ‘Ben İsrail’de bu kadar büyük imânı kimsede bulmadım. Ve size derim ki, şarktan ve garbtan bir çokları gelecekler ve göklerin melekûtunda İbrahim, İshak ve Yakup ile oturacaklar ve melekûtun oğulları dış karanlığa atılacaklar; orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacak.’ Ve İsa yüzbaşıya dedi: ‘Git, sana imân ettiğin gibi olsun.’ Ve hizmetçi o saatte iyi oldu.” Luka İncili de hizmetçi olayını şöyle anlatır (7/1- 10): “İsa halkın işitmekte olduğu bütün sözlerini bitirdikten sonra, Kefernahum’a girdi.
Bir yüzbaşının kendisine kıymetli olan bir hizmetçisi ölüm derecesinde hasta idi. İsa hakkında işitince, gelip hizmetçisini kurtarsın diye rica için Yahudilerin ihtiyarlarını ona gönderdi. Onlar da İsa’ya geldikleri zaman, kendisine çok yalvarıp dediler; Bunu yapmana o lâyıktır, çünkü milletimizi sever ve bize havrayı o yaptı. İsa onlarla beraber gitti. Hemen eve yaklaştığı zaman, yüzbaşı ona şöyle söylemek için dostlar gönderdi: Ya Rab, zahmete girme; Benim değerim yok ki, damım altına giresin; ve bundan dolayı senin yanına gelmeğe kendimi lâyık görmedim; fakat bir söz söyle, hizmetçim iyi olur. Çünkü ben de emir altında bir adamım ve benim altımda askerler var. Ben şuna git derim, gider, bir başkasına gel, derim gelir ve hizmetçime bunu yap derim, yapar.
İsa bu sözleri işitince, ona şaştı; döndü ve arkasından gelen halka dedi: Size diyorum: İsrail’de bile bu kadar büyük imân bulmadım. Gönderilenler eve döndüğü zaman, hizmetçiyi iyi olmuş buldular.”

