erleri insanlar arasından seçip gönderen Allah’tır. Peygamberlere kitap veren de Allah’tır. Peygamberlik istemekle, çalışmakla elde edilemez.
*
Peygamberler, doğru, akıllı, güvenilir insanlardır. Onlar kötülük düşünmezler, kötülük yapmazlar ve günah işlemezler.
*
Bütün peygamber, insanların en ahlaklısı, en edeplisi, en şereflisi Allah’a bağlılık ta en ileri de olanıdır.
*
Peygamberlerler, olağan üstü güçlere sahip değildir. Olağan üstü güçlere ve sonsuz kudrete sahip olan sadece Allah’tır.
*
Peygamberlerin gösterdiği mucizeler, Allah (cc)’ın dilemesi, izni ve kudreti ile meydana gelir. Peygamberden başkası da mucize gösteremez.
Peygamberler hak yolun önderleridir. Peygamberler, Hak yolunu insanlara gösterirler, Allah (cc)’ın emir ve yasaklarını olduğu gibi bildirirler. Allah (cc)’ın emirlerini inananlara öğretirler ve yaparak
gösterirler
*
Peygamberlere mutlak muhtacız. Peygamber olmadan Hak yolu bulamayız, gerçek görevimizi bilemeyiz, dünya ve âhiret bahtiyarlığına eremeyiz.
*
Peygamberler, Allah (cc)’ın emir ve yasaklarını bildirirken hiç kimseden çekinmezler, zorluklar karşısında yılmazlar, doğru bildikleri ilâhî yoldan zerre kadar ayrılmazlar.
*
Peygamberler, Allah (cc)’ın emirlerini insanlara tebliğden (bildirmekten) sorumludurlar. Peygamberler insanların hareketlerinden sorumlu değildir. İnsanlar yaptığı işlerden, söylediği sözlerden sorumludurlar. Sorumsuz insan yoktur.
*
Peygamberler, insanları zorla doğru yola getirmekle yükümlü değildir. Dinde zorlama yoktur. İnsan, islâm’ı kendi istek ve iradesi ile kabul ettiği zaman inancı makbul olur.
Allah tarafından gönderilen bütün peygamberlerin insanlara tebliğ ettikleri din aynıdır. Tevhid dinidir. Allah (cc)’ın bir olduğu, O’ndanbaşka ilah olmadığı, ibadetin ancak O’na yapılacağı esasına dayanır. Allah şöyle buyurur: “Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere, ‘Şüphesiz, benden başka hiçbir ilah yoktur. Öyleyse bana ibadet edin diye vahyetmişizdir.”(Enbiyâ Sûresi: 21/25)
Peygamberler, peygamberlik vazifesini yaparken, kavimlerinden şiddetli düşmanlık görmüşler, hatta öldürülmüşlerdir.
*
Yahudiler Hz. İsa (as)’yı öldürmek istemişler, öldürememişlerdir, İsa diye ona benzeyen birini öldürmüşler. ‘İsa’yı öldürdük’ demişlerdir.
*
Yahudiler, babasız olduğu için Hz. İsa (as) hakkında kötü düşünürler. Hıristiyanlar, babasız olduğu için Hz. İsa (as)’a tanrı, tanrının oğlu derler. Biz Müslümanlar, Yahudilerin de, Hıristiyanların da iddialarını kabul etmeyiz. Allah (cc), sonsuz gücü ile Adem atamızı anasız-babasız topraktan yarattığı gibi, İsa aleyhisselamı da sonsuzkudreti ile bir mûcize olarak babasız yaratmıştır. Anası Meryem’dir. Meryem oğlu İsa diye tanınır. Allah (cc)’ın kulu ve peygamberidir. İnsandır. Tanrı değildir. Tanrının oğlu değildir.
*
Allah (cc), bir peygamberden sonra yeni bir peygamber göndermiştir. O peygamber de vazifesini yapmıştır. Hiçbir millet peygambersiz kalmamıştır.
*
Allah (cc), geçmiş peygamberleri bir bölgeye, bir kavme göndermiş, onlar da bölgelerinde kavimlerine Allah (cc)’ın emirlerini bildirmişler, kavimlerini Allah’a inanmaya ve emirlerini yapmaya davet etmişlerdir.
*
Allah (cc), Peygamberimiz (sav)’i; ırkı, rengi, bölgesi, zamanı ne olursa olsun bütün insanlara peygamber olarak göndermiştir.
Peygamberimiz (sav), Allah (cc)’ın gönderdiği son peygamberidir. Peygamberimiz (sav)’den sonra bir peygamber daha gelmeyecektir. Peygamberimiz (sav)’in peygamberliği devamlıdır. Peygamberliği kıyamete kadar devam edecektir. Allah’tan alıp insanlara bildirdiği emir ve yasaklar da kıyamete kadar uyulacak emir ve yasaklardır.
*
Peygamberimiz (sav) âlemlere rahmettir. Âlemlere rahmet oluşu devamlıdır.
Allah (cc)’ın son peygamberi Hz. Muhammed (sav), önceki peygamberlerin hepsini kabul ve tasdik etmiştir.
*
Kur’ân-ı Kerîm’de isimleri bildirilen peygamberler şunlardır:
Adem, İdris, Nûh, Hûd, Sâlih, İbrahim, Lût, İsmâil, İshak, Yakûp, Yûsuf, Şuayb, Mûsa, Hârûn, Davûd, Süleyman, Eyyub, Zülkifl, Yunus, İlyas, Elyesea, Zekeriyya, Yahya, İsa, Muhammed. (sav) Kur’ân-ı Kerîmde isimleri bildirilmeyen peygamberler de vardır. Biz Müslümanlar bütün peygamberleri kabul ve tasdik ederiz.
*
Allah (cc)’ın Kur’ân-ı Kerîm’de bildirdiği ilâhî müjdelere kavuşmak ,haber verdiği ilâhî azaptan da kurtulmak için bütün insanlar Hz. Muhammed (sav)’e inanmak ve O’na itaat etmekle yükümlüdür.
Allah (cc), peygamberimiz (sav)’e uymayı emreder:
“De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki; Allah da sizisevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir”(Al-i İmran Sûresi: 3/31)
*
“Hayır, öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı bulmaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça,
iman etmiş olmazlar.” (Nisâ Sûresi: 4/65)
*
“De ki: ‘Allah’a ve peygambere itaat edin’ Eğer yüz çevirirlerse, iyi bilsinler ki, Allah kâfirleri sevmez. (Al-i İmran Sûresi: 3/32)
*
“Biz her peygamberi sırf, Allah (cc)’ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik.” (Nisâ Sûresi: 4/64)
*
“Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.”(Nisâ Sûresi: 4/80)
*
Kurtuluş yolu sadece peygamberimiz (sav)’in gösterdiği yoldur. Çünkü bu yol Allah (cc)’ın yoludur.
“Allah (cc)’ın yolu asıl doğru yoldur.” (Bakara Sûresi: 2/120, Al-i İmran Sûresi: 3/73)
*
Peygamberimiz (sav)’e inanılmadan, O’na itaat edilmeden, O’nu önder ve örnek edinilmeden kurtuluşa ermek mümkün değildir. Engin rahmet sahibi Yüce Yaratan, kullarına “yolunu” göstersin diyegönderdiği sevgili kulu Hz. Muhammed (sav)’i, Kur’ân-ı Kerim’inde:
“And olsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya düşmeniz Ona çok ağır gelir. O, size çok düşkündür. Mü’minlere çok şefkatli ve merhametlidir” diye över. (Tevbe Sûresi: 9/128)
Bu ayet, Onun ümmetine ne kadar düşkün olduğunu bildirir. Bu ayet, peygamberimiz (sav)’in önemli üç özelliğini açıklar:
1-Mü’minlerin meşakkat ve sıkıntıya uğraması O’na çok ağır gelir.
2-Mü’minler üzerinde titreyip durur, onların iman doğrultusunda hayır ve iyiliğe, güzel ahlak ve fazilete yönelmelerini çok arzu eder.
3-Mü’minlere karşı çok şefkatli ve çok merhametlidir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav); İlâhî rahmetin, ilâhî sevginin ve iyiliğin elçisidir.
*
Merhum Mehmed Âkif diyor ki: “ Medyûn Ona cemiyyeti, medyûn Ona ferdi. Medyûn O Masûma bütün bir beşeriyyet. Yâ Râb! Bizi mahşerde bu ikrar ile haşret. ”
*
Medyûn borçlu demektir. Beşeriyyet ise insanlık demektir. Haşret
Âhirette tekrar dirilip mahşer yerinde toplanmak demektir. Müslüman olarak dinimizi, imanımızı, sahip olduğumuz bütün değerlerimizi, Kâinâtın Efendisi, peygamberimiz Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi ve selleme borçluyuz.
*
O, Allah (cc)’ın emirlerini bildirmeseydi, biz bilemezdik. O, anlatmasaydı, biz sahip olduğumuz değerlerimizi anlayamazdık. O, öğretmeseydi, biz kulluğumuzu yapamazdık. O, olmasaydı, biz Müslüman olamazdık, Müslüman olarak yaşayamazdık…
“Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah / Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed (sav) Allah (cc)’ın Rasûlüdür.”
İnandık ve tasdik ettik. Yâ Rab! Bizi bu iman ile haşret. (Amin)