KÖYÜMÜZÜN ŞEHİTLERİ ve GAZİLERİMİZ

Köyümüzün şehitleri de vardır.

Köyümüzün şehitleri nerede şehit oldu?

    (Resim: 184) Şahadet anı (temsili)

Yemen’de mi, Filistin’de mi, Irak’ta mı, Kafkasya’da mı, Galiçya’da mı, Allahuekber dağlarında mı, yoksa Çanakkale de mi ? İmparatorluğumuz bu yerlerde balkan savaşında, birinci dünya savaşında yıllarca savaştı.

İstiklal savaşımızda mı, Sakarya’da mı,  Dumlupınar’da mı nerede savaştı, Düşman kurşunu ile mi, hastalıkla mı şehadet şerbetini içti?

Hepsini bilemiyoruz.

Şehitlerimizin ana, babaları, yaşayan arkadaşları şehadetlerini bilebilirlerdi. Ama onlar da Hakk’ın rahmetine kavuştular.

Biz sadece şehitlerin isimlerini biliyoruz Torunlarından bize ulaşan bilgileri gelecek nesiller’e aktarmak istiyoruz.                                                            

İşte köyümüzün şehitleri:

Bıyığın Alinin iki oğlu varmış.İki oğlu da harpte kalmış, Vahit ile İsmail şehit olmuş. İki oğlunun şehit olması ile Bıyığın Alinin erkek nesli kalmamış

  1. Çolak Alinin oğlu Hacı askerden,köyüne dönmemiş,o’na da şehit düştü demişler
  2. Memişin oğlu Bayram  askerde (Haçın-Saimbeylide) şehit düşenlerdendir.
  3. Numan oğlu Nuh Mehmet de şehitler kervanına katılmış.
  4. Hacı Mustafa oğlu Emir,o’na da harpte kaldı demişler.Oda şehitler kervanına katılmış,
  • Emir’in oğlu Hacı da babası gibi harpte şehit düşmüş.
  • Hacı Mustafa’nın ikinci oğlu Rıza da Askerden dönmeyenlerdendir.Ona da şehit düştü denilmiştir.
  • Hacı Osman oğlu Hacı, askerlikten köyüne dönemeyenlerden.O da şehit.
  • Hacı Osman oğlu Seyit, O da ağabeyi gibi şehit olmuş, köyüne dönememiştir.
  • Müderris Ali Osman oğlu Hacı Çanakkale savaşında Gelibolu da şehit düşmüş, yavrusu Zühdü yetim, hanımı da dul kalmıştır.
  • Ali oğlu Şahadet de, şahadet şerbetini içmiş, oğlu İzzet ile hanımını yalnız bırakmıştır.
  • Yirik çoban oğlu Kadir de vatanı için canını verenlerdendir.
  • Sağırlar’dan Abdullah oğlu Kadir 1.Dünya harbinde şehit düşmüş.
  • Sağırlar’dan Abdullah’ın ikinci  oğlu  Emir Ali de Çanakkalede şahadet şerbetini içenlerdendir.
  • Deli Ahmetlerden Arif oğlu Şaban da Çanakkalede şahadet şerbetini içmiş,
  • İsmail oğlu Şükrü de (Daymaz) Şehit düşenlerdendir.
  • Mehmet oğlu Halil İbrahim de askerde kalmış.O da şehit.
  • H.İbrahim oğlu Veysel Toplaloğlu da Askerden dönmeyenlerdendir.O da Şehit,
  • Yusuf oğlu Hacı da askerden dönmemiş. Şehit.
  • Hacı Sofi oğlu Nuh Mehmet de şehitler kervanına katılmıştır.
  • Kel kadirin Abdullahın oğlu İbrahim de askerden dönmemiş. O da şehit.
  •  Arıklardan Duranın oğlu İsmail Şimşek de Şehitler kervanına katılanlardandır.

T.C Milli Savunma Bakanığı’nca 1998 yılında yayınlanan “Şehitlerimiz” adlı kitabın 452-453. sahifelerinde isimleri verilen iki şehidimiz daha vardır. Bunlar;

22.  Osman oğlu Hasan (1928.sırada kayıtlı) Irak cephesinde, Gazze de şehit düşmüş.

23. Dur Hasan Oğlu Recep (1958.sırada kayıtlı) Çanakkale de yaralanmış, Gümüş Suyu Hastanesinde şehit düşmüş.

   (Resim: 185)Şehit Davut Karataş

24. En son şehidimiz, Rıza oğlu Davut Karataş dır. Vatani görevini yapmakta iken1973 yılında Hakkari/Yüksekova, Akpınar Beldesi’nde  kaçakçılarla yapılan bir müsademe esnasında şehit düşmüştür

Allah onlara rahmet eylesin.Bizleri de cümlesinin şefaatlerine nail eylesin. Amin.