Yüzbaşının hizmetçisi hâdisesi ile ilgili Matta ve Luka İncilleri’nde yer alan metinleri olduğu gibi aldık. Bu metinler arasında çelişkiler ve tezatlar var mıdır?
Bunun üzerinde duracağız. Ancak bu hadise ile ilgili “Yahova Şahitleri” adına yazılmış, yazarı belirtilmemiş bir kitaptan iki paragraf almak istiyorum. Kitapta şöyle deniliyor:
Mukaddes kitabı eleştiren bazıları, mukaddes kitabın kendi içinde çelişkili olduğunu iddia ederler. Bu doğru mudur? Hayır değildir. Bu eleştirilere mukaddes kitabın hangi kısımlarının çelişkili olduğunu sorarsanız, onlar genellikle belirli bir örnek vermezler.” Yazar doğruyu söylemiyor. Batı’da, Doğ’da İncillerin çelişkilerini yazan yüzlerce kitap yazılmıştır. Çelişkiler örnekleri ile gösterilmiştir. Biz de İncillerden hadiseleri alarak aralarında bulunan çelişkileri belirtmeye çalışıyoruz.
Yahova Şahitleri’nin yazısı şöyle devam ediyor: “Örnekler ise, bunların çok defa mukaddes kitap yazarlarının aynı öyküyü değişik görüş açılarından anlattıkları olaylar olduğunu gösterir. Örneğin bir keresinde İsa, Romalı bir yüzbaşının hizmetçisini mucizevi bir şekilde tedavi etti. Resûl Matta’nın kaydında şunları okuyoruz: “
“İsa Kefernahum’a girdiği zaman, bir yüzbaşı ona yalvararak: ‘Ya Rab, hizmetçim inme hastalığından çok istırap çekip evde yatıyor’ diyerek geldi.” (Matta 8/5, 6) O zaman İsa gidip adamı tedavi etti.
Şakirt Luka’nın kaydında da şöyle okuyoruz: “Yüzbaşı İsa hakkında işitince, gelin hizmetçisini kurtarın diye rica için Yahudilerin ihtiyarlarını ona gönderdi.” (Luka: 7/3) Luka’nın kaydına göre, İsa gitmeyi kabul etti. Bir kaydın yüzbaşının İsa’ya ricada bulunduğunu söylemesi ve öbürünün onun kendisini temsil etmek üzere Yahudi ihtiyarları gönderdiğini bilmesi çelişki midir?
Makul olan bir kimse böyle düşünmez. Bu durum iki dürüst kişinin ayni olayı anlatması gibidir. Matta için önemli şey, yüzbaşının İsa’ya ricada bulunmasıydı. Luka ancak onun bizzat baş vurmadığını, fakat kendisini temsil etmek için Yahudileri gönderdiğine dair bir ayrıntı ekledi.”[43]
Yazar, mukaddes kitapta çelişkiler olmadığını ispata çalışırken, çelişkilerin olduğunun delillerini de vermektedir.
Yazar diyor ki: “Örnekler ise, bunların çok defa mukaddes kitap yazarlarının aynı öyküyü değişik görüş açılarından anlattıkları olaylar olduğunu gösterir.”
Dünya hayatında üst makamdan bir emir geldiği zaman, görevli makam bu emri olduğu gibi alt makamlara bildirir. Allah’ın emirlerini bütün peygamberler, olduğu gibi insanlara duyurur.
[43] Tanrıya Gerçekten Teslim Olmanın Vakti, sh: 34
Yahovacı yazar diyor ki; “Yazarlar ayni öyküyü değişik görüş açılardan anlattıkları olaylar olduğunu gösterir.” Kutsal ruh bildirseydi, değişik açılardan yazabilirler mi idi?
Yine yazar diyor ki; Luka: “… Yahudileri gönderdiğine dair bir ayrıntı ekledi.” Demek ki Luka ayrıca bir ayrıntı eklemiş.
Bir olay yazarlarca değişik açılardan yazılıyor, ona yine bazı yazarlarca ayrıntılar ekleniyorsa burada ilâhi ilham yoktur.
İlâhî ilham olduğu yerde yazarların değişik açıları ve eklentileri olamaz. Ne ilham edilmiş ise, o olduğu gibi söylenir ve yazılır.
Yazar, “Matta İncili’nde yüzbaşının İsa’ya yalvarması ile, ona Yahudileri gönderip istekte bulunması arasında çelişki yoktur” diyor.
Bizce, yüzbaşının İsa’ya yalvarması ile, kendisi gitmeyip Yahudileri ricacı göndermesi tam bir çelişkidir.
Birinde kendisi gidiyor, bizzat yalvarıyor, diğerinde kendisi gitmeyip Yahudileri ricacı gönderiyor. Bu birbirine aykırı, birbirine zıt, birbiri ile çelişkidir.
Yüzbaşının hizmetçisi hikâyesinde çelişki sadece yüzbaşının İsa’ya gitmesi ile, Yahudileri göndermesi arasında değildir. Hikayede bir çok çelişki daha vardır:
1- Luka İncili’nde hizmetçinin, ‘kıymetli hizmetçi’ olduğu bildiriliyor. Matta İncili, hizmetçinin kıymetli olduğunu bildirmiyor.
2- Matta İncili’nde hizmetçinin inmeli yani felçli bir hasta olduğu bildiriliyor. Luka İncili’nde hizmetçinin hastalığı belirtilmiyor, sadece ölüm derecesinde hasta olduğu açıklanıyor.
3- Luka İncili’nde Yahudi ihtiyarlar İsa’ya yüzbaşıyı övüyorlar, milletimizi sever, havrayı o yaptı diyorlar. Matta İncili’nde Yahudi ihtiyarların yüzbaşıyı öven sözleri yer almaz. Çünkü Matta İncili’nde hadisede Yahudi ihtiyarları yoktur.
4- Luka İncili’nde yer alan Yahudi ihtiyarları İsa ile birlikte, yüzbaşının evine yaklaşmaları, yüzbaşının İsa’nın evine gelmemesi için dostlarını göndermesi, Matta İncili’nde bulunmaz. Matta İncili’nde yüzbaşı İsa’yı evine kabul etmeyiş sebeplerini bizzat kendisi anlatır.
5- Matta İncili’nde anlatılan şark, garb göklerin melekûtu, İbrahim, İshak, Yakup, dış karanlığa atılma, ağlayış, diş gıcırtısı Luka İncili’nde yoktur.
6- Matta İncili’nde yer alan İsa’nın yüzbaşıya: “Git, sana imân ettiğin gibi olsun” sözleri Luka İncili’nde yer almaz. Bunun yerine Luka İncili’nde: “Gönderilenler döndüğü zaman, hizmetçiyi iyi olmuş buldular” ifadesi yer alır.
Matta ve Luka İncillerinde bulunan yüzbaşının hizmetçisi hikâyesinde bulunan bu kadar farklar çelişki değil de nedir? Yüzbaşının hizmetçisi hikâyesinin Markos ve Yuhanna İncilleri’nde yer almaması da bir çelişkidir.

