Çarmıha Gerilmeden Önce

İncillerde en doğru ve sağlam anlatılması gerekli olan hadise, “Çarmıha gerilme” hâdisesi olmalıydı. Çünkü İncillerdeki en büyük hadise “Çarmıha gerilme” hâdisesidir. Çarmıha gerilme halkın ve inananların gözleri önünde olmuştur.

[88] İzhârulhak, sh: 414- 417

Çarmıha gerildiği iddia edilen alelâde bir insan değildir.
Bu insan Hıristiyanlara göre tanrının oğlu, tanrıdır. İnananların kendisini adım adım takip ettiği bir önderdir.
İnanmayanların kendisini yok etmek istedikleri, fakat tanrı oğlu iddiası dolayısı ile de son derece korkup, endişelendikleri bir varlıktır. Bütün dikkatlerinin üzerinde toplandığı “Çarmıha germe” hâdisesi, İncillerde her yönü ile birbirine uygun, en doğru ve sağlam şekilde yer alması tabii iken, bu hadisede de çelişkiler, zıtlıklar birbirini takip etmektedirler.
Biz konuyu birkaç başlık altında inceliyeceğiz.
Çarmıha gerilmeden önce,
Çarmıhta, Çarmıhta can verirken, başlıklarını kullanacağız.
Çarmıha gerilmeden önceki durumu İnciller şöyle anlatıyor.
Matta İncili (27/27- 32)’de şöyle yazılıdır:
“O vakit, valinin askeri İsa’yı saraya aldılar ve bütün taburu başına topladılar. Onu soyup üzerine kırmızı bir kaftan giydirdiler. Ve dikenlerden bir taç örüp başına koydular ve sağ eline de bir kamış verdiler, önünde diz çöküp: “Selam, ey Yahudilerin kralı!” diye kendisi ile eğlendiler.
Üzerine tükürdüler, kamışı alıp başına vurdular. Ve onunla eğlendikten sonra, kaftanı üzerinden çıkarıp kendi esvabını ona giydirdiler ve onu haça germeye götürdüler.
Ve dışarı çıkarken, Simun adlı Kirineli bir adam buldular, İsa’nın haçını taşısın diye onu angaryacı tuttular.”

Markos İncili (15/16- 21)’de şöyle yazılıdır: “Askerler, onu sarayın iç avlusuna götürdüler ve bütün taburu topladılar. Ona erguvani giydirdiler, bir diken taç örüp başına koydular; ve ona selamlamağa başladılar: “Selam, ey Yahudilerin Kralı!” Bir kamışla başına vurdular. Üzerine tükürdüler ve diz çöküp ona secde kıldılar.
Onunla eğlendikten sonra erguaniyi ondan çıkarıp kendi esvabını giydirdiler. Ve onu haça germek için dışarı götürdüler.
Kırdan gelerek geçmekte olan İskender ile Rufus’un babası Kirineli Simun denilen birini, İsa’nın haçını taşısın diye angaryacı ettiler.”
Luka İncili (23/26)’da hadiseyi kısaca şöyle yer verir: “Onu götürdükleri zaman, kırdan geçmekte olan Kirineli Simun denilen birini tutular ve İsa’nın ardından taşımak üzere haçı ona yüklediler.” Yuhanna İncili’nde de Luka İncili’nde olduğu gibi, İsa’ya yapılan işkencelerin hiçbirisi yer almaz. Kirineli Simun yoktur. Haçını İsa’nın kendisi taşımaktadır.

Yuhanna İncili (19/17)’de şöyle yazılıdır: “O vakit İsa’yı aldılar; O İbranice Golgota denilen kafa kemiği adındaki yere kendi haçını taşırarak çıktı.”
Çarmıha gerilmeden önceki durumu, dört İncil böyle açıklıyor.
Hadiseyi ayrıntılı bir şekilde anlatan Matta ve Markos İncilleri arasında çelişkiler vardır.
Bu çelişkiler şunlardır:
1- Matta İncili’nde İsa’ya kırmızı kaftan giydiriyorlar. Markos İncili’nde ise erguvani.
2- Matta İncili’nde eline bir kamış veriyorlar, Markos İncili’nde eline kamış verme olayı yoktur.
3- Matta İncili’nde eğlenmek için önünde diz çöküyorlar. Markos İncili’nde ise yine eğlenmek için diz çökmenin yanında ona secde de ediyorlar.
4- Markos İncili’nde Kirineli Simun’un İskender ve Rufus adli iki oğlanın babası olduğu bildiriliyor. Bu bilgi Matta İncili’nde yoktur.
5- İsa’ya işkence olayı Luka İncili’nde yoktur, ama diğer üç İncilde olmayan bir olay vardır.