Bunlar, isimlerini bildiğimiz şehitlerimizdir. Belki, İsimlerini bilemediğimiz niceleri daha vardır.

Balkan savaşı,birinci dünya savaşı,istiklal savaşı.1912 den 1922 yılına kadar üç kıtada devam eden savaşta milletimiz milyonlarca şehit verdi.

Tarihimizin en zor dönemleri olan bu tarihlerde büyük toprak kayıplarımız insan kayıplarımız oldu. Savaşla birlikte kıtlık ve hastalıkta milletimize çok büyük zararlar verdi. Allah’ın bir daha o günler gibi günleri milletimize göstermemesine  dua ederken, bütün  şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyoruz.Allah’ın rahmeti onlarla birlikte olsun.                                                                                               

Allah şehitler hakkında buyurur:           

Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler.  Ancak siz bunu bilemezsiniz.” (Bakara:154)

Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma!

Hayır, onlar Rableri katında diridirler, rızıklanmaktadırlar.” (Ali İmran:169)


Yemen de, Sina, da ve de Fizanda Gencecik başını Hak yola salan

Gencecik başını  hak yola salan; Canını verip te vatanı alan

a) İstiklal Savaşı Gazilerimiz:

Canını verip te vatanı alan. Ömrünün baharı gençlik çağında

Ömrünün baharı gençlik çağında Gidipte dönmeyen; ŞEHİD dir ollar
N. SOLMAZ

GAZİLERİMİZ

Savaşlara katılan dedelerimizin bır kısmı Şehitlik mertebesine yükselmiş, bir kısmı da Gazi olarak dönmüşlerdir.Bu esnada düşman eline düşerek uzun süre esaret hayatı yaşadıktan sonra dönenler de olmuştur.Tabii bu  yazdıklarımız bildiğimiz kadarı iledir. Bilinmeyenler daha da çoktur. Yüce Allah hepsine gani gani rahmet, bizleri de şefaatlerine nail eylesin. (Âmin.)

Gazilerimiz şunlardır:

1. Şükrü Kahraman, Ömer oğlu. İstiklal madalyası var. Maaş alırdı.

(Resim: 186) Remzi Aksoy’a ait
  resim ve İstiklal madalyası

2. Remzi Aksoy, Ali Osman oğlu. İstiklal madalyası var. Maaş alırdı.                                      

3. Tahir Öztürk, Halil oğlu. İstiklal madalyası yok

4. Mehmet Güçlü, Yusuf oğlu. İstiklal madalyası yok

5. Mehmet Tavşan. Memiş oğlu. İstiklal madalyası var. Maaş alırdı.

6. Osman Şahin, Mustafa oğlu. İstiklal madalyası yok

7. Molla Osman Demir, Mehmet oğlu. İstiklal madalyası yok yok

8. Küçük Ömer Doğan, Mustafa oğlu.İstiklal madalyası yok

              (1 Teşrini Sani 1338-1922)                                     (23 Nisan 1336-1920)
(Resim: 187) Gazilere verilen İSTİKLAL MADALYASI’nın ön ve arka yüzü

9. Ömer Çavuş (Yılmaz),Mustafa oğlu.İstiklal madalyası yok                                                                                             

10. Deli Ali (Hekim Ali),Emir oğlu. İstiklal madalyası yok 11. Mahmut Şimşek,Mecik Ali oğlu. İstiklal madalyası yok

ESİR KALDIKTAN SONRA DÖNENLER:

1. Tahir Öztürk. ………… :Rusya da …. Sene

2. Mehmet Güçlü …………. :Rusya da….. sene

3. Mehmet Tavşan……… :Yemen de 9 sene İngiliz de (Süveyş
kanalının yapımında çalıştırılmış. Gündüz iş yaptırırlar
akşam olunca birbirlerine bağlarlarmış)

4. Şükrü Hahraman…….. :Yemen de  9 sene  İngiliz de

5. Osman Şahin…………. :Yemen de  9 sene      “  

6. Hacı İsmail Doğan…… : Yemen de  9 sene     “

7. Osman Sarıdemir……. : Yemen de 9 sene      “ 

8.  Küçük ömer Doğan…. : Hindistanda 11 sene    “

9. Esmenin Mehmet…….. : Yemen de  9 sene      “   

10. Deli Ali (Hekim Ali): Yemen de 9 sene        “

11. Mehmet Kırımlı ……. : Yemen de 9 sene        “

—————————————-

b) KORE SAVAŞI GAZİLERİMİZ:

  1. S.Mehmet Doğan, Ömer oğlu.Madalyası var,

Maaş alamıyor.