Cinli Adam Hikâyesi

Cinli Adam Hikâyesi Kur’ân-ı Kerim, cinlerin varlığını haber veriyor.
Cinler de melekler gibi gözle görülmeyen varlıklardır.
Cinler; ateşten yaratılmış, akıllı, şuurlu ve irade sahibi varlıklardır.
Cinlerin yaratılmasındaki sebep, onlarında Allah’a kulluk etmeleridir.
Cinlerin de insanlar gibi yükümlülükleri, sorumlulukları ve hesapları vardır.
Cinlerin de Müslümanı, kâfiri; iyisi, kötüsü vardır.
Cinler insanlara değişik şekilde görülebilirler, fakat insanlar cinleri göremezler.
Cinler de geleceği bilemezler. Çünkü geleceği yalnızca Allah bilir. Biz Müslümanlar cinlerin varlığına inanırız.
Cinlerin varlığını inkâr edemeyiz.
Çünkü cinlerin varlığını inkâr eden Kur’ân-ı Kerim’in haber verdiği bir şeyi inkâr etmiş olur. Dolayısıyla Müslümanlıktan çıkmış olur.[44]
Hıristiyanlıkta cinlerin ne olduğuna dair yeterli bilgi yoktur.
Dört incile eklenen kitaplardan olan “Birinci Korintoslulara Yazılan Mektub’un” 10/20’de, “Yuhanna’nın Vahyi” kitabının 9/20’de cinler putperestlerin kurban kestikleri varlıklar olarak gösteriliyor. Buna göre cinler putperestlerin tanrılarından olmuş oluyor. Cinlere murdar ruh, kötü ruh ismi de verilmektedir.
Hıristiyanlıkta cinler bir varlık olarak insanların bedenlerine giriyor, onlara zarar veriyor, onları hasta ediyor.
Cinler insanların bedenine girince onları deli ediyor, kötürüm bırakıyor, onları sağır ve dilsiz yapıyor. Kilise ve din düşmanı ediyor. Cin girmiş insanlar sara, cüzzam, bel fıtığı, inme ve körlük gibi hastalıklara yakalanıyor.
Cinleri insan bedenlerinden çıkarmak, o insanı iyi etmek, hastalıklardan kurtarmaktır. Bunu da en iyi yapan Hıristiyanlara göre İsa’dır. Matta İncili, Markos İncili, Luka İncili; İsa’nın bedenlerine cin girmiş insanları iyileştirme, cinden kurtarma hadiseleri ile doludur.[45]
Yuhanna İncili’nde İsa’nın insanları cinlerden kurtarma hadiseleri yer almaz. Bunun aksine Yahudilerin “Sen cinlisin” sözlerine yer verir.[46]
Cin çıkarma hadiseleri ve Yahudilerin sen cinlisin demeleri üç İncil ile Yuhanna İncili’nin arasındaki çelişkileri gösterir.

[44] Cin hakkında bakınız. Kur’ân-ı Kerim, Rahman: En’am: 6/130, Araf: 7/38, 179, Hicr: 15/27, Sebe: 34/14, Ahkaf: 46/29- 34, Zariyat: 51/56, Rahman: 55/15, Cin: 72/1- 6, Diyanet Vakfı, İslâm Ansiklopedisi: 8/5 [45] Bakınız, Matta: 9/32, 12/22, 15/22, 17/14- 18, Markos İncili: 1/23- 34, 3/20- 30, 7/25- 30, 9/14- 30, Luka: İncili: 4/33- 41, 6/17- 19, 9/37- 43, 11/14- 23, 13/11- 13 [46] Yuhanna İncili: 7/20, 8/48

İsa cin çıkarma işini Havarilerine de öğretmiştir.[47]
Cini çıkaramadık diyenlere “İmanınız zayıf da ondan” demiştir. Kendi adına cin çıkarmaya çalışan birisine engel olunmasını da yasaklamıştır.[48]
Markos İncili (9/38- 39)’da bazı cinlerin sadece bazı dualar ile çıkarılabileceği açıklanmıştır. İsa’nın ve Havarilerinin yer yüzündeki vekilleri olarak kendilerini kabul eden papaz ve rahipler de cin çıkarma işleri ile meşgul olmuşlardır.
Zamanla papaz ve rahipler cinleri rahatsız edip hastaların vucütlarından çıkarmak için onlara sopalarla dayak atmışlardır. Dayağı yiyen hastalar da, ya daha kötüleşmiş, ya da ölmüşlerdir.

Davranış bozukluğu veya akıl hastası olanlar da cinleri vucutlarından çıkarmak için vucutlarına akıl almaz eziyet ve işkenceler uygulamışlardır.
Kilise ve kilise adamlarına karşı çıkanları, düşünceleri kiliseye uygun olmayanları kiliseye davet etmişler. Davete uyup yaşayış ve düşüncelerini kiliseye uygun hale getirmemekte direnenlerin ruhlarını kurtarmak ve onları cinlerden temizlemek için bedenlerini diri diri yakmışlardır. Bedeni yandı ama cinlerden kurtuldu, ruhu temizlendi demişlerdir. Hıristiyanlık tarihi bunun akıl almaz vahşi örnekleri ile doludur.[49]
Cinlerle dolu, kan emen vampirlerin, cadıların, hortlakların, ürkütücü devlerin ve canavarların insanların yakasını bırakmadığı fikri eldeki İncillere dayanır.[50]
Biz dönelim “Cinli Adam” hikâyesine.

[47] Luka İncili: 9/1 [48] Markos İncili: 9/38, 39, Luka İncili: 9/49, 50 [49] Doç. Dr. Şaban Kuzgun: Dört İncil, sh: Max Kemmerich, Tarihte Garip Olaylar, sh: 38- 41, Varlık yayını, 1968, İst. [50] Doçent Dr. Şaban Kuzgun, Dört İncil, sh: 189