Bu olay son derece önemlidir. Herkesin önünde olmaktadır. Bu olayın Matta, Markos ve Yuhanna İncillerin’de olmaması onlar için mühim bir noksanlıktır. İncillerin ilham ile yazılmadığının bir delilidir.
Böyle bir olay olmamış ise, bu Luka İncili’nin bir uydurmasıdır. Olmuş ise İncillerin ilham ile yazılmadığının bir delilidir. Ya bu sözlerden haberleri olmadı, yazmadılar. Ya da haberleri oldu, yazmayı uygun bulmadılar. Her iki halde ilhamın dışında hareket ettiklerini gösterir.

Luka İncili (23/31)’de şöyle yazılıdır:
“Halktan ve ona ağlayan ve dövünen kadınlardan büyük bir kalabalık ardı sıra gidiyordu. İsa onlara dönüp dedi: “Ey Yeruşalim kızları! Benim için ağlamayın, fakat kendiniz ve çocuklarınız için ağlayın. Çünkü işte günler geliyor ki, o günlerde: ‘Ne mutlu kısırlara, doğurmamış rahimlere ve emzirmemiş memelere!’ diyecekler.
O zaman dağlara: Üzerimize düşün; ve tepelere: Bizi örtün, demeğe başlayacaklar. Zira yaş ağaçta bunları yaparlarsa, kuruda ne olacaktır.”
İncillerin İsa’sının yakalanıp çarmıha götürülürken yaptığı bu konuşmayı “Kısırlık” konusunu anlatırken değerlendirmeye çalışmıştık. Bizim inandığımız İsa peygamber yakalanıp çarmıha götürülmedi, dolayısı ile böyle bir konuşma da yapmadı.
Luka İncili’nde anlatıldığı gibi bu konuşma gözü yaşlı büyük bir kalabalığa yapılıyor. Bu konuşmayı unutmak ve hatırlamamak mümkün değildir. Bu konuşma diğer İncillerde niye yoktur?
Kutsal ruh bu konuşmayı diğer İncil yazarlarına ilham etmedi, onlar da yazmadı diyemeyiz. Çünkü Kutsal ruh, Hıristiyan inancına göre yazarlar arasında ayrım yapmaz. Olsa olsa herkesin edebi kabiliye
tini takdir ettiği Luka böyle duygu dolu konuşmayı İsa adına yazdı, insanların gözü yaşlı olduğu bir ana yerleştirdi.
6- Yuhanna İncili’nde başka bir olay anlatılır. Yuhanna’nın anlattığı olay Matta, Markos ve Luka İncillerinde yoktur.
Yuhanna İncili’nde geçen hadise de çarmıh öncesi cereyan ediyor. Yuhanna İncili’nin bildirdiği hadise şudur, (19/25- 27)’de: “İsa’nın haçı yanında, anası ve anasının kızkardeşi, Klopas’ın karısı Meryem ve Mecdelli Meryem duruyorlardı. Ve İsa, anasını ve yanında sevdiği şakirti durmakta görünce anasına dedi: Kadın, işte oğlun! Ondan sonra şakirde dedi: İşte anan! O saatten sonra şakirt onu kendi evine aldı.”
Çarmıh öncesi İsa’nın anası ile görüşmesi son derece mühim bir hadisedir. Matta- Markos ve Luka İncillerine bu hadise yoktur,
İsa ile annesinin son görüşmesine yer vermeyen İncillerde büyük noksanlık vardır. İncilleri itimat edilen bir kitap olma özelliğinden yoksun bırakacak bir hadisedir.
7- Luka İncili’ndeki: “Ne mutlu kısırlara, doğurmamış rahimlere ve emzirmemiş memelere” sözü, tarihi gerçeklere aykırı, ilmî olmaktan uzak bir sözdür.
İnsanlık; tarihteki büyük felaketleri doğumla atlatmış, doğumla bu felaketlerin izlerini yok etmeye çalışmış, doğumla kendi devamını sağlamıştır.
Tarihi ve ilmi gerçeklere aykırı olan bu sözlerin biz Müslümanlarca Allah’ın bir peygamberi olan İsa aleyhisselâm’a mal edilmesi doğru değildir.

