Köyümüzün insanları
Peygamberimiz (s.a.v) İbrahim ve İsmail peygamberlerin soyundan geldiğini bildirmiş ve atalarından bahsetmiştir. Bir insanın atalarından bahsetmesi ve onları bilmesi hem hakkı, hem de vazifesidir. Kötü olan şey insanın atalarıyla öğünmeleri, böbürlenmeleri ve kendisini diğer insanlardan üstün görmeleridir. İnsanlardan üstün olanlar, Allah’ın emirlerini tutanlar, yasaklarından sakınanlar ve takva derecesine ulaşanlardır.
Müslüman olarak Peygamberimiz (s.a.v) in soyunu, annesini, babasını, dedesini, ehli beytini öğrenmek için nasıl istek duyarsak, kendi geçmiş büyüklerimizi de aynı istekle öğrenmemiz gerekir.
Bir insanın atalarını bilmesi, akrabalık haklarına riayet etmesi hem dini hem de ahlaki bir vazifesidir. Akrabalar arasında veraset, sıla, nafaka, miras ve nikah gibi hukuki meseleler yönünden de insanın geçmişini ve etrafını bilmesi, tanıması lazımdır. Aile bağları koparılmış, birbirini tanımayan insanların hem akrabalık hukukunu koruması mümkün olmadığı gibi huzurlu bir hayatın yaşanılması da mümkün değildir.
Bizde mümkün olduğu kadar geçmişimizi öğrenmeye, bu kitapla köyümüzden yetişen ve gelecekte yetişecek nesillere anlatmaya ve tanıtmaya çalışacağız.
Köyümüzün insanları kendi hallerinde yaşarlardı. İhtiyaçlarını köy imkanları ile karşılarlar, toprağı ekerler, biçerler, topraktan ne alırlarsa onunla yetinirlerdi. Dışarıda çalışma imkanları yoktu. Çünkü dışarıda iş yoktu. Sadece ekin biçme zamanında Talas altına, Endürlük ve Kıranardına ekin biçmeye giderlerdi. O kadar…
Kayseri merkezinde hamallıktan başka bir iş de bulunmaz; hamallığı da sevmedikleri için yapmazlar. Köy imkanları ile geçinirlerdi… 1950 yılının mayıs ayının on dördünde seçimler yapıldı.Halk partisi seçimleri kaybetti. Merhum Adnan Menderes Başkanlığındaki Demokrat parti seçimleri kazandı. Köylünün üzerindeki yol vergisi, mal vergisi, tarla vergisi kalktı. Şehir merkezinde yeni iş sahaları açıldı. Köylümüz şehre çalışmaya gitti. Köyümüzden ayrılarak şehre giden ve başta Sümer bez fabrikası olmak üzere Reşadiye Dokuma, ve Orta Anadolu Fabrikalarda da bir haylı insanımız ekmeğini alın teri ile temin etmişlerdir. Herkesin köyde işsiz olduğu bir zamanda fabrika da çalışmak bir ayrıcalık kabul edilirdi
Sümer bez fabrikasında çalışanlar:
1.İlyas Şekerci, Emekli oldu.
2.Hamdi Aktaş, Emekli oldu.
3.Burhan Karataş, Eemekli oldu
4.Halil Öztürk, Emekli oldu
5.Nazım Özcan Emekli oldu
6.Ahmet Özcan Bir süre çalıştı
7.Kemal Özcan Bir süre çalıştı
8.Necmettin Solmaz. Bir süre çalıştı
9.Mehmet Yalçın. Bir süre çalıştı
10.Ali Rıza Karataş Bir süre çalıştı
11.Bayram Solmaz. Bir süre çalıştı,
12.Hanefi Aktaş Emekli oldu
13.Resul Karataş. Emekli oldu
14.S.Mehmet Doğan. Bir süre çalıştı
15.Galip Karataş. Emekli oldu
- 16.İsmail Karataş, bir süre çalıştı
Reşadiye Dokuma Fabrikasında çalışanlar:
- 1.İlyas Şekerci
- 2.Paşa Şahin
- 3.Kazım Şahin
- 4.Emir Kahraman
- 5.Mehmet Şekerci
- 6.Abdullah Solmaz
- 7.S.Mehmet Doğan
- 8.Cuma Doğan
- 9.Şahadet Doğan
- 10.Mehmet Özdere
- 11.Mesut Solmaz
- 12Bayram Solmaz
Orta Anadolu Mensucat Fabrikasında çalışanlar:
1. Mehmet Özcan Emekli olmuştur
2. Emir Kahraman Emekli olmuştur
3. Hamdi Kırımlı Emekli olmuştur
4. Bayram Solmaz Emekli olmuştur
5. Hacı Ali Özcan Emekli olmuştur
6. Adem Şahin (Fabrikada iş kaza geçirerek sağ elini bilekten kaybetti. İş yerince önce malulen, sonra da 25 yıl üzerinden normal emekliye sevk edildi
Daha sonraki yıllarda ise; köyümüz insanları kabuğunu kırarak köyden çıkmış, Kayseri ve diğer şehirlerde iş ve ticaretle uğraşmaya başlamışlardır.