Markos İncili (5/1- 13)’de şöyle yazılıdır: “Karşı yakaya, Gerasinilerin memleketine geldiler. İsa kayıktan çıkınca murdar ruhu olan bir adam hemen kabirlerden çıkıp onu karşıladı. Onun oturduğu yer kabirler arasında idi ve kimse onu zincirle bile bağlayamazdı; çünkü çok kere bukağılar ve zincirlerle bağlanmıştı, zincirleri kırmış, bukağıları parçalamıştı; ve kimse onu zabt edemiyordu. Daima gece gündüz, dağlarda ve kabirlerde bağırırdı ve kendisini taşlarla yaralardı. İsa’yı uzaktan gördüğü zaman, koşup ona secde kıldı; ve yüksek sesle bağırıp dedi: ‘Ey İsa; Yüce Allah’ın oğlu, benden sana ne? Allah hakkı için sana and veririm; bana azap etme.’ Çünkü ona: ‘Ey murdar ruh, bu adamdan çık’ diyordu. Ondan: ‘Adın ne?’ diye sordu ve ona dedi: ‘Benim adım Lejiyon’dur, zira biz çokluğuz.’ Kendilerini o diyardan çıkarmasın diye ona çok yalvardı. Orada dağın yanında büyük bir domuz sürüsü otlıyordu. Ona yalvarıp dediler: ‘Bizi o domuzlara gönder, içlerine girelim’. İsa onlara izin verdi. Murdar ruhlar da çıkıp domuzlara girdiler ve iki bin kadar olan o sürü uçurumdan aşağı denize atıldı, denizde boğuldu.”
Matta İncili (8/28- 31)’de cinli adam hikâyesi daha kısa olarak anlatılır.
Luka İncili (8/26- 33)’de de cinli adam hikâyesi uzun olarak anlatılır. Cinli adam hikâyesi, İncilin ikisinde uzun, birisinde kısa olarak anlatılması bir çelişki değil midir? Ekleme mi vardır? Çıkarma mı? Her iki halde de İncillerin ilham eseri olmadığı görülmektedir.
Yuhanna İncili’nde “cinli adam hikâyesi” yoktur.
Bu yok oluş da gösteriyor ki İnciller insan eseri kitaplardır. İlhamla ilgisi yoktur.
Matta İncili’nde cinli adamın hikâyesi, Gadariniler’in memleketinde, Markos ve Luka İncilleri’nde Gerasiniler’in memleketinde geçiyor.
Memleket isimlerinin farkı neden kaynaklanıyor? İncil yazarları ismi öyle duymuşlar ve öyle yazmışlardır. Bu farklı yazılışta ilhamın hiçbir tesiri yoktur.
Kutsal ruh bir şeyi bildirirken birine başka, diğerine daha başka şeyi söylemesi iddiası Kutsal ruha iftiradan başka bir şey değildir.
Markos İncili’nde İsa’yı karşılayan murdar ruhlu bir adamdır.
Matta İncili’nde İsa’yı karşılayan cine tutulmuş iki kişidir.
Luka İncili’nde ise, İsa’yı karşılayan cinlere tutulmuş bir adamdır. Bu konuda da çelişki görülmektedir.
Markos ve Matta İncilleri’nde kabirlerinden çıkıp karşılıyorlar. Luka İncili’nde ise şehirden bir adam diye tanımlanıyor.
Bütün bu zıtlıklar ve çelişkiler İncillerin ve İnciller içerisinde bulunan hadiselerin insanların görgü, duyum ve anlayışları ile yazıldığını göstermektedir.
Markos İncili’ne göre, murdar ruhlu adam İsa’yı uzaktan görünce koşup ona secde kılıyor.
Luka İncili’ne göre de İsa’ya bağırıp önünde yere kapanıyor.
Matta İncili’nde ise böyle bir olay yoktur.
Secde başka, yere kapanma başkadır. Secde tapınmayı ifade eder. Yere kapanmak ise, daha çok korkuyu ve dalkavukluğu ifade eder. Bu yönü ile de üç İncil arasında çelişki vardır.
Matta İncili’nde cinli adamlar, “Bize işkence etmeye mi geldin?” diye İsa’ya çıkışırlar.
Markos İncili’nde cinli adam, “Allah hakkı için sana and veririm bana azap etme” der.
Luka İncili’nde ise cinli adam, “Sana yalvarırım bana azap etme” diye İsa’ya yalvarır. Bu çıkışma ve yalvarışta da çelişki vardır.
İsa, Markos ve Luka İncillerine göre, murdar ruha adamdan çıkmasını emretti. Matta İncili’nde böyle bir emir yoktur.
Markos İncili’ne göre, cinler adamdan çıkarmaması için İsa’ya çok yalvardılar.
Luka İncili’ne göre cinler cehenneme gitmelerini emretmesin diye İsa’ya çok çok yalvardılar. Matta İncili’nde cinlerin İsa’ya yalvarmaları yoktur.
Luka İncili’ndeki cehennem, Markos İncili’nde yoktur.
İncilin çağdaş Türkçe çevirisinde “cehennem” kelimesi, “dipsiz derinlik”, hikâyede geçen “Lejiyon’dur” kelimesi de “Tümen” olmuştur.
İsa aleyhisselâm’a indirilen asıl nüsha olmadığı için her çeviri de, düzeltme ve sadeleştirmede cümleler ve kelimeler yeni bir şekil almaktadır.[51] Bu da İncilleri değişiklikten değişikliğe uğratmıştır.
Cinli adam hikâyesindeki şu cümlelere bakın:
Markos İncili: Dağın yanında büyük bir domuz sürüsü otluyordu. Luka İncili: Orada dağın üzerinde otlayan bir domuz sürüsü vardı. Matta İncili: Onlardan uzakta otlayan büyük bir domuz sürüsü vardı. Dağın yanında başka, dağın üzerinde başka.
Matta İncili’nde dağ olmadığı için “üzeri de” yok, “yanında” da yoktur. Buna ne demeli.
Cinler adamdan çıkıp domuzlara girmek için İsa’ya yalvarıyorlar. İsa da onlara izin veriyor.
Cinler adamdan çıkıp domuz sürüsüne giriyor, domuz sürüsü cinler girince neye uğradığını şaşırıyorlar, uçurumdan yuvarlanıp denizde boğuluyorlar.
Luka İncili’nde deniz yok, göl vardır. Domuzlar gölde boğuluyorlar. Markos İncili’nde domuz sürüsünün sayısı iki bindir. Matta ve Luka İncillerinde sayı belli değildir.
Deniz mi, göl mü? İki bin mi? Yoksa belirsiz mi? Bunlar çelişki değil midir?

