Mektuplaşmamız benim şu mektubumla başladı. 20.11.2011
Aziz kardeşim selam eder, Allah’tan sağlık ve afiyetler dilerim. Bir an önce şifa bulup eski çalışma ve konuşma coşkunluğuna kavuşmanı niyaz ederim. Geçmiş hadiselerle ilgili bir yazı yazmaya çalışıyorum. Vakti ile federasyon yönetimi olarak Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ı ziyaret etmiştik. Sunay Osmanlı padişahları aleyhinde konuşunca zat-ı âliniz ayağa kalkmış bir şeyler söylemiştiniz. O söylediklerinizi ve ondan sonra ki Cumhurbaşkanı ve bizim davranışımızı yazıp bana bildirirsen çok memnun olacağım. Allah’ın selamı, rahmeti, dünya ahiret bahtiyarlığı zat-ı âlinizle, sevdiklerinizle beraber olsun. Selamlar. Mehmet Solmaz
22.11.2011 Sevgili kardeşim Solmaz. Mesajını aldım. Seninle oturup sohbet etmiş gibi oldum, duygulandım, o eski günleri şöyle gözümün önünden geçirdim. Beraber olduğumuz arkadaşlardan göçüp gidenlere Yüce Mevlâ’dan rahmet diler, ruhları şâd olsun derim. Sağ olanlara da af, afiyet, sıhhat ve saâdetler dilerim. Çok sevdiğim Solmaz kardeşime de çoluk çocuğu ile beraber mutlu ve afiyetli uzun ömürler dilerim. Bana gelince, oldukça zor bir imtihan veriyorum. Gebze’deyim. Henüz İstanbul’a dönmedim. Hastahane’ye burası daha yakın olduğu için beş- on gün daha burada oyalanacağım. Ondan sonra İnşaallah İstanbul’a dönerim. Tedavi olmaya çalışıyorum. Görünüşte pek ümit yok; ama Allah’ımdan ümit kesilmez. Geçmiş yılların ihmalleri, gaflet bizi buraya getirdi. Rabbim günahlarımızı İnşaallah affeder. Nasibimiz bu kadarmış.
Çok şükür, dolu dolu günler, yıllar yaşadık. Bu arada güzel hizmetlerde bulunmak da nasip oldu. Hep beraber ülkenin buralara gelmesinde birkaç nefes bizim de katkımız oldu. Senin bahsettiğin Sunay ziyaretini hatırlıyorum; ama teferruatını hiç hatırlamıyorum. Sen onu beraber olduğumuz diğer arkadaşlardan sor. Çalışmalarında başarılar dilerim. Yazdığın için çok teşekkür ederim. Gene yazarsan sevinirim. Ricam, beni dualarından unutmamandır. Ben de sana dua ederim. Vesile ile sevgi ve saygılarımı sunar ailece selam ederiz. Duygu dünyamda özel yeri olan
Solmaz kardeşim, hakkını helal et! Kardeşin Naim.
27.11.2011 Canım kardeşim Naim Bey. Selam ederim Allah’tan sağlık, afiyet, iki cihanda aziz ve bahtiyar olmanı niyaz ederim. İsviçre’de derneğin lokalinde yalnız başıma otururken bir zat geldi. Hocam dedi şu kaseti dinleyebilir miyiz? Olur dedim. Kaset çalışmaya başladı. Ses,
Naim kardeşimin sesiydi. Fatih Camii’nde konuşuyordun.
Konuşmanda heyecan, aşk, coşku vardı. Cemaati camiden çıkardın büyük bir meydana götürdün oradan hitap ediyordun. Anadolu yakasına geçtin daha büyük bir
meydanda hitap ettin. Daha heyecanlı hitap ediyordun. Heyecanın o kadar arttı ki konuşamaz oldun. Durdun durdun. Konuşamayacağını anladın. Eûzû – besmele çekip Mülk Sûresi’ni okudun. Zannederim bu konuşmayı hatırlayacaksın. Bu konuşmayı zat-ı âlinize şunun için
hatırlatıyorum ki, zat-ı âlinizi tanıdığım andan itibaren bütün hizmetlerin, çalışmaların gönülden gelerek, bütün varlığına hâkim olarak, aşk ve şevk ile, Allah rızası için; Allah’ın dinine hizmet için, faydalı olmak için, yapılmıştır. Benim inancım budur. Bunun içindir ki, Allah için seni
sevdim, seni kardeş bildim. Seninde mektubunda belirttiğin gibi, hayatın din-i İslâm’a hizmet için dolu dolu geçti. Konuştuğun dilin, salladığın kolların, diz çöktüğün dizlerin ve diğer organların Allah’ın huzurunda şahit olacaktır. Yüz akı ile hesap vermeni inşallah sağlayacaktır.
Yakalandığın hastalığa gelince; sağlık da hastalık da Allah vergisidir. Sağlığını iyiye kullananlar ilâhî derecelere kavuştuğu gibi, hastalığında sabredip Allah’a sığınanlarda
hem insan olarak işlemiş oldukları günahlardan kurtulur, hem de derecelere kavuşur. Allah-u Teâlâ hazretleri bu hastalık ile katında yüce derecelere kavuşacağını murat etmiş inancını taşıyorum. Cenab-ı Hak’tan başta zat-ı âliniz olmak üzere bütün hastalara şifa diliyorum. Sonumuzun hayırlı olmasını, bu dünyadan Müslüman olarak ayrılmayı, Allah’ın huzuruna Müslüman olarak çıkmayı, Allah’ın rahmeti ile muamele görmeyi niyaz ediyorum. Aziz kardeşim Naim Bey. Mehmet Solmaz.