Çarmıhta
Çarmıh hâdisesini dört İncil’in dördü de anlatır. Ama anlatışlarında bir hayli fark vardır.
Bu farklar basit farklar değildir. Hadiseyi bütünü ile etkileyen farklardır.
Metinleri gördüğümüz zaman, bu farklar daha iyi anlaşılacaktır. Tabi her fark, bir çelişkidir.

İncillerin birbirine ters oluşunu gösterir. Bu farklar İnciller arasında birliğin olmadığının delilidir.
Önce İncil metinleri üzerinde duralım, bakalım neler vardır:
Matta İncili’nde hadise şöyle anlatılır (27/33- 53):
“Golgota yani kafa kemiği denilen yere geldikleri zaman içsin diye kendisine ödle karışık şarap verdiler. İsa onu tadınca içmek istemedi.
Onu haça getirdikten sonra, esvabını kura çekerek paylaştılar. Ve oturup onu orada beklediler. Ve: ‘Yahudilerin kralı İsa budur’ diye başı üzerine cürüm yaftası koydular.
O zaman onunla beraber iki haydut, biri sağında biri solunda olarak haça gerildi.
Ve geçenler: ‘Sen ki, mabedi yıkar ve üç günde yaparsın, kendini kurtar, eğer Allah’ın oğlu isen, haçtan in’ diye başlarını sallayıp ona sövüyorlardı.
Başkâhinler de, yazıcılar ve ihtiyarlarla beraber, onunla öylece eğlenerek dediler: ‘Başkalarını kurtardı, kendisini kurtaramıyor. İsrail’in kralıdır; şimdi haçtan insin, ona imân ederiz. Allah’a güveniyor; eğer Allah onu istiyorsa şimdi kurtarsın. Çünkü o: ‘Ben Allah’ın oğluyum, dedi. Ve onunla beraber haça gerilmiş olan haydutlar da ona aynı sitemi ettiler.”

Hadise Markos İncili’nde de şöylece yer alır (15/22- 32): “İsa’yı Golgota denilen yere getirdiler, ki tercüme olunursa kafa kemiği yeri demektir. Ona mür ile karışık şarap verdiler; fakat almadı. Ve onu haça gerip kim ne alacak esvablarına kura atarak onları paylaştılar.
Üçüncü saatti, onu haça getirdiler. Onun üzerine suç yaftası: ‘Yahudilerin kralı’ diye yazılı idi. Biri sağında biri solunda iki haydudu onunla beraber haça gerdiler.
Geçenler: ‘Vay! Sen ki mabedi yıkar, üç günde yaparsın, haçtan inerek kendini kurtar’ diye başlarını sallayıp ona söverlerdi.
Ayni suretle başkâhinler yazıcılarla aralarında eğlenerek dediler: ‘O, başkalarını kurtardı, kendisini kurtaramıyor. Şimdi İsrail’in kralı Mesih, haçtan insin de görelim ve imân edelim. Onunla beraber haça gerilmiş olanlar da ona sitem ettiler.”

Luka İncili de hadiseye şöyle yer verir (23/33- 38): “Ve kafa kemiği denilen yere geldikleri zaman, onu ve biri sağında öteki solunda olarak suçluları haça gerdiler.
İsa: ‘Ey baba, onları bağışla; çünkü ne ettiklerini bilmiyorlar’ dedi. Onun esvabını aralarında paylaşarak kura attılar.
Halk durup bakıyorlardı. Reisler de: ‘O başkalarını kurtardı, eğer bu adam Allah’ın seçtiği Mesih’i ise kendisini kurtarsın’ diye onunla eğleniyorlardı.
Askerler de ona yaklaşıp kendisine sirke sunarak: ‘Eğer sen Yahudilerin kralı isen, kendini kurtar’ diye onunla eğlendiler. O’nun üstünde de şu yazı vardı: ‘Yahudilerin kralı budur.’


Yuhanna İncili’nde de hadise şöyledir (19/17- 24): “O vakit İsa’yı aldılar; O İbranice Golgota denilen kafa kemiği ardındaki yere kendi haçını taşıyarak çıktı. Orada kendisini onunla beraber başka ikisini, İsa ortada ve iki yanında birer kişi olarak haça gerdiler.
Pilatüs bir yafta yazıp onu haç üzerine koydu: ‘Nasıralı İsa Yahudilerin kralı yazılı’ idi. Yahudilerin çoğu bu yaftayı okudular.
Çünkü İsa’nın haça gerildiği yer şehre yakındı, o yafta İbranice, Yunanca ve Latince yazılmıştı. Bunun için Yahudilerin başkâhinleri Pilatüs’e dediler: ‘Yahudilerin kralı değil, fakat bu adam: Ben Yahudilerin kralıyım dedi’ diye yaz. Pilatüs cevap verdi: ‘Ne yazdımsa yazdım.’

Askerler İsa’yı haça gerdikleri vakit, onun esvabını alıp her asker için bir pay olarak dört pay ettiler. Gömleğini de aldılar; gömlek dikişsiz baştan başa bir dokuma idi. Onlar da birbirlerine dediler: ‘Bunu yırtmayalım, fakat kimin olacak diye kura atalım.’”

Metinler üzerinde yaptığımız inceleme sonunda tesbit ettiğimiz çelişki ve tezatlar şunlardır: 1- Golgota’yı açıklamada İnciller arasında uyum yoktur. Farklılıklar vardır.
Matta İncili: “Golgota yani kafa kemiği denilen yere..” demektir. Markos İncili: “Golgota denilen yere getirdiler ki, tercüme olunursa kafa kemiği yeri demektir” diyor.
Luka İncili: “Ve kafa kemiği denilen yere getirdikleri zaman..” diye başlıyor. Golgota kelimesini kullanmıyor.
Yuhanna İncili: “İbranice Golgota denilen kafa kemiği adındaki yere” şeklinde açıklıyor. Golgota kelimesinin İbranice olduğunu belirtiliyor.
Her dört İncilde Golgota kelimesinin kullanılmasında ve anlamının açıklanmasında değişik üslup kullanıyor. Yazarların bildiklerini, duyduklarını kendi yetenek ve düşüncelerine göre yazdıklarından dolayı üsluplarının farklı oluşu da tabiidir. İlham eseri olsaydı aldığı ilhama göre yazarlardı, ifade birliği kendilerinden sağlanırdı.
2- Matta İncili’ne göre, İsa’ya ödle karışık şarap veriyorlar, tadıyor, fakat istemiyor.
Markos İncili’ne göre, mür ile karışık şarap veriyorlar, almıyor. Luka ve Yuhanna İncili’nde şarap olayı yoktur.
Şarap olayında İnciller arasında uyum yoktur. İkisinde şarap yer alırken, ikisinde yer almamaktadır. Birinde şarabı tadıyor, istemiyor, diğerinde hiç almıyor. Şarabın karıştırıldığı öd ile mür aynı şey midir? Bilmiyoruz.
3- İsa’nın elbiselerinin paylaşılmasında da çelişkiler vardır.
Matta, Markos ve Luka İncilleri elbiselerin kura çekilerek paylaşıldığını yazarken, Yuhanna İncili, elbisenin dört parçaya ayrılarak dört askere verildiğini yazmakadır. Yuhanna İncili yine İsa’nın gömleğinin dikişsiz, baştan başa bir dokuma olduğundan yırtmadıklarını, kimin olacak diye kura çektiklerini bildiriyor.
Matta, Markos ve Luka İncillerinde ise, İsa’nın gömleğinden hiç bahsedilmiyor. Bu üç İncilde İsa’nın elbiselerini paylaşanların isimleri açıklanmıyor.
Yuhanna İncili ise, İsa’nın elbiselerinin askerler tarafından bölüşüldüğünü haber veriyor. İsa’nın elbiselerinin bölüşülmesinde de İnciller arasından farklar ve çelişkiler vardır.
4- Luka İncili’nde İsa’nın bir duası yer almaktadır. İsa bu duasında kendisine karşı gelenler ve kötülük yapanlar hakkında: “Ey baba! Onları bağışla. Çünkü ne ettiklerini bilmiyorlar” diyor.
Bu dua Matta, Markos ve Yuhanna İncillerinde yer almamaktadır. Bu dua yapıldı mı, yoksa yapılmadı mı?
Luka İncili’ne göre; yapıldı. Diğer İncillere göre; bu konuda bir bilgi yoktur. Dolayısı ile dua konusunda İnciller arasında çelişki vardır.
5- Markos İncili “Haç’a gerilme” saatini verir. “Üçüncü saatti, onu Haç’a gerdiler” der.
Matta, Luka ve Yuhanna İncilleri haça gerilme saatinden bahsetmezler. Markos İncili’nin verdiği saat doğru mudur? Bunu doğrulayacak bir kanıt yoktur.
Üç İncil haça gerilme saatini vermediğine göre, konu İnciller arasında ihtilaflı bir konudur. Her ihtilaf konusunda da çelişki vardır.
6- İncillerin dördü de yaftanın olduğunu yazarlar. Ancak aralarında suç yaftasının sözleri konusunda uyum yoktur.
İncillere göre suç yaftasının sözleri şöyledir:
Matta İncili: “Yahudilerin kralı İsa budur, diye başı üzerine suç yaftasını koydular.”
Markos İncili: “Onun üzerinde suç yaftası Yahudilerin kralı, diye yazılmıştı.”
Luka İncili: “Onun üstünde şu yazı vardı: Yahudilerin kralı budur.”
Yuhanna İncili: “Nasıralı İsa, Yahudiler’in kralı yazılı idi.”
Görülüyor ki, herkesin gördüğü ve okuduğu bir yaftada bile İnciller arasında birlik yoktur.

Matta, Markos ve Luka İncillerinde yaftanın kimin tarafından yazıldığı ve konulduğu hakkında hakkında bir bilgi mevcut değildir.
Arapça İncilde yaftanın İbranice, Romanca ve Yunanca yazıldığı ifade ediliyor.
Yuhanna İncili’nde ise, yaftanın vali Pilatüs tarafından yazıldığı ve konulduğu açıkca belirtiliyor. Yaftanın İbranice, Yunanca ve Latince yazıldığı da bildiriliyor. Yaftanın dili konusunda diğer üç İncilde bir bilgi yoktur.
Yaftanın yazılması, konulması ve hangi dillerde yazıldığı hakkında da İnciller arasında çelişkiler vardır.
Yahudi başkâhinleri, yaftadaki “İsrail kralı” sözüne, Yuhanna İncili’ne göre vali Pilatüs katında itiraz ederler. Vali itirazları “yazdımsa yazdım” diye red eder.
Matta, Markos ve Luka İncilleri Yahudi başkâhinlerinin valiye itirazları konusunda da bir bilgi vermezler.
7- Haçın önünden gelip geçenler; İsa’ya: Sen ki mabedi yıkar, üç günde yaparsın, kendini kurtar diye İsa’ya sövdüklerini Matta ve Markos İnciller açıklar.
Matta İncili “Allah’ın oğlu isen” kaydını da kor. Bu ifade ise Markos İncili’nde yoktur.
Gelip geçen halk İsa’ya sövdü mü, sövmedi mi?
Markos ve Matta İncili’ne göre sövdüler. Luka ve Yuhanna İncili’ne göre sövmediler.
Hangisi doğru?
8- Matta, Markos ve Yuhanna İncilleri’ne göre, İsa ile eğlenirler. Matta İncili’ne göre eğlenenler, başkâhinler, yazıcılar ve ihtiyarlardır.
Markos İncili’nde eğlenenler arasında ihtiyarlar yoktur.
Luka İncili ise İsa ile eğlenenlerin reisleri olduğunu yazar.
9- Matta İncili’nde yer alan eğlence sözleri daha çok ve çeşitlidir.
Markos İncili’nde ise eğlence sözleri biraz daha azdır.
Luka İncili’nde ise daha azdır.
Yuhanna İncili’nde eğlence yoktur. Eğlence olmadığı için sözleri de yoktur.
10- Matta ve Markos İncilleri İsa ile birlikte iki hırsız haydudun da haça gerildiğini, onların da İsa’ya sitem ettiklerini yazarlar.
Luka İncili ise bunlar hakkında haydut kelimesini değil, suçlu kelimesini kullanır.
Yuhanna İncili ise iki kişinin haça gerildiğini açıklar, haydut veya suçlu olduklarını belirtmez. İsa’ya sitemlerinden de bahsetmez.
11- Luka İncili İsa ile birlikte haça gerilen iki suçlunun İsa ile konuşmalarını verir. Bu konuşma diğer üç İncilde yoktur. Neden yok?
Luka İncili’ne göre iki suçlunun İsa ile konuşmaları (23/39- 43)’de şöyledir: “Asılmış olan suçlulardan biri ona: ‘Sen Mesih değil misin? Kendini ve bizi kurtar’ diye sövüyordu. Fakat öteki cevap verdi ve onu azarlıyıp dedi: ‘Sen aynı hüküm altında olduğun halde Allah’tan korkmuyor musun? Gerçi biz hak üzere, çünkü yaptıklarımıza lâyık cezayı çekiyoruz, fakat o, yolsuz bir şey yapmadı.’ Ve: ‘Ey İsa, sen melekûtunda geldiğin zaman, beni an’ dedi. İsa da ona dedi: ‘Doğrusu sana derim: Bu gün sen benimle beraber cennette olacaksın’ dedi.” Luka İncili’nde geçen bu olay diğer İncillerde olmadığına göre haydutlardan birinin sövmesi, diğerinin cennette olması boşlukta kalıyor.
Markos ve Matta İncillerine göre, haydudun ikisi de İsa’ya sitem ediyorlar. Sitemleri nedir? Belli değildir. Muhtemeldir ki, diğer insanlar gibi onlar da İsa’ya hakaret ediyorlar.
Yuhanna İncili’nde sitemden, sövmeden cennetlik olmadan hiç bahsetmez.
Özet olarak diyebiliriz ki, haça gerilme olayı da İnciller arasında bir çelişkiler yumağıdır.

Çarmıhta Can Verirken
Hıristiyanlara göre; haça gerilen İsa, gerildiği haç üzerinde can verir. Can verme işi öncesi ve sonrası ile dört İncil’de farklı şekilde anlatılır. Metinleri incelediğimiz zaman, bu farkları, dolayısı ile İnciller arasındaki çelişkileri daha iyi göreceğiz. Can verme işi olayı İncillere göre şöyledir:
Matta İncili (27/45- 52)’de şöyle yazılıdır: “Ve altıncı saatten dokuzuncu saate kadar yeryüzüne karanlık çöktü. Ve dokuzuncu saate doğru, İsa: ‘Eli, Eli, lama sabaktani? Yani ‘Allah’ım, Allah’ım, beni niçin bıraktın?’ diye yüksek sesle bağırdı. Orada bulunanlardan bazıları bunu işitince: ‘Bu adam İlya’yı çağırıyor’ dediler. Ve hemen onlardan biri koşup bir sünger aldı, onu sirke ile doldurup bir kamış üzerine taktı ve ona içirdi. Başkaları da dediler: ‘Bırak; görelim, İlya onu kurtarmaya gelecek mi?’ Ve İsa yüksek sesle yine bağırdı ve ruhu verdi. Ve işte mabedin perdesi yukarıdan aşağıya kadar iki parça oldu. Yer sarsılıp kayalar yarıldı; kabirler açılıp uykuda olan nice mukaddeslerin cesetleri kıyam ettiler. Onlar kabirlerinden çıkıp İsa’nın kıyamından sonra mukaddes şehre girdiler ve bir çok kimselere göründüler.”
Markos İncili(15/33- 37)’de şöyle yazılıdır:
“Altıncı saat olunca, bütün yer üzerine dokuzuncu saate kadar karanlık çöktü. Doku
zuncu saatte İsa yüksek sesle bağırdı: ‘Eloi, Eloi, lama sabaktani? ki tercüme olundukta, Allah’ım, Allah’ım, niçin beni bıraktın?’ demektir.
Orada bulunanlardan bazıları bunu işitince: ‘İşte İlya’yı çağırıyor’ dediler. Biri koşup bir süngeri sirke ile doldurdu ve bir kamışa takıp ona içirdi ve dedi: ‘Bırakın, görelim, İlya onu indirmeğe gelir mi?’
İsa yüksek ses çıkarıp ruhunu verdi. Ve mabedin perdesi yukarıdan aşağıya kadar ikiye ayrıldı.”
Luka İncili(23/44- 46)’da şöyle yazılıdır: “Saat altı suları olmuştu ve saat dokuza kadar güneş kararıp bütün memleket üzerine karanlık çöktü; ve mabedin perdesi ortasından yarıldı. İsa yüksek sesle nida ederek dedi: ‘Baba ruhumu ellerine bırakıyorum’ ve bunu dedikten sonra ruhunu verdi.” Yuhanna İncili (19/28- 30)’da şöyle yazılıdır: “Bundan sonra, İsa artık her şeyin şimdi tamam olduğunu bilerek, yazının yerine gelmesi için: Susadım, dedi. Oraya sirke dolu bir kap konulmuştu; sirke ile bir sünger doldurup ve onu zufaya takıp ağzına verdiler. İsa sirkeyi alınca: Tamam oldu, dedi; ve başını iğip ruhu verdi.”
Dört İncilin metinlerinin incelemesine geçmeden önce merhum Doçent Dr. Şaban Kuzgun’un sorusunu soralım:
“Hz. İsa’nın bütün hayatı ve sözlerinin tamamı vahiy ise, onun çarmıha gerildiği sırada: ‘Allah’ım, Allah’ım niçin beni terk ettin?’ diyerek isyan edişi de vahiy midir? Bu ne biçim vahiy ki, yaratıcısından gelen belâya karşı isyanını haykırıyor.”[89] Dört İncil’in metinlerini incelememizden çıkan sonuçlar şunlardır:
1- Matta İncili’nde İsa dokuzuncu saate doğru, Markos İncili’nde ise saat dokuzda Allah’ım, Allah’ım, beni niçin bıraktın? diye bağırıyor.

[89] Doçent Dr. Şaban Kuzgun, Dört İncil, sh: 102

Bu sözler, Luka ve Yuhanna İncilleri’nde yoktur. Bu konuda İnciller arasında çelişki vardır. Matta İncili’nde Eli, Eli=Allah’ım, Allah’ım şeklinde, Markos İncili’nde Eloi, Eloi şeklindedir. Allah sözünün farklı söylenmesi de ilhamla değil, yazar ifadesi ile olduğunu gösterir.
2– Allah, Kur’ân-ı Kerim’de İsa aleyhisselâm’ın insan olduğunu ve peygamber olduğunu bildirir. Biz Müslümanlar da İsa aleyhisselâm’ın Allah’ın kulu ve peygamberi olduğuna inanırız.
Peygamberler hiçbir şekilde Allah’a isyan etmezler. Bu isyankâr sözleri bir peygamber olan İsa aleyhisselâm söylemez.
Allah, hiçbir peygamberini İncillerin İsa’sının düştüğü gibi bir zillete düşürmez.
Allah peygamberlerini zillete düşmekten korur.
Hıristiyanlar, İsa peygambere hâşâ tanrı diyorlar.
Bir tanrı insanlar karşısında bu zillete düşer mi?
Türlü hakaretlere uğrayarak bağıra bağıra ölür mü?
Tanrı ölür mü?
Haçta gerilerek öldürülen hâşâ bir tanrı değildir.
Ölen güçsüz, âciz bir insandır.
Haçta gerilerek öldürülen bir peygamber değildir.
Haç’ta gerilerek can veren tanrı değildir. Çünkü ölen güçsüzdü, bir şey yapamadı.
Acı ile kıvrana kıvrana, bağıra bağıra öldü.
Haç’ta ölen İsa da değildi.
Çünkü İsa bir peygamberdir. Peygamber ölüm başına gelse bile isyan etmez.
“Hıristiyanlığın Adem’in işlediği günâhtan bütün insanlığı kurtarmak için İsa isteyerek öldü” iddiaları da doğru değildir.
İsa’nın ölümüne ne gerek var?
Allah dilediği zaman bütün günâhları affetme gücüne sahip değil midir?
Elbette sahibdir.
Adem ile Havva yaptıkları hatayı anladılar. Allah’a tevbe ettiler. Allah da tevbelerini kabul etti. Günâhsız hale geldiler.

3- Matta ve Luka İncili’nde “İlya’yı çağırıyor” deniliyor. Luka ve Yuhanna İncillerinde bu söz ve bu söze bağlı olarak söylenen sözler de yoktur.
4- Yuhanna İncili’nde İsa “Susadım” diyor. Bu söz diğer İncillerde yoktur.
5- Matta ve Markos İncillerinde sirkeyi verme aleti olarak kamış kullanılıyor. Yuhanna İncili’nde sirke “zufa” ile veriliyor.
Luka İncili(23/36)’da sirkeyi askerler veriyor, ne ile verdikleri belirtilmiyor. Zufa kamışın dışında ayrı bir bitkidir, kamış değildir.
Görülüyor ki, sirke verme işinde de İnciller arasında uyum yoktur, Çelişki ve tezat vardır.
6- Matta İncili’nde İsa yüksek sesle bağırarak, Markos İncili’nde yüksek ses çıkararak ruhunu veriyor, ölüyor.
Luka İncili’nde ise yüksek nida ederek, “baba, ruhumu ellerine bırakıyorum” diyor ve ölüyor. Yuhanna İncili’nde ise, başını iğip ruhunu veriyor.
Görülüyor ki, can verirken nasıl hareket ettiğine dair İnciller arasında bir uyum yoktur. İhtilaf ve çelişki vardır.
İhtilafların ve çelişkilerin bulunduğu bir kitap ilâhî kitap olma özelliğinden mahrumdur.
7- Matta ve Markos İncilleri haçta can verme olayı olunca mabedin perdesinin yukarıdan aşağıya doğru ikiye ayrıldığını yazarlar.
Luka İncili perdenin can vermeden önce yarıldığını yazar.
Yuhanna İncili’nde ise, perde yırtılma olayı yoktur.
Perde yırtılma olayında hangisi doğru belli değildir. Çelişki ve ihtilaf vardır.
8- Matta İncili can verme olayından sonra korkunç olayların olduğunu haber verir. Bu haberi tekrar edelim: “Yer sarsılıp kayalar yarıldı. Kabirler açılıp uykuda olan nice mukaddeslerin cesetleri kıyâm ettiler. Onlar kabirlerinden çıkıp İsa’nın kıyamından sonra mukaddes şehre girdiler ve bir çok kimselere göründüler.”
Matta’nın verdiği bu haberler, insanlık devam ettiği müddetçe unutulmayacak haberlerdir. Yer sarsılıyor, kayalar yarılıyor, kabirlerinden insanlar çıkıyor, şehre giriyor.
Böyle büyük olaylardan Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri haber alamıyorlar, hiç bahsetmiyorlar.
Natron adında bir yazar bu olaya yalan diyor: “Bu sözler, Kudüs’ün harap edilmesi üzerine Yahudilerin üzüntü ile söylediği sözleridir. Sonradan bir ahmak bu sözleri İsa’nın çarmıha gerilmesine münasip görerek Matta İncili’nin İbranice nüshasının kenarına yazmış, kendisi gibi bir ahmak da İncilin bir nühasını yazarken bunu Matta İncili’nin içerisine almıştır. Bu metin de bir mütercimin eline geçmiş, olduğu gibi tercüme etmiş, bu tercüme de kilisenin resmi din kitabı olmuştur.”
9- Mukaddeslerin cesetleri kabirlerinden çıkıyor, canlanıyor, şehre giriyor, halka görünüyor. Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri yazarları bunlardan haberdar olamıyor.
Hıristiyanlık’ta mukaddesler diye Hıristiyan ileri gelenlerine denir. O tarihte Hıristiyan ileri gelenleri Havarilerdir. Bunlar hayattadır, yaşamaktadır.
Toprak altında Hıristiyan mukaddesleri henüz pek yoktur.
10- Yuhanna İncili (19/31- 34)’da; “Yahudiler, haça gerilenlerin bacaklarının kırılarak kaldırılmasını isterler. Vali Pilatus da bu isteği kabul eder.

Askerler gelip ikisinin bacağını kırarlar. İsa’ya gelince onun ölmüş olduğunu görürler, bacaklarını kırmazlar. Ama askerlerden biri mızrakla onun böğrünü deler. Hemen kan ve su çıkar.” Haç’ta can vermenin hemen sonrasında olan bu olayı Matta, Markos ve Luka İncilleri neden bildirmezler?
Böyle bir olay olmamış ise, neden Yuhanna İncili’nde yer aldı?
Olmuş ise, neden Matta, Markos ve Luka İncillerinde yer verilmedi?
Olmamış ise, olmuş ise deniliyorsa, demek ki bu kitaplarda çelişki ve ihtilaf vardır. Çelişki ve ihtilafın olduğu kitaba İlâhî kitahi kitap denilemez.
Hıristiyanlar, İsa’nın bilerek ve inanarak acı çektiğine inanırlar. Bunun gerekçesi şöyle açıklanır: “Mesih İsa günâhlarımızdan arınmamız, tüm insanlığın kurtulması ve bize hayattaki acıları kabul etmemiz gerektiğine örnek olabilmek için acı çekti.”[90]

Scroll to Top