[51] İncilin Çağdaş Tercümesi, Yeni Yaşam Yayınları, Zafer Matbaası, 1987, İst.

Adamda ne kadar cin varmış ki, domuz sürüsüne girince onları çılgına çeviriyor, kendilerini denize yahut göle atıp helak ediyorlar.
Domuz sürüsünü helak eden cinlere bir insan helak olmadan nasıl tahammül etti? Burada büyük bir mübalağa vardır. İlâhi ilhama dayanan bir eserde dayanaksız olaylar olmaz.
İsa aleyhisselâm’ın yaşadığı devirde ve bölgede idareciler Roma’lı, ama toplum Yahudi’dir.
İsa aleyhisselâm da Yahudi toplumunun içinden çıkmış ve bu toplum içinde yaşayan bir insandır. Yahudilerde domuz yasak bir hayvandır. Toplum içerisinde bulunmaz.
Cinli adam hikâyesinde domuz sürüsü nereden çıktı?
İsa aleyhisselâm zamanında varlığını nasıl gösterdi?
Kanaatimizce biri bu hikâyeyi yazmış, İncil yazarları da İsa’yı yüceltmek için hikâyeyi İncillerine almışlardır.
Cinli adama ne oldu? Cinlerden kurtulunca iyi oldu. Başına gelenleri halka anlattı, halk da şaşırıp kaldı. İnciller öyle yazıyor.
Kur’ân-ı Kerim’de bildirir ki; İsa aleyhisselâm Allah’ın kulu ve peygamberidir. Peygamber olarak İsa aleyhisselâm’a da Allah mucizeler vermiştir.
Allah’ın İsa aleyhisselâm’a verdiği mucizeler:
İsa aleyhisselâm’ın Allah’ın yardımı ve izni ile;
1- hastaları iyi etmesi,
2- körlerin gözlerini açması,
3- ölüleri diriltmesidir.[52]
İsa aleyhisselâm da bir kuldur. Allah’ın yardımı ve izni olmadan bir şey yapamaz. İsa aleyhisselâm da mucize gösterirken, bunları Allah’ın izni ve yardımı ile yapmıştır.

[52] Bakınız: Kur’ân-ı Kerim, Al- i İmran: 3/49- 51, Maide: 5/110

Dört İncilin haber verdiği hadiselerin ve hükümlerin Roma, Yunan ve barbar Avrupa kültürüne dayanan mitolojik hadiselerdir. Cinli adam hikâyesi de bunlardan biridir.