Köyümüz insanlarının yaptığı işleri yazarken ilk’leri belirtmemizde fayda vardır.
Köyümüzün ilk’lerini yazarken Müderris Ali Osman Efendiden başlamamız hem geçmiş büyüklerimize, hem de köyümüzden yetişen büyük bir âlime saygının gereğidir.
KÖYÜMÜZÜN İLK’LERİ
a) Eğitim, öğretim
b) Ticaret, ekonomi
a) Eğitim, öğretim

Müderris Ali Osman Efendi.
Karaosman sülalesinden Halil İbrahim efendinin oğlu, Remzi, Nazif ve Hacı’nın babası olan Ali Osman efendi Kayseri Med-resesinde okumuş, icazet almıştır. Çalışmış, müderrislik makamına yükselmiştir. Müderris, büyük hoca demektir. Müderrisin bu günkü karşılığı üniversite hocası Profesör demektir. Muhitimizde üç tane büyük hoca varmış. Bunlardan biri Cırlavuk (Mimarsinan) kö-yünden Vahdi Hoca, ikincisi Salkuma (Gür-pınar) köyünden Kutup Hoca, üçüncüsü de bizim köyden Müderris Ali Osman Hoca’- dır. Cırlavuklu Vahdi hoca’dan ermiş bir hoca olarak bahsedilirdi.
Müderris Ali Osman Hoca Kayseri medreselerinde hocalık etmiştir. Merhum müderris Ali Osman hoca Hunat Camii yanındaki Hunat Hatun Medresesi’nde okumuş. Ancak hangi hocalardan ders aldı, hangi medreselerde ders okuttu. Bu konuda bir bilgiye sahip değiliz. Müderris olduğuise; herkes tarafından bilinmektedir.
Bildiğimiz tek gerçek, köyümüz Ali Osman Efendi gibi büyük bir Hocayı yetiştirmiştir.
Bu üç büyük hocadan başka civarımızda başka büyük hoca yoktur.
Yaşadığı sürece de köyümüzde İmamlık görevini sürdürmüş ve bu görevi hoca emmim, Nuh Mehmet (Solmaz) Hoca’ya devretmiştir. Müderris Ali Osman Efendiye “Bü yük İmam”, Nuh Mehmet Hoca’ya da “Küçük İmam” denir.
Müderris Ali Osman Hoca’nın oğlu Hacı İbrahim (Aksoy) da Hafızlığını bitirdikten sonra Hunat Hatun Medresesinde okumuş, ilmi ehliyetini kazanmış. Seferberlikte askere gitmiş ve dönmemiş, Çanakkale de şehit olmuştur.
Kuruköprü Köyü’ndeki Hocalar:
Kuru köprü köyünde Ahmet efendi, Uzun Ahmet, Seyyit Hafız, Haşim’in oğlu, Bekir Hafız isimli Hoca efendiler vardı. Bunlar Kur’an okurlar, namaz kıldırırlar, çocuk okuturlardı.Bunların âlimliği var mı idi? bilmiyoruz.