Seyit Mehmet Doğan, 5.Tugay değiştirme birliği olarak 1954 yılında Kore’ye gider. Savaş birlik Koreye gitmeden önce bittiği için savaşa katılmazlar. Askerliklerinin kalan kısmını orada tamamlayıp dönerler. Bundan dolayı da kendilerine maaş bağlanmamıştır.

(Resim: 188) Mahmut Şahin

2.  Mahmut Şahin, Osman oğlu.
Beratı-Madalyası var, Maaş alıyor.

KORE HATIRASI

1932 doğumluyum. 54’e bir tertip olarak askere gittim.

Birliğimiz, 3.Ordu 28.P.Al. Oto Bölüğü Erzurum idi. Kore’ye asker topluyorlardı,gönüllü yazıldım.Tüm gönüllüler                                (Resim: 187) Madalya

Kars kapıda toplandık. Bizleri Trenle İzmir’e yolladılar.

Ben Kayseriye gelince Ailemi, eşimi-dostumu görmek için trenden indim.İki gün köyde kaldım.Tekrar trenle İzmir’e  vardım.Yolda benim firarımı vermişler.İzmirde 4 gün hapis yatırdılar.İzmirde bir yıl kurs gördük.Temmuz 1953 tarihinde  Gemi ile bir Tugay asker 4.Tugay değiştirme birliği olarak İzmirden hareket ettik.Kızıl Denizde Port Sait limanında eğlendik. Tekrar devam ettik,Aden’e vardık. Orada bir gün kaldık. Komutanlar indi şehri gezdi. Bizi indirmediler. Oradan hareket ettik ve 29 gün sonra Güney Kore’nin Pusan şehrine vardık.Oradan hareket ettik, 2 gün trenle,6 saatte Cemselerle gittik ve muharebe alanına vardık. Bize 15 gün istirahat verdiler.Biz varınca oradaki birlik Türkiyeye döndü.Cephe gerisinde Ben Amerikan Oto Bölüğünde idim. Askerliğe devam ettik. İki buçuk ay sonra Barış imzalandı, savaş durdu.Bizler savaşa fiilen katılmadık.Sürekli teyakkuz durumunda idik.
Bir yıl sonra 1954 yılında değiştirme birliği olarak Türkiyeden 5.Tugay geldi. Seyit Mehmet Doğan o tugayla Koreye gelmişti.Ancak onların geldiğinde savaş yoktu.Barış gücü askeri olarak görev yaptılar.

Ben orada hastalandım, sarılık oldum. Bana 3 ay tebdil-i hava verdiler. Bu üç ayı orada dinlenerek geçirdim. Dedeleri Vengicekli olan Mahmut Hacısağır ile orada tanıştık.

Bir yıl kaldıktan sonra bizim terhislerimiz yaklaştığı için biz yine gemi ile gittiğimiz yoldan Türkiyeye döndük. Bize Korede ayda 5 dolar verirlerdi. İzmir’e döndüğümüz zaman da buradaki ( 1 yıllık) maaşımız birikmiş.130 lira da izmirde verdiler. Askerliğimiz bittiği için bizi İzmirden terhis ettiler. Törenle herkes memleketine gönderildi. Bizim Kore maceramız da böylece sonuçlandı.

         (Resim: 189) Mahmut Hacısağır

3.Mahmut Hacısağır, Seyyit Burhanettin oğlu.

Beratı-Madalyası var, maaş alıyor.           

KOREDEKİ ANILARIM-I

Korede Ordonat Bölüğünde idim. Bizim bölüğün mevcudu 7 Subay,43 Ast Subay  toplam 50  kişi idi.

Tugayın umum oto tamirini ve  ağır silahların bakımlarını yapar,yiv ve setlerini aletlerle ölçer menzili vuramaz olan silahların gal raporunu verirdim.Görev yapmayan silahların yenisi verilirdi.

Bizim Subaylarımız zeki,fedakar,cesur ve gözü pek erleri severlerdi.Bizim Bölük subayımız Üsteğmen Kemal Kazım Bağbür  şehre izine  gidiyor. Orada arabası jipi çalınıyor.Bölüğe döndüğünde kendisine çadır hapsi veriliyor.O gece ben de 1-3 nöbetçisiyim.Üsteğmenimin çadırında nöbet tutuyorum. Üsteğmenime bu konuları sordum.  O  da  bana  anlattı. Yüzbaşı  Hicri  Sönmezer  “jip               

bulunmazsa divan-ı harbe veririm” demiş.  O vakit ben de üsteğmenime “komutanım bana süresiz izin verin ben evladın Amerikalılardan bir jip gıdıklar sana getiririm.Eğer bir çıkmaza düşer şehit olursam  sana ganım canım helal olsum komutanım,bu hakaret bana ağır geliyor” dedim. Bana süresiz izin verdiler.Sırtıma yeni bir Amerikan asker elbisesi giydim, Şehirdeki Amerikalıların hamamına gittim,orada yıkandım.Hamamın yanı beli çam ağaçları ile dolu orada ağaçların gölgesinde otururken oraya içinde dört kişi olduğu halde bir Amerikan jip geldi.Jipten indiler.Jipin içindekiler EMPİ idiler,yani İNZİBAT. Bunlar hamama girdi 5 dakika geçti,onların hamamın içine girdiğinden emin olunca hemen harekete geçtim jipin içine bindim.Askeri araçların kontak anahtarı üstünde olur. Jipi çalıştırdım, göstergelerine baktım, benzin ful dolu.”Ya Allah sana sığındım” dedim fırladım. Ta bölüğümüze gelinceye kadar hiç durmadım.Bütün subayların takdirini kazandım ve Subaylarım nereye izine gittilerse onların vasıtalarını ben kullandım.

Jip pırıl pırıldı.Tanınmaması için kademede kaborta aksamını değiştirdiler,komutanım da böylece divan-ı harbe verilmekten kurtuldu.

 KORE ANILARIM-II

Bir gün yine şafak vakti Topçu Taburunda topların namlusunun içinin yivini,setini ölçtüler bozuk olanları gal ettiler,ikindi sonu ağır uçaksavar silahları ve ağır makinelileri de muayene edip bölüğümüze dönüyorduk. Biraz gidince bir köprüye geldik. Ben durdum Yanımdaki Yüzbaşım Servet Barulday bana evladım niye durdun dedi.Komutanım ben köprünün ağzında baştan başa eşilmiş bir hafriyat fark ettim deyince arkada oturan Kadiri Başçavuş’a Kadiri bey bizim şoför yolda tehlike var diyor şuna bir bakın.Bu er evlat kuşkulandım diyor.Vasıtadan inen Başçavuşuma seslendim komutanım orada ya mayın ya da tahrip bombası gömülü olabilir dedim.Kadiri Başçavuş çok bilgili bir insan dört lisan biliyordu. Köprünün yanına varınca korktu,irkildi. Ne var kadiri bey deyince bizim şoförü tebrik ederim.Burada tehlike var ne yapacağız.Ben hemen söze karıştım.Komutanım siz köprünün epeyce gerisinden karşıya geçin ben jipi geriden dolaştırır karşıya geçer gelir sizi alırım dedim. Biz böyle yaparak tehlikeden kurtulduk.Yola devam ettik. Çok geçmeden arkadan gelen bir vasıtanın havaya uçtuğunu uzaktan görebildik.

                                                                                                          Mahmut Hacısağır

                                                                                                              Ordonat Bölüğü erlerinden   

                                                                                                              Künye No: 21738

c) KIBRIS SAVAŞI GAZİMİZ:

Necip Solmaz, Baryam oğlu Beratı-Madalyası var. Maaş alıyor.

(Resim: 190) Necip Solmaz  
(Resim: 191) Berat-ı Madalya



















KIBRIS ANILARIM:
Ankara Yeni Çubuktan otobüslerle Mersin’e  hareket ettik.Taşucu-Ovacık mevkiine vardık.Oradan 18 Temmuz 1974 tarihinde sabah saat 5 de helikopterler ile Kıbrıs semalarına uçtuk,Girne arkasına iniş yaptık.Burası savaş meydanı idi.Kendimizi bir anda savaşın içinde bulduk. Her tarafta silahlar patlıyor,uçaklar bomba yağdırıyordu. Orada iki gün savaştık.
20 Temmuz sabahı Bolu ve Eğridir komando birlikleri havadan iniş yaptılar.Her taraf toz duman,her yerden silah sesleri geliyor, ada adeta yanıyordu.Biz iniş yapan komando birliklerini korumak için düşman hatlarını sürekli ateş altında tutuyorduk. Bu esnada da  iki tarafın ateşi altında kaldık.
21 Temmuz 1974 günü Kayseri Komando birliği inişe geçti. Ondan sonra bizler rahat bir nefes aldık. Bu andan itibaren de adanın içlerine doğru ilerlemeye başladık.Bu arada şehit olan arkadaşlarımız oldu. İleri harekat 10,12 gün devam etti Adanın epeyce içlerine girmiştik.Ateşkesle birlikte harekata ara verildi


Scroll to Top