Kim İstedi

Zebedi’nin oğulları Yakup ve Yuhanna, İsa aleyhisselâm’ın on iki Havarisinden ikisidir. Zebedi’nin hanımı oğullarını alır, İsa aleyhisselâm yanına gelir.
“Bu benim iki oğlum, senin melekûtunda biri sağında ve biri solunda otursunlar” der. Oğullarının İsa aleyhisselâm’ın yanında itibar sahibi olmalarını ister.
Diğer bir anlatımda, olayda oğulların anneleri yoktur. Bizzat oğulların kendileri İsa aleyhisselâm’a: “Bize ihsan et, senin izzetinde birimiz sağında, birimiz solunda oturalım” derler. İstekte bulunurlar. Kim istedi? Anne mi, oğulları mı?
Önce konu ile metinleri görelim, sonra değerlendirmesini yapalım. Matta İncili (20/20- 23)’de şöyle yazılıdır:
“O zaman Zebedi’nin oğullarının anası, Oğulları ile beraber onun yanına gelip secde kılarak kendisinden bir şey diledi.
Ve İsa kadına dedi: “Sen ne istiyorsun?”
Kadın ona dedi: “Emret ki, bu benim iki oğlum senin melekûtunda biri sağında ve biri solunda otursunlar.”
Fakat İsa cevap verip dedi: “Siz ne dilediğinizi bilmiyorsunuz. Benim içmek üzere olduğum kâseyi içebilir misiniz?”
Onlar “İsa’ya edebiliriz” dediler.
İsa onlara dedi: “Gerçi siz benim kasemi içeceksiniz; fakat sağımda veya solumda oturmağı vermek benim elimde değil; fakat babam tarafından hazırlanmış olanlar içindir.”
Markos İncili (10/35- 40)’de şöyle yazılıdır: “Zebedi’nin oğulları Yakup ve Yuhanna ona yaklaşıp dediler: ‘Muallim senden her ne dilersek bize yapmanı isteriz.’
Onlara dedi: ‘Size ne yapmamı istiyorsunuz?’
Onlar da kendisine dediler: ‘Bize ihsan et. senin izzetinde birimiz sağında birimiz solunda oturalım.’
İsa da onlara dedi: ‘Siz ne dilediğinizi bilmiyorsunuz? Benim içeceğim kaseyi içebilir misiniz? Ve vaftiz edebileceğim vaftizle vaftiz edilebilir misiniz?’ Onlar: ‘Edebiliriz’ dediler.
İsa onlara dedi: Siz içeceğim kaseyi içeceksiniz ve vaftiz edileceğim vaftizle vaftiz edileceksiniz. Fakat sağımda veya solumda oturmağı vermek benim elimde değil; ancak kimlere hazırlandı ise, onlar içindir.”
İsa aleyhisselâm’ın sağında ve solunda oturma hikâyesi ile ilgili Matta ve Markos İncillerindeki metinleri incelediğimiz zaman şu farklar ve çelişkiler ortaya çıkıyor:
1- Matta İncili’ne göre, istekte bulunan Zebedi’nin oğullarının anasıdır.
Markos İncili’ne göre de İsa aleyhisselâm’ın sağında ve solunda oturmak isteyenler oğulların kendileridir.
2- Markos İncili’ne göre, olayda anne olmadığı için, Matta İncili’ndeki annenin İsa aleyhisselâm’a secde kılması da yoktur.
3- Markos İncili’ne göre, oğullar İsa aleyhisselâm’a “muallim” diye hitap ediyorlar. “Ne dilersek bize yapmanı isteriz” şeklinde baskıcı bir üslupla dilekte bulunuyorlar.
Matta İncili’nde “muallim” hitabı da, oğulların baskıcı üslubu da yoktur. Çünkü dilekte bulunan oğullar değildir, anadır. 4- Markos İncili’ndeki vaftiz olayı Matta İncili’nde yoktur.
5- Her iki İncil’de de İsa aleyhisselâm, “sağımda ve solumda oturmağı vermek benim elimde değil” dediğine göre, İsa aleyhisselâm insanla
ra istediğini verme gücüne sahip değildir. Bu ise İsa aleyhisselâm’ın tanrı değil, insan olduğunu gösteriyor.
6- İsa aleyhisselâm, sağında ve solunda oturmak kimler için hazırlanmışsa, onlar oturur diyor, oturacakları bilmediğini açıklıyor. Geleceği ancak Allah bildiğine göre, İsa aleyhisselâm tanrı değil, insandır.
7- Matta ve Markos İncillerinde yer alan İsa aleyhisselâm’ın sağında ve solunda oturma hikâyesi, Luka ve Yuhanna İncillerinde bulunmaz.
Bu hikâye, diğer hikâyeler gibi, İsa aleyhisselâm’ın hayatı etrafında söylenen ve yazılan hikâyelerden biridir…

Kör Adamın Hikâyesi

Kör Adamın Hikâyesi Kör adam hikâyesi Matta, Markos ve Luka İncilleri’nde anlatılır. Kör adam hikâyesini yazan İnciller arasında uyum bulunmaz. Biz uyumsuzlukları ve çelişkileri İncillerdeki metinleri gördükten sonra belirtmeye çalışacağız.
Matta İncili (20/29-34)’de şöyle yazılıdır: “Ve Eriha’dan çıktıkları zaman, büyük bir kalabalık İsa’nın ardınca gitti. Ve işte yol kenarında oturan iki kör, İsa’nın geçtiğini işitince: ‘Ya Rab, bize merhamet eyle, sen ey Davud oğlu!’ diye bağırdılar. Ve sussunlar diye, kalabalık onları azarladı. Fakat onlar: ‘Ya Rab, bize merhamet eylesen, ey Davud oğlu!’ diye, daha çok bağırdılar. İsa durup onları çağırarak dedi: ‘Size ne yapmamı istiyorsunuz?’ Onlar kendisine ‘Ya Rab, gözlerimiz açılsın’ dediler. Ve İsa acıyarak gözlerine dokundu; ve hemen gözleri açılıp onun ardınca gittiler.”
Markos İncili (10/46- 52)’de şöyle yazılıdır:
“Eriha’ya geldiler; İsa şakirtleri (öğrencileri) ve büyük kalabalık ile Eriha’dan çıkarken, Timeusoğlu Bartimeus adında kör bir dilenci yol kenarında oturuyordu. Onun Nasıralı İsa olduğunu işitince bağırıp: ‘Ey Davud oğlu İsa, bana merhamet eyle’ demeğe başladı. Sussun diye çok kimseler onu azarladı; fakat o: ‘ey Davud oğlu, bana merhamet eyle’ diye daha çok bağırdı. İsa da durup, ‘onu çağırın’ dedi. Ve onlar körü çağırıp: ‘Cesur ol, kalk, seni çağırıyor’ dediler. O da abasını atarak sıçrayıp İsa’ya geldi. İsa cevap verip ona dedi: ‘Ne istiyorsun ki, sana yapayım?’ Kör de ona dedi: ‘Rabbuni, gözlerim görsün.’ İsa ona dedi: ‘Git, imânın seni kurtardı.’ Ve hemen gözleri gördü. Ve yolda onun ardınca gitti.”
Luka İncili (18/35- 43)’de şöyle yazılıdır: “Ve vaki oldu ki, İsa Eriha’ya yaklaşırken, bir kör, yol kenarında dilenerek oturuyordu; ve bir kalabalığın geçtiğini işiterek bu nedir diye sordu. Ona Nasıralı İsa’nın geçtiğini haber verdiler. Kör: ‘Ey Davud oğlu İsa, bana acı!’ diye bağırdı. Ve önden gidenler sussun diye onu azarladılar. Fakat daha çok bağırdı. ‘Ey Davud oğlu, bana acı!’ İsa durdu, onun kendisine getirilmesini emretti ve kör yaklaşınca, İsa ona sordu: ‘Ne istiyorsun ki sana yapayım?’ ‘Ya Rab, gözlerim görsün’ dedi. İsa da ona; ‘gözlerin görsün; imânın seni kurtardı’ dedi. Ve hemen gördü ve Allah’a hamdederek İsa’nın ardınca gitti; bütün halk bunu gördükleri zaman, Allah’a hamdettiler.”

İncillerdeki kör adam hikâyesi ile ilgili metinleri incelediğimiz zaman aralarındaki farkları şu şekilde tesbit edebiliyoruz.
1- Kör adam hikâyesi, Matta ve Markos İncillerine göre; İsa Eriha’dan çıkarken, Luka İncili’ne göre de Eriha’ya yaklaşırken meydana gelmektedir.
2- Matta İncili’ne göre kör adam bir tane değil iki tanedir. Markos ve Luka İncillerine göre, hikâyenin kahramanı kör adam bir tanedir.
3- Matta ve Luka İncillerinde İsa’nın etrafında kalabalık vardır. Markos İncili’ne göre kalabalıkla beraber İsa’nın şakirtleri de vardır. Matta ve Luka İncillerinde şakirtler yoktur.
4- Matta İncili’nde yol kenarında oturan iki körün kim olduğu belirtilmiyor. Markos ve Luka İcillerinde yol kenarında oturan körün dilenci olduğu bildiriliyor.
5- Markos İncili, yol kenarında oturan dilencinin Timeusoğlu Bartimeus olduğunu açıklıyor. Luka İncili’nde kimin oğlu olduğu bildirilmiyor.
6- Markos ve Luka İncillerinde İsa’nın Nasıralı olduğu belirtilirken Matta İncili’nde İsa’nın nereli olduğu açıklanmıyor.
7- Matta İncili’ne göre; kör adamlar İsa’ya, “Ya Rab, bize merhamet eyle, sen ey Davud oğlu” diye bağırırken, Markos İncili’nde kör adam: “Ey Davud oğlu İsa bana merhamet eyle”, Luka İncili’nde ise, “ey Davud oğlu İsa bana acı” diye bağırmaktadır. Mattadaki “Ya Rab” seslenişi diğer İncillerde yoktur.
8- Matta İncili’ne göre, İsa kör adamların seslenişlerini, diğer İncillerine göre de kör adamın seslenişini işitince; Matta’ya göre kendisi adamları “çağırarak”, Markos’a göre “onu bana çağırın” diyerek, Luka’ya göre de “onun kendisine getirilmesini” emrederek ne istediklerini sorar.
9- Markos İncili’ne göre İsa “onu bana çağırın” deyince halk kör adama “cesur ol, kalk, seni çağırıyor” dediler. “O da abasını atarak sıçrayıp İsa’ya geldi” cümleleri diğer İncillerde yoktur.
10- İsa ne istediklerini sorunca; Matta İncili’ne göre: “Ya Rab, gözlerim açılsın” dediler. Markos İncili’ne göre: “Rabbini gözlerim görsün” dedi. Luka İncili’ne göre: “Ya Rab, gözlerim görsün” dedi.
11- İncillere göre İsa’nın kör adamlara davranışı da farklı olur: Matta İncili’ne göre: “İsa acıyarak gözlerine dokundu”. Hemen gözleri gördü İsa’nın ardınca gittiler. Markos İncili’ne göre: “İsa, Git, imânın seni kurtardı” dedi. Hemen gözleri gördü. Yolda onun ardınca gitti. Luka İncili’ne göre: “İsa, gözlerin görsün. İmanın seni kurtardı” dedi. Ve hemen gördü. Allah’a hamdederek İsa’nın ardınca gitti. Bütün halk bunu gördükleri zaman Allah’a hamdettiler.
Luka İncili’ndeki kör adamın ve halkın Allah’a hamdetmeleri, Matta ve Markos İncillerinde yoktur.
Yuhanna İncili, kör adam hikâyesine yer vermez. Bu da bir çelişkidir. Görülüyor ki, İncillerin “kör adam hikâyesi” ni anlatmaları birbirinden bir haylı farklıdır. Aralarında uyumsuzluklar ve çelişkiler vardır. Bu uyumsuzluklar ve çelişkiler İncil yazarlarının kişisel görüş ve olayları değerlendirmelerinden meydana geliyor. İlâhî ilhamda kişisel değerlendirme olmaz. Ne ilham edilmişse o, olduğu gibi yazılır. Kör adam hikâyesinin de İlâhî ilhamla bir ilgisi yoktur.

Lânetlenen İncir Ağacı

Lânetlenen İncir Ağacı Peygamberler, rahmet, şefkat ve iyilik elçileridir. Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara bildirirler, insanların iyiliği için çalışırlar.
Özellikle insanların inkâra sapmaları, buyruklarını dinlememelerinden son derece üzülürler, yine de insanların iyiliğini isterler, yaratıklara lânet okumazlar.
Halbuki İncillerin İsa’sı çabuk kızan, zaman zaman insanlara öfke yağdıran, sadece insanlara değil, diğer yaratıklara bile lânet eden bir İsa’dır. Böyle bir İsa’nın lânetinden incir ağacı bile kurtulamaz.
Önce konu ile ilgili metinleri görelim.
Matta İncili (21/18- 20)’de şöyle yazılıdır: “Ve İsa sabahleyin şehre dönerken acıktı. Yol kenarında bir incir ağacı görüp ona geldi; ancak yapraktan başka onda bir şey bulmadı ve İsa ona dedi: ‘Artık senden ebediyen meyva çıkmasın.’ ve incir ağacı hemen kurudu. Şakirtleri (öğrencileri) bunu görünce: ‘İncir ağacı hemen nasıl kurudu!’ diyerek şaştılar.”
Markos İncili (11/12- 14, 20- 21)’de şöyle yazılıdır: “Ertesi gün, Beytanya’dan çıktıkları zaman acıktı. Uzakta yapraklı bir incir ağacı görüp belki onda bir şey bulurum diye geldi. Yanına varınca üzerinde yapraklardan başka bir şey bulmadı. Çünkü incir
mevsimi değildi. İsa cevap verip ona dedi: ‘Artık hiç kimse senden ebediyen meyva yemesin.’ Şakirtleri de bunu işittiler. Sabahleyin, yanından geçerlerken incir ağacını kökünden kurumuş gördüler. Ve Petrus hatırlayıp ona dedi: ‘Rabbi, işte lânet ettiğin incir ağacı kurudu.”

Matta ve Markos İncilleri’nin incir ağacı ile ilgili metinlerinin incelenmesinden çıkan sonuçlar şöyledir:
1- Matta İncili’ne göre; İsa lânet edince incir ağacı hemen kuruyor, yanında bulunan şakirtleri, incir ağacının hemen kurumasına şaşıyorlar.
2- Markos İncili’ne göre; şakirtleri İsa’nın incir ağacına lânetini istiyorlar. Fakat incir ağacının kuruduğunun farkına ertesi sabah varıyorlar. Markos İncili’ne göre incir ağacı hemen kurumamıştır.
3- Markos İncili’ne göre; ertesi sabah incir ağacının kuruduğunu gören Petrus İsa’ya “Lânet ettiğin incir ağacı kurudu” diyor. Matta İncili’nde Petrus’un ismi geçmediği gibi, incir ağacının kuruduğunun hatırlatılması da yoktur.
4- Markos İncili’nde, incir mevsimi olmadığı için, ağacın meyvasının bulunmadığı açıklanıyor. Matta İncili’nde böyle bir sebep bildirilmiyor
5- İncir mevsimi olmadığı için, meyvesiz olan ağaca lânet okumak zulüm ve yersiz değil midir? Peygamber zulüm işler mi? Elbette işlemez.
Hıristiyanlığa göre, İsa tanrıdır. İncil yazarları peygamberlere de, tanrı kabul ettikleri İsa’ya da her kötülüğü yaptırırlar. Bu günkü Eski Ahid ve Yeni Ahid kitapları bu türlü kötülük örnekleri ile doludur. İsa’nın incir ağacına lânet okuması da İncil yazarlarının marifetlerinden biridir.
6- Lânetlenen incir ağacı hikâyesi, Luka ve Yuhanna İncillerinde bulunmaz. Bu da bir çelişkidir.

Lânetlenen incir ağacı hikâyesi de İsa peygamberin etrafında oluşturulan hikâyelerden biridir. Kutsal ruh ilhamı ile bir ilgisi yoktur. Sormak hakkımız değil midir?
Acıkan, ağaçta meyva olup olmadığını bilmeyen, meyva olmadığını görünce, mevsim dışında meyvasız olması tabii olan incir ağacına cahil insanların bile yapmayacağı lânet yağdıran aciz bir varlık nasıl tanrı olur?
Biz Müslümanların inandığı Hz. İsa (as), böyle akıl ve mantık dışı şeylerden uzak her işi, her sözü hikmetli, Allah (cc)’ın bir peygamberidir.





Scroll to Top