Kuru köprü köyü’nde İzzet Hoca, Kenan Aldemir Hafız, Asker hoca diye bilinen Mehmet Efgan ve oğulları Ahmet ve Mustafa Efgan, Ahmet Akyürek , Ünal Şahin Mustafa Özen. Yıldırım Karcı,Sami Bağıran,D.Mehmet Peksoy,Mükremin Ata, Erdal İşciman,Bahattin Bağıran, Harun Şahin, Hamdi Öz, Muttalip Dülger ve Galip Kolcu
Hocalar da vardır.Bunlar halen hayattadır.
Çatakdere (Dikir) köyü’ndeki Hocalar:
Çatakdere (Dikir) köyü’nden merhum Hasan Bulduk Hoca, Kurşunlu Camii İmam Hatipliğini uzun yıllar yapmış ve bu görevden emekli olmuştur. Çok güzel bir sesi vardı. Kur’an okuduğu zaman, herkes huşu ile dinlerdi.Mukabele okumak için sık sık İzmir’e giderdi. Çatakdere köyünde ayrıca Mehmet Bulduk,Nuri Türkmen,Halit Hoca ve Karabey Hoca da okumuş zatlar olup din hizmetlerinde bulunmuşlardır.
Ardıç Köyü’ndeki Hocalar:
Ardıç Köyü’nden Molla Mahmut Hoca, Medresede tahsilini tamamladıktan sonra köyünde imamlık yapmıştır. Müderris Ali Osman Hoca ile sözleşme yapmışlar. Buna göre; kim önce ölürse, sonraya kalan onu yıkayıp cenaze namazını kıldıracaktı.
Molla Mahmut 1940 yılında vefat eder. Müderris Ali Osman Hoca rahatsızlığı dolayısıyla Ardıç’a gidemez, yerine Nuh Mehmet Hoca emmimizi gönderir.O da Molla Mahmudu yıkar,kefenler, cenaze namazını kıldırır ve defneder. Allah her üçüne de rahmet etsin.Amin.
Mahmut Ayata , Mehmet Güldeste, Lütfi Koç,Nevzat Ersoy,Kazım Ağcakaya, Kasım ve Saim Ayata Ardıç köyünde din eğitimi alan ve veren hocalardır.
Kepez Köyü’ndeki Hocalar:
Araştırmalarımıza göre geçmişte Kepez köyünde yetişen bir hoca yoktur.
Selçuk Altunbaş, Şaban Doğan, Cevdet Gedikbaşı, Adem Gedikbaşı, Mustafa Gedikbaşı ve İlhami Doğan. Din eğitimi alan ve veren, halen hayatta olan hocalardır.
İsbile (Başakpnar) Köyü’ndeki Hocalar: Araştırmalarımıza göre geçmişte İsbile (Başakpınar) köyünde de yetişen bir hoca yoktur. Bahaddin Taşdemir, Mehmet Baday, Durdu Nurel, Salih Aydemir ve Mustafa Erdal Din eğitimi alan ve veren, halen hayatta olan hocalardır
İsbile (Başakpnar) Köyü’ndeki Hocalar:
Araştırmalarımıza göre geçmişte İsbile (Başakpınar) köyünde de yetişen bir hoca yoktur. Bahaddin Taşdemir, Mehmet Baday, Durdu Nurel, Salih Aydemir ve Mustafa Erdal Din eğitimi alan ve veren, halen hayatta olan hocalardır.

Kendi köyümüzden yetişen Hocalar:
Hoca: Köyümüzde hoca dediğimiz zaman yıllarca, köyümüzün imamlığını yapmış olan Karaosmanoğlu sülalesinden Halil İbrahim oğlu, Ahmet oğlu Nuh Mehmet Hoca akla gelir.
Solmaz sülalesinin en büyüğüdür. Mustafa ve Vahdi Solmaz’ın ağabeyidir.
Köyümüzün ezanını okur, fahri imamlığını yapar, namazını kıldırır,caminin bütün ihtiyaçlarını karşılardı.
Nuh Mehmet hoca, Kayseride medresede okumuş, Osmanlıcayı iyi okur. Osmanlıca yazılmış dini eserlerden faydalanır. Her cuma vaaz eder, hutbe okur. Dini konularda köylüyü aydınlatır. Köylünün dine aykırı bir şeyini görürse hatır, gönül demeden uyarırdı. Sert mizaçlı idi.