11.12.2011 Aziz kardeşim Naim Bey Önce selam eder, Allah’tan sağlık, afiyet ve eskiden olduğu gibi hastalıktanve dertten kurtulmuş, canlı, hareketli, bir halde; yaşamanı, konuşmanı, yazmanı ve insanlara yol göstermeni dilerim. Sunay konusunda danışacağım hiç kimseyi bulamadım. Zannediyorum o konuda bilgi sahibi olarak bir zat-ı âliniz bir de ben kalmışım. Ahirete intikal eden bütün kardeşlerime rahmet dilerim. Onlarla cennette buluşmamızı Allah’tan niyaz ederim. Ziya Bey ile ilgili yazını dikkatlice, zevkle okudum. Bu Ziya Bey, bacanağın KİMSAN sahibi
Ziya Bey midir? Öyle ise selamlarımı saygılarımı ve başarı dileklerimi sunarım. Anadolu Kaplanları’nın başarısında belirttiğin gibi başarı işte çalışanların hepsine aittir. Ama fikrin sahibi ve organizatörün hak sahibi oluşu elbette daha fazladır. Çünkü fikir ve bu fikri eyleme dönüştüren olmazsa o fikir havada kalır.
Elimdeki “İslâm’ın Girişimci Kültürü ve Pazarın Yolu” kitabı bu konuda temel esasları ve bu esasların nasıl uygulama alanına konacağını göstermektedir. Aciz kanaatime göre bu eserinizin 2. baskısı değil, 50. – 100. baskısı yapılmalıydı. Her sanayicinin, her iş adamının masası üzerinde
bulunmalıydı. Zannediyorum bu eserin tanıtımı ve dağıtımı konusunda bir zaaf içerisindeyiz. MÜSİAD ve İTO gibi müesseseler kitabı bastırmalı ve dağıtmalıdır. Benim kanaatim bu yöndedir. Hastalığın seyri nasıl gidiyor? İnşallah iyi yöndedir. Bilgi vermeni istirham eder, başta söylediğim
dilek ve arzularımı tekrar ederim. Kendim yazıp, kendim gönderme bilgisine ve maharetine sahip olamadığım ve torunu beklediğim için cevabı geciktiriyorum, inşallah kusura bakmazsınız. Allah’a emanet olunuz. Mehmet Solmaz
18.12.2011 Sevgili kardeşim M. Solmaz! Sunay konusunu tamamıyla unuttum. Sadece oturduğu koltuğun mason yıldızları ile süslü olduğu gözlerimin önünde canlandı. Aklımda kalan doğruysa sedef yıldızlardı. Orada yaptığımı söylediğin konuşmayı da hiç hatırlamıyorum. Demek
ki o ziyarette bulunanlardan bir sen kaldın bir de ben! Düşündürücü bir şey! Desene, göç kalktı, kervan gidiyorken biz de hareket etmek üzereyiz. Dostum ve Aziz kardeşim! Kitabım için yazıp söylediklerine teşekkürler. Üçüncü baskıyı da yapıp bitirebildim. Buna da şükür. Hasta olunca ilgilenemedim. Benden sonra elbet birileri ilgilenir. Şu ana kadar da dostlar sayesinde başarabildim başardıklarımı. Hastalığım kendi hâlinde seyrediyor. Rabbim beni
imtihan ediyor. Dua et de yüz akı ile geçeyim, kazanayım, İmtihanım kolaylaşsın. Tekrar kemoterapi veya radyoterapi olacak gücüm kalmadı. Dayanmak çok zor. Ocak ayının ilk haftası içinde karar vermiş olacağım. Hâlen kararsızım. Dua buyurun ki hakkımızda hayırlısı neyse
o olsun. Karar veremiyorum. Kader yaşamak içindir, sular yatağında akmak için. Ne yaparsak yapalım, bunlar olacaktır. Yaşadıklarımız bizimdir; hesabını vereceğiz. Yaşayacaklarımızsa Allah’ın. Yaşadıklarımızın hesabını vereceğiz. Birbirimize dua edelim. Haklarımızı helâl edelim. Dostlara, yitirdiğimiz arkadaşlarımıza selâm. Bir taraftan da yazışmaya devam edelim. Kardeşiniz Naim.
01.01.2012 Aziz kardeşim Naim bey! Selam eder, Allah’tan sağlık ve afiyet dilerim. Eski sağlığına kavuşmanı, vaaz kürsüsünde Ümmet-i Muhammed’e İslâmî hakikatleri gür sesinle yine anlatmanı niyaz ederim. Aziz kardeşim! İlâhî irade ile zaman hükmünü icra ediyor, doğan büyüyor, büyüyen ihtiyarlıyor. Eceli gelen genç, ihtiyar, küçük büyük, işi olan, olmayan, zalim, mazlum, âlim, âbid kim olursa olsun ölüyor, ahiret yolculuğuna başlıyor. Bize de gelecek.
Yâsîn Hatipoğlu kardeşim, Mustafa Kılıç beyin bestelediği dörtlüğünde ecelin gelmesini şöyle ister:
Her sesin bir aksi vardır, ‘hoş sadâ’mız kalsa bârî,
Ömrümüz sonsuz değildir, zikrederken dolsa bârî.
Ders alın “Hayrül-beşerden”, kim demiş “ömrüm tükenmez”
Kurtuluş yoktur ecelden, secdedeyken gelse bârî.
Canım kardeşim! Zaman ve mekân yaptıklarımıza şahitlik edecektir. İnanıyorum ki, zat-i âlinize Fatih camisinin duvarları, sesinin yankılandığı kubbesi, oturduğun kürsü, dinleyen cemaatin, konuşan dilin, aşk ile çarpan kalbin şehâdet edecektir. Sağlığına kavuşma duası ile! Ebedî
âlemde beraber olmak niyazı ile! Mehmed Solmaz
06.02.2012 Dostum, kardeşim! İlgine teşekkür ederim. Tebrikine de. Ben iyiyim. Rabb’ime şükrediyorum. Her alıp verdiğim nefese şükür. Cennette buluşma dileğine katılıyorum ve inşallah diyorum. Senin sıhhat durumun inşallah iyidir. Birbirimize duacı olalım. Sana af, afiyetler
ve mutluluklar diliyorum. Cennette buluşalım derken bu dünyada yazışmayı da ihmal etmeyelim. Sevgi, selâm ve dualarımla. Naim
12.02.2012 Canım Kardeşim, Önce selam ederim Allah’tan sağlık, afiyet dilerim. Hayat penceresinde gördüklerim diye geçmiş günleri yazıyorum. HAKSES dergisinin sayfalarında muhtelif toplantılarda konuşmaların var ama konuşma metinleri yok. Biliyorum irticalen konuşurdun ama sormadan edemiyorum. Zatı âlinizde metin var mı? Bir de bende hiç resmin yok; toplantılarda, gezilerde zatı âlinizin resmi varsa bana lütfedip gönder yoksa pamuk dede resimlerinden birini gönder onu kitaba koyayım. Bir hayli yazdım, inşallah duanız bereketiyle tamamlamaya çalışacağım. İki cihanda aziz ol Aziz kardeşim. Mehmet Solmaz
13.02.2012 Güzel dostum! Çalışman bereketli ve feyizle dolu olsun. İlgin için teşekkür ederim. İyi olmaya çalışıyorum. Rabbim’in rahmet ve şifasından ümit kesilmez. Gözler görmese de. O yıllarda hep irticalen konuşurdum. Hiçbir yazılı metne sahip değilim. Çok dağınık bir insan
oldum. Bu hastalıktan sonra iyice dağıldım. Faydalı olamadığım için kusura bakma. Su anda hastahanede yatıyorum. Nasip olur da çıkarsam sana yakışıklı bir fotoğraf ulaştırmaya çalışırım. Erkam Yayınları, “Âlimlerimiz” ismi ile meşrebime uygun bir yeni kitap yayınlamış. Biraz
önce hastahaneye getirip bana verdiler. Noksanları olsa da güzel olmuş. İkinci cildin başlarında seni ve beni peş peşe koymuşlar. Düzenlemenin en yakışıklısı da bu olmuş. Selamlar. Dua beklerim. Âciz kardeşiniz Naim Karaman. Bana adres bildir ki resmi göndereyim.
20.02.2012 Sevgili Kardeşim Naim Bey! Önce selam eder Allah tan sağlık, afiyet ve iki cihan bahtiyarlığına kavuşmanı niyaz ederim. Resmini aldım. Baka kaldım. İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar demişler. Ben de geçmişi hayal ettim Kastamonu ilçelerini, Karadeniz
vilâyetlerindeki çalışmalarımızı hayalen tekrar yaşadım.
Şair de şöyle demiş; “Hayal âlemleri olmasa eğer bu çetin hayatın tadı mı olur, açılan çiçekler solmasa eğer gençlik çağımızın yâdı mı olur?” Geçmişi hayal ettiğimiz gibi geleceği de hayal ederiz. Geleceği hayal etmenin en güzel şekli zannederim rabıtadır. Ölüm döşeğindeyiz,
düşünüyoruz, hayal ediyoruz, Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, ölüm döşeğindeyken geliyor. Bizi ziyaret ediyor. Seviniyoruz, mesrur oluyoruz. Melekler geliyorlar,
etrafımızı çeviriyorlar, korkma diyorlar, üzülme diyorlar. Vaad olunduğun cennet ile sevin diyorlar. Melekler bu müjdeleri verirken ruhumuzu Allah’a teslim ediyoruz.
(Bknz: Nahl Sûresi: 16/32, Fussilet Sûresi: 41/30, 31) Ne güzel düşünce, ne güzel rabıta. Allah bütün mü’minlere, bize de nasip etsin. Amin. Allah’ın bütün lütufları seninle beraber olsun. Aziz
kardeşim. Mehmet Solmaz
25.03.2012 Canım kardeşim Naim Bey! Selam ederim. Allah’tan sağlık, afiyet dilerim. Ayağa kalkmanı kürsüye doğru yürümeni, kürsüye çıkıp Ümmet-i Muhammed’e “Ey Müslümanlar!”diye gür sesinle hitap etmeni can-u gönülden istiyorum. İnşaallah! bu dileğim yerine gelir.
Aziz kardeşim! Bildiğin bir hadis-i şerifi nakledeceğim. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurur ki:
“Mü’minin işi hayret vericidir. Çünkü işinin hepsi onun için hayırdır. Bu hal yalnız mü’mine mahsustur. Mü’mine sevinecek bir şey gelse şükreder, bu onun için hayır olur. Başına bir bela gelse sabreder, bu da onun için bir hayırdır.”
Sağlık, servet, makam sahibi, enva-i çeşit nimetler içerisinde iken, büyüklenmek, şımarmak, sıkıntı veren şeyler karşısında yeis’e kapılmak olgun bir mü’minin yapacağı bir iş değildir. Sağlık, servet ve dünyalıklara sahip olmak karşısında şükretmek, şımarıklığa engel olduğu gibi sevaba da, Allah katında yüce derecelere kavuşmaya da sebep olur. Arzu etmediğimiz sıkıntılara sabrettiğimiz zaman, sıkıntımızın yeni sıkıntılara sebep olmasını önlediğimiz
gibi, hatalarımıza, günahlarımıza kefaret olur, şükredenlerin kavuştuğu derecelerin üstünde bir dereceye de Allah katında kavuşuruz. Çünkü sabır, sıkıntının, hastalığın ve
belanın hayra dönüşmesine sebep olur. “Sabredenlerin mükâfatı sonsuz olarak verilecektir.” (Zümer Sûresi: 39/10) Aziz kardeşim Naim bey! Allah’tan hepimiz hakkında hayırlısını diliyorum. M. Solmaz
08.05.2012 Sevgili kardeşim. Mailini aldığım zaman yüzünü görmüş gibi seviniyorum. Biraz daha sık gönder. Çünkü bilirsin ki, seni severim. Dualarına muhtacım. Sağlığıma gelince, elden gelen her şey yapılıyor. Ara sıra hastaneye yatıyorum ve kemoterapi alıyorum. O da beni çok yıpratıyor ve yoruyor. Ancak yapılacak başka bir şey de yok. Bu işin kesin tedavisi biliyorsun ki yok. Ama biz
Müslüman’ız. Allah’ımızdan ümit kesmeyiz. Ne yapacağı belli olur mu? Yiyip içiyorum. Evin içinde, dış bahçede yürüyebiliyorum. Bunlara da şükrediyorum. Şimdi de sen
sağlığınla ilgili bana bilgi ver bakalım. Allah’a emanet ol. Naim
20.05.2012 Canım kardeşim Naim Bey. Önce selam eder, Allah’tan dünya ve ahirette bahtiyar olmanı niyaz ederim. Zat-ı âlinizde benim sağlığımı soruyorsunuz. Prostat, astım ve romatizma rahatsızlığım var. Ama onlar şimdilik bana hâkim değiller, ben onlara hâkimim, elhamdülillah
sağlığım yerinde diyebilirim, sol kulağımda işitme duygusunu büyük ölçüde kaybettim. Solumda olanların konuşmalarını zor duyuyorum. Bugün Kılıçarslan ile görüştüm. Tekrar hastaneye yattı durumu iyidir dedi. İnşaallah dahaiyi olursun. Zat-ı âlinizle görüşmeyi çok arzu ediyorum
ama ailevi sebeplerden dolayı İstanbul’a gelemiyorum. Cenab-ı Hak sağlıklı olarak hem bu dünyada hem cennetinde bizleri buluştursun. Selamlarımla gözlerinden öperim. Aziz Kardeşim. Mehmet Solmaz
20.05.2012 Sevgili dostum. İletini aldım. İhtiyarlık hastalıklarından rahatsız olduğunu belirtiyorsun. Astım,prostat ve kulak rahatsızlığı. Sen hastalıkları kontrol altında tutabiliyorsan büyük problem yok. Ancak ipin ucunu bırakma. Biliyorsun, tedavi olmak peygamber emridir.
İstanbul’a niçin gelemediğini anlayamadım. Sağlık olsun.İstanbul’a gelmek farz, vacip değil. Sen kendine iyi bak, canın sağ olsun, gerisi önemli değil. Benimle ilgili bilgileri
Kılıçaslan’dan almışsın. Daha iyi olmam için bana bol dua et. Senin iletini aldığım gün cevap veriyorum. Sen biraz geç cevap veriyorsun. Gene de teşekkür ediyorum. Sevgi ve
selamlarımı iletiyorum. Kardeşin Naim.
26.06.2012 Aziz kardeşim Naim bey! Önce selam eder, Allah’ın selamı ve rahmeti dünya ve ahirette üzerinde olsun. Sonra sıhhat ve afiyete kavuşmanı niyaz ederim. Yeniden sağlığına kavuşmanı Allah’tan niyaz ederim. Canım kardeşim! Hûd Sûresinden üç âyetin mealini veriyorum: “Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da, sonra bunu ondan çekip alırsak, şüphesiz o ümitsiz ve nankör oluverir. Ama kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırırsak mutlaka,“kötülükler benden gitti” diyecektir. Çünkü o şımarık ve böbürlenen biridir. Ancak sabredip sâlih amel işleyenler böyle değildir. İşte onlar için bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır” (Hûd Sûresi: 11/9-11)
İlk iki âyet, insanın, uğradığı sıkıntılar kavuştuğu nimetler karşısında davranışlarını, üçüncü âyette ise olgun Müslümanın durumunu açıklıyor. Olgun Mü’min sabreder ve sâlih amel işler. Şehâdet ederim ki, hayatın boyunca hep sâlih amel için çalıştın ve sabırlı oldun. Allah şehâdetimi
kabul etsin bizleri rızasında buluştursun. Âmin Mehmed Solmaz
16.08.2012 Can kardeşim. Allahın selamı, rahmeti, sıhhati ve afiyeti zatınla birlikte olsun. Ramazan geldi, kadir geldi. Sağlıkla, İhlâsla Ramazanın, kadir gecesinin kadrini bilenler yaşadılar. Çok çok sevaba erdiler. Naim kardeşim oruç tutamadı, bu sevapların hepsine nail olabilecek mi?
diye düşündüm. Bir çıkış yolu bulamadım derken âyet-i kerime imdadıma yetişti; “Sabredenlere mükâfatları elbette hesapsız verilir” (Zümer Sûresi: 10) buyurur.
Başka hesapsız sevap verdiği şey var mıdır? diye aradım. Allah hesapsız rızık veriyor. Ama sabrın dışında hesapsız sevap verdiği bir şey yoktur. Naim kardeşim de sabrı ile hesapsız sevaba kavuştu. Zarar etmedi. Hesapsız sevabın sahibi oldu, dedim, sevindim. İnşaallah dediğim gibi olmuştur. Kılıçarslan’la görüştüm. Evde dedi. Daha iyi dedi. Buna da sevindim. Arzumuz sağlığınıza tamamen kavuşmandır. Benim dünyevi dileğim budur. Uhrevî dileğime
gelince beraber cennete girmek “Vele deyna mezid” sırrına ermektir. Bayramın mübarek olsun. Sağlık ve afiyetle nice bayramlara sevdiklerinle birlikte kavuşasın. M. Solmaz
13.01.2013 Selâmün aleyküm. Aziz kardeşim “Cuma mektupları” ile teselli oluyoruz. Sağlığı elverişli ki, mektupları yazabiliyor diyebiliyoruz. Bu teselli benim için kafi gelmiyor. İmkan olursa bu mektubu alınca tafsilatlı özel bir mektubunu bekliyorum. Şu anda neredesin? evde
mi, hastahanede mi?Hastalığın seyri nasıl? Nasip olur da İstanbul’a gelirsem zat-i âlinizi eski sağlığınızda, eski neşenizde görmek istiyorum. Allah bunu bana nasip etsin.
Amin. Dareyn saadeti duası ile.. M. Solmaz
15.01.2013 Sevgili kardeşim. Gönderdiğin iletiyi okudum; sanki seni görmüş gibi oldum ve sevindim. Bundan önce mesaj gönderilmesini arzu ettiğin dostlara cuma mesajlarını gönderiyorum. Aziz dostum. Hastalığım devam
ediyor. Teferruatını uzun uzun anlatmayı sevmiyorum. Rabb’imden bana gelen bir armağan bu. Ben de O’nun kuluyum. Boyun büküp rıza göstermekten başka yapacak bir şey yok. Yiyip içebiliyorum. Öteki gündelik ihtiyaçlarımı Rabb’ime hamd olsun görebiliyorum. hastalığımın adı
prostat kanseri. Tedavisi olmayan kötü bir cinsi. “Küçük hücreli” diyorlar. Verebileceğim bilgi bu kadar. Bir takım ilaçlar kullanıyorum ama bunlar tedavi edici değil. Ağrı kesici ilaçlar. Sevgili dostum. Okuyorum, yazıyorum, in-
ternetle oyalanıyorum. Allah ne kadar diledi ise yaşayacak, ondan sonra da her kul gibi dostlara veda edeceğim. Şimdiden dostlardan helallik diliyorum. Son nefeste
Allah’tan Şehâdet Kelimesi diliyorum. Benim hakkım bütün mü’min kardeşlerime helal olsun. Özellikle çok sevdiğim Solmaz kardeşime. Sen beni boş ver de kendini anlat. Kimleri görüyorsun. Bilgi ver. Henüz İstanbul’a geçmedim, Medinecik’teyim. Sanıyorum beş on gün içinde geçerim.
İstanbul’a gelirsen, kısmetse görüşür, koklaşırız. Sevgi ile gözlerinden öpüyor, saygı ile seni kucaklıyorum. Haneden haneye selam ve dualar. Naim
23.01.2013 Aziz Naim bey kardeşim! Kâinâtın Efendisinin doğum gecesi “Mevlid kandilinin başta zat-i âliniz olmak bütün ümmet-i Muhammedin maddî ve manevî dertlerine deva olmasını Allah’tan niyaz ederim. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem doğduğu gibi öldü. Ölüm acısını duydu. “Her canlı ölecek” hükmüne tabi oldu. Allah sonumuzu hayır eylesin. Acımızı sevaba çevirsin. İmânla ahiret alemine geçmeyi nasip etsin. Arzumuz bu. Sevdamız
bu. Ya Râb! bütün ümmet-i Muhammed’e de, bize de Müslüman hüviyeti ile tekrar dirilmeyi nasip et. Amin. Aziz kardeşim! Dünyada Müslüman olarak bahtiyar bir önderdin. Dileğim ahirette de bu hüviyetle muamele görmen ve bu aciz kardeşini de yanına istemendin. Allah’ın
rahmeti, bereketi ve selameti üzerinize olsun. M. Solmaz
24.02.2013 Benim sevgili dostum. Senin bulunduğun yerlere tırmanacak manevi sermayeye sahip olmadığımı biliyorum. Ama bir garip kul ve senin kadim dostun olarak, kesip yukarıya yapıştırdığım içli duana “ÂMİN!” diyorum. Sevgi, saygı ve dualarımı iletiyorum. Naim
01.03.2013 Selâmün aleyküm. Aziz kardeşim Naim bey! Cuma mektupların gelmeyince, endişelendim. Acaba hastaneye mi yattı, diye düşündüm. Kılıçarslan’a sorayım derken cuma mektubun geldi. Sevinçle okudum. Rabbim derdine deva versin. Sağlığına kavuşasın. Duamız ve isteğimiz budur. Hakkımızda hayırlısını versin. Peygamberimiz’in vefatı ile ilgili bir makale hazırlıyorum. Adını Vuslat koydum. Vuslat sevenin sevdiğine kavuşmasıdır. En büyük
vuslat Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Allah’a kavuşmasıdır. Bu vuslatı Allah bizlere de nasip etsin. Aziz kardeşim sizden bir istirhamım var. Önümüzdeki Cuma
mektuplarından birinde “Tarihçe-i hayatını ana hatları ile birlikte biraz teferruatlı yazmanızdır. Kardeşlerimizin isteği üzerine yazıyorum. Tarihçe-i hayatınızı gönderdiğiniz
resmin altına koyacağım. Sonrada cuma mektuplarını koyacağım. Tekrar selam ediyor, Allah’ın razı olduğu kullar arasında olmanıza dua ederim. M.Solmaz
Selâmün aleyküm! 15.05.2013 Ank. Gönderdiğin son mektubunu da sevinçle okudum. Allah razı olsun dedim. Sonundaki nota baktım. “ 62 ve “Solmaz yaşıyor mu? Gören haber versin” demişsin. 62 kimdir bilmiyorum ama “Solmaz yaşıyor mu”yu üzerime aldım. Elhamdülillah
yaşıyorum. Gönderdiğin mektupları okuyorum. Elhamdülillah iyidir ki mektupları yazıyor diye seviniyorum. Mektubu yazmadığın hafta Kılıçarslan’a telefon ediyor, bilgi alıyorum. Mektuplarını resminin altına sıraya koyuyorum. İhtiyarlık çukuruna girdim ama halimden şikâyetim yok, şikâyete hakkım da yok. Allah ömür verdi yaşadık. Durmadan verdiği havayı teneffüs ettik Enva-i
çeşit nimetlerinden faydalandık. Elimizden geldiği kadar dinine hizmet etmeye çalıştık. Allah sonumuzu hayır eylesin. Âhiret ayrılığı vermesin. Cennetinde, rızasına ermemizde buluştursun. Ben iyiyim. Yazmaya çalışıyorum. Bir kaç eser basıma hazır hale getirdim. Bir kaçı üzerinde de
Erbakan usûlünü takıp ediyorum. Birinden yorulunca diğerine başlıyorum. Zat-i âlinize sık yazmayışımın sebebi rahatsız etme endişesidir. İnşaallah tam sağlığına kavuşursun da eskisi gibi Hakkı duyurmak ve ilan etmek için bütün gücünle çalışırsın. Allah’a bunun için dua ediyorum.
Allah sonumuzu hayır eylesin. Seni bağrıma basar, gözlerinden öperim aziz kardeşim Naim bey! Solmaz
16.05.2013
Sevgili dostum, Aziz kardeşim. Allah’ıma şükürler olsun ben iyiyim. Senden 1. elden haber aldığım için mutlu oldum; beni sevindirdin, Allah da seni sevindirsin. 15 sene kadar oldu, Kazakistan’ın Türkistan bölgesinde Şeyh Ahmet Yesevî Hazretleri’nin türbesini ziyaret ettiğimde
gördüğüm bir olayı hatırlattın bana. “İhtiyarlık çukuru” söylemi ile oraya gitmişim gibi canlandı hatıram. Yesevî, 63 yaşına girdiğinde yerin altına merdivenle inilen bir
çukur kazdırmış ve “Hz. Peygamber 63 yaşında dünyayı terk etmiş, ben haddimi bilirim, bakın şahit olun ki, ben de bu çilehaneden dışarıya çıkmayacağım. O’nun terk ettiği yaşıma girdim mi ben de dünyayı terk ediyorum” demiş. Geriye kalan uzunca ömrünü orada kitapları ile tamamlamış. Orayı daha sonra türbe hâline getirmişler, kızıl rejim döneminde oralar harap olmuş fakat rahmetli Turgut Özal orayı orijinal şekli ile restore ettirmiş.. vs. Yaşlılık çukuruna hepimiz girdik, lâkin kör nefis bir türlü kabul etmiyor. Bari yazıp çizerek bu boş vakitleri hizmete
ayıralım diyerek bir şeyler çizip yazıyorum. Sağdan soldan gelip gidenler olursa onlarla sohbet ediyorum. Kimi zamanlarda da istirahat etmem gerekiyor. Kilo almamak
için pisboğazlığı terk ettim. Asgarî taam ile yetiniyorum. Kur’ân okuyorum, Siyer okumayı eskiden beri çok severim. Ona devam ediyorum. TV haberlerini dinliyorum.
Özlediğim dostlara böyle özel notlar gönderiyorum. 62, Mehmet Ali Sarı’dır. Gördüğümde selâmını iletirim. Sana teşekkür ederim. Sıhhatin için dua eder, duanı beklerim.
Naim
Canım kardeşim, ihtiyarlıkta bilgisayar ve internet öğrenmeye kalkınca böyle oluyor. Zat-âlinize mektup yazdım. Göndermek için yarım saatten fazla uğraştım. Gönderince oh dedim, sevindim. Sevincim kursağımda kaldı. Zat-i âlinizin mektubu yerine başkasını göndermişim. Özür dilerim. Mektubunu yine göndermeye çalıştım. Gönderemedim. Torunum Burak imdadıma yetişti. Onun
vasıtası ile gönderdim. Göndermek istediğim mektup şu idi.
Son Mektubum
Selâmün aleyküm 31.07.2013 Aziz kardeşim Naim bey! Ramazan ayının son günlerini yaşıyoruz. Ramazanlarda zannederim en az iki camide konuşurdun.. Müslümanlara yol gösterir, Allah’ın ve Rasûlü’nün emirlerini öğretir, yasaklarından kaçınmalarını, Müslüman olarak yaşamalarını isterdin. Aşk ve coşku ile yaptığın bu konuşmalara camide bulunan duvar taşları, avizeler, halılar, üzerinde oturduğun kürsüler, seni dinleyen insanlar, iyilik timsali olan görülmeyen melekler şahitlik eder, amel defterin inşallah sevaplarla dolardı. Allah seni bu vazifeden aldı.
Yeni bir vazife ile görevlendirdi. Görünüşte sevimsiz, zor, acı ve ızdırap veren bir vazife. Hastalık. Hazreti Eyyüb Aleyhisselam’ın müptela olduğu hastalık…
Şimdi hastasın. Neşen yok. Dermanın yok. Aşk ile coşup konuşamıyorsun. İstediklerini zevkle yiyemiyorsun. Sevdiğin insanlarla gezip dolaşamıyorsun.. Hep olumsuzluklar. Acı ve ızdırap veren şeyler… Ama bütün bu olumsuzluklara karşı şikâyet etmeden, isyan etmeden sabırla hastalığa karşı direnenlere Allah’ın verdiği mükâfat, hiçbir mükâfatla ölçülemeyecek derecede büyüktür. Bunu biliyorsun. Allah, Zümer Sûresi’nin onuncu âyetinde bu mükâfatın hesapsız, sonsuz olarak verileceğini bildiriyor.İnşaallah bu mükâfat seninledir.
Şu an ne durumda olduğunu bilmiyorum. Aziz kardeşim. Sabrettiğini biliyorum. Yine de sabret… Allahın sonsuz mükâfatı seninle beraber olsun. Allah hakkında hayırlısı ne ise onu versin. Bizim niyazımız sağlığa kavuşman, kürsülerine dönmendir. Aziz kardeşim seni Allah için seviyorum. Sevmemin sebepleri çoktur. İkisini beyan edeyim. Bütün buluşmalarımızda, konuşmalarımızda maldan, mülkten, evden, arabadan, makamdan bahsettiğini hiç görmedim, duymadım. Nice kimselerin arkadaşlarımızın bunları elde etmek için kapı kapı dolaştıklarını gördük ve
duyduk. Hukuk tahsilini tamamlayan bir insan olarak konuşma kabiliyetin ve üstün beşeri münasebetlerinle ünlü bir avukat, hâkim ve savcı olabilirdin, Üst makamlarda da
vazife alabilirdin.
Bunların hiçbirine iltifat etmedin. Düşük bir maaşla da olsa irşad vazifesinde kaldın. Bu vazifeden emekli olmana rağmen irşat vazifesine devam ettin. Bu niteliklere sahip
olmak büyük bir mazhariyettir. Yine zat-ı âlinizle nice zenginlerle birlikte bulunduk. Zenginler genellikle paranın verdiği cüretle bilir, bilmez konuşurlar, bir çok insan da zenginliğinden dolayı ellerini ovalayarak onları dinlerler. Sizin bulunduğunuz yerde zenginler ellerini ovalarlar, sizi
dinlerlerdi. Onlar size değil, siz onlara hâkim olur, yol gösterir, vazifelerini hatırlatır, irşat ederdiniz. Ben de içimden sizin için Allah razı olsun derdim. Aziz kardeşim Ne diyeyim? Allah sonumuzu hayır eylesin. Bütün hastalarla beraber size de şifa versin. Bu dünyada buluştuğumuz
gibi cennette de buluştursun. Âmîn. Selâmün aleyküm. Mehmed Solmaz.
Bu mektup son mektubum oldu.
Naim Kardeşimin Son Mektubu
04.09.2013 Sevgili dostlarım, kardeşlerim! Elimde olmayan sebeplerle sizlerden uzak kalmış olmam beni de çok üzüyor. İnşaallah güzel Rabbim daha güzel kapılar açar. Verdiklerine, şunca nimetlerine, her türlü şükür ile şükürler olsun. Bir şeyler yazabilince sizleri görmüş gibi mutlu
oluyorum. Sıhhat ve afiyetimize dualar edelim. Doktorlar bu cihazlardan uzak durmamı söylediler; ben de onların söylediklerine uymaya çalışıyorum. Yusuf kardeşimin kısa
bir raporunu istiyorum. Ziya beye geçmişler olsun diyorum. Bütün kardeşlerime sevgiler, dualar. Bu mektupla Naim kardeşimizin mektuplaşması sona erdi. Cuma sohbetleri sona erdi. Cuma sohbetlerini, mektuplaşmayı bekleyenlerin üzüntüsüne payan yoktu. Cuma sohbetleri ve
özel mektupları gelmiyordu. Sohbetler ve özel mektuplar Naim kardeşimin yaşama belgesi idi. Bu ayrılık üç ay kadar sürdü. Üç ay sonra Naim kardeşimin iki cümlelik internet mektubu geldi:
03.01.2014 Dostlarım, sizler benim hayat ağacım, bahçedeki güllerimsiniz. Ben buradayım, Medinecik’te Dualarınızı alıyor, fazlası ile de karşılık veriyorum. Naim kardeşimizin bu mektubuna aynı gün verilen bir cevap da
internete düştü..
03.01.2014 Hocam, sizden haber almak çok sevindirdi beni. Bizim de dualarımız sizinle.
Nurşen K. UYANIK
Naim kardeşimizin bu seslenişi son seslenişi oldu. Damadı Kılıçarslan’a telefon ediyor, Bilgi alıyordum. Bazen hasta, bazen iyidir, diyordu. Yine telefon ettim. Telefona bir hanım çıktı. Kılıçarslan’ın eşi misin? dedim. Evet dedi. Ben babanın arkadaşı olurum. Ankara’dan telefon ediyorum. Baban nasıl, ayağa kalkabiliyor mu, Yürüyebiliyor mu? dedim. Ayağa kalkamıyor dedi. Konuşamadım, zannederim karşı tarafta konuşacak durumda değildi. Şifa dileyerek telefonu kapattım. Sonradan öğreniyorum ki, Naim kardeşimin kemikleri erimiş. Konuşma kabiliyeti kalmamış, aklı başında imiş, işaretten anlıyormuş. Zannederim on beş, yirmi gün sonra internete ve cep telefonlarına şu haber düştü.
6 Ağustos 2014 07. 50 Bugün 06 Ağustos 2014 Naim hocamızı kaybettik. Yarın Tavşanlı köyündeki Akşemsettin sitesinden öğle namazını müteakip kılacağımız cenaze namazı sonrası, Tavşanlı Köyü mezarlığına defnedeceğiz.
“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” dedim.
Cenaze namazını kılmalıyım. Gece on iki otobüsüne binersem
yetişirim dedim. Torunum Burak’tan telefon geldi. Dede sabahleyin ben seni götürürüm, dedi. Ertesi gün saat 9’da yola çıktık. Tavşanlı köyüne vardığımız zaman yolda jandarma tertibat almış. Cenazeye gelenlere yol gösteriyor, trafik düzenini sağlıyordu. Naim kardeşimizin Medineciğine ulaşamadan arabamızı bırakmak mecburiyetinde kaldık. Bir, bir buçuk km
yürüdük. Akşemsettin sitesine vardığımız zaman Naim kardeşimizin çok sevdiği iki Mehmetçik jandarma sitenin kapısında nöbet tutuyordu. Köyün içi Naim kardeşimizin dostları ile dolu idi. Camide hafızlar Kur’ân-ı Kerîm okuyordu. Öğle ezanı okundu.. Okuyuşta bir başkalık vardı. Öğle namazı ve cenaze namazı kılındı Cumhurbaşkanımız muhterem Recep
Tayyip Erdoğan’ın, Naim kardeşimizin vefatından dolayı duyduğu üzüntü ve baş sağlığı dileklerini Sağlık bakanı Mehmet Müezzinoğlu dile getirdi, güzel bir konuşma yaptı.
Cemaat çoktu, her taraf dolu idi. Fakat gürültü ve telaştan eser yoktu. Sükunet hâkimdi. Gün 7 Ağustos’tu. Hava açıktı, fakat sıcak değildi. Mezara ihtiyarlar için oturaklar getirmişler,
oturduk. Sular verdiler, içtik. Yâsîn-i şerifin her sayfasını ayrı iki hafız okurken, Naim kardeşimin naaşını mezara indirdiler, İlâhi rahmete emanet ettiler. Ağlayan ve ağlatan bir hoca Efendi içli bir dua yaptı. Defin tamamlandı. İki delikanlı başsağlığı dileklerini kabul etmeye başladılar. Yaklaştım Birinesen Kılıçarslan mısın? dedim. Evet dedi. Baş sağlığı diledim. Sitenin misafirhanesine davet ettiler. Etli pilav, tatlı ve pide ikram ettiler. Yemekten sonra Kılıçarslan’ı aradım, buldum. Hacı hanımı görebilir miyiz?, baş sağlığı dilesem, hatim okudum,
duasını yapsam dedim. Evin her taraf kadınlarla dolu, ben de göremedim dedi. Öyleyse hürmetlerimi, selamlarımı ve baş sağlığı dileklerimi ilet dedim.
Ankara dönmeye karar verdik. Dilovası’nı geçtik hava bozulmaya ve yağmur yağmaya başladı. Yol boyunca yağan yağmurdan zaman zaman önümüzü göremiyorduk. Evin önünde arabadan indiğim zaman yağmur, aynı şiddetle yağıyordu. Bir kaç gün sonra merhum Naim kardeşimin bir aile dostuna telefon ettim. Hacı hanımın rahatsız olduğunu biliyorum. Şimdi nasıl? diye sordum. Allah ondan razı olsun. Naim kardeşimize gece gündüz baktı. Hiç bir hemşire onun gibi bakamazdı dedi. Ben de yıllar önce Naim kardeşim de bana Hacı hanımdan razı olduğunu söylemişti dedim. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem “Bir hanım beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, iffetini korur ve kocasına itâat ederse cennete girer” buyurur. (Muhtarul’ehadis, Sh: 15, 1959, Mısır. )
İtâatin ölçüsü kocanın razı olmasıdır. Allah Hacı hanımdan razı olsun. Hacı hanıma ve yavrularına sağlık ve afiyetle geçecek uzun ömürler, Naim kardeşime de sonsuz İlâhî rahmet
niyaz ederim.
ahmut Naim Karaman ile Mektuplaşmamız