Müderris Ali Osman Hocadan devraldığı İmamlık görevini 1953 yılına kadar sürdürmüş,
Müderris Ali Osman Hocadan devraldığı İmamlık görevini 1953 yılına kadar sürdürmüş,
Kırk yıldan fazla İmamlık ve vaizlik yapmıştır. Yaşadığı sürece Camiyi açık bulundur masını Müderris Ali Osman Hoca ona vasiyet etmiş, o da bu görevi sıhhati elverdiği müddetçe yapmış,Camiyi kapatmamıştır. Hatta hastalığında bile bir Cuma hutbeye çıkar. Hutbenin bir kısmını okuyunca rahatsızlığı artar. Ayakta zor durmaktadır.
Kendini zorlayarak hutbeyi tamamlar. İner. Namazı bir başkasını kıldırmasını bile düşünür. Fakat, kimseye de diyemez. Allah’a sığınıp mihraba geçer. Cuma namazını da kıldırır. Bu Hocanın son Cuma imamlığı olur.
25.05.1965 Yılında rahmet-i Rahmana kavuştu. Mekanı cennet olsun. Amin.
Nuh Mehmet Hoca kışları odasında mutlaka köyün çocuklarını okuturdu.1950 yılından önce çocuklara Kur’an okutmak, dini bilgiler vermek yasaktı. Jandarma sıkı takip ederdi. Köylüler ve köyde bulunan eğitmen ve öğretmenler de çocuklara Kur’an okutanları hükümete bildirmek mecburiyetinde idi. Köyümüzden hiç kimse Kur’an okuttuğu için hoca emmimi şikayet etmeyi düşünmezdi. Jandarma kontrole geldiği zaman okutulmuyor derlerdi.
Köylü hoca emmimden hem çekinir, hem de hoca emmimi severlerdi. Çünkü din namına ne biliyorlarsa hoca emmimden öğrenmişlerdi.
Hoca emmimin aile efradı kalabalıktı, hanedandı, evinden misafir eksik olmazdı. Civar köylüler tarafından da tanınır ve sayılırdı.
Fıtra nasıl verilirdi?
Hoca emmim bayram vaazının sonlarına doğru “fıtralarınızı veriniz” derdi. O zamana kadar fıtrasını vermemiş olanlar köyün belirli olan ve o anda camide bulunan fakirlerine “fıtramı aldın kabul ettin mi?” derdi. O da “aldım kabul ettim” derdi. fıtra verilmiş olurdu. Fıtra bedeli harman zamanı harmandan kalkan mahsul ile verilirdi.Camide fıtra verme işi tamamlandıktan sonra hoca emmim dua ile vaazını tamamlar, bayram namazını tarif eder,namazı kıldırır,hutbeyi okurdu.Hutbeden sonra Molla Osman mutlaka yanık sesiyle Ayet-el Kürsiyi okurdu

Molla Tevfik Karahan, Bildiğimiz kadarı ile o zaman büyüklerden hoca emmi-min yanında Tevfik emmi, Molla Osman, Aşağı Zühdü, Yukarı Zühdü kuran oku-masını bilirdi. Hoca emmim olmadığı zaman, namazı Molla Osman kıldırırdı. Tevfik emmi için bilgili derlerdi, fakat ne namaz kıldırdığı ne de camide bir konuşma yaptığı görülmemiştir.
Molla Osman ve Molla Tevfik’in, Kayseri de Demir Hanının üst kısmındaki Medresede okuduklarını bilenler söylemektedir. Başka da bilgi yoktur
Köyümüzde yukarıda isimlerini verdik-lerimizin dışında Kur’an okuyan yoktu. Ama din yönünden cahil sayılmazlardı. Çünkü Nuh Mehmet hoca vaaz, hutbe, sohbet ve çocukları okutması ile cehaleti giderirdi.
Köyümüzde beynamaz nadir bulunurdu. Onlar da mutlaka Cuma ve bayram namazlarına giderlerdi…

Hâfız Durdu Kahraman, Köyümüzde yetişen ilk hafız Hacı Ömer sülalesinden Şükrü oğlu Durdu Kahramandır.
Hafızlar:
Durdu Kahraman, 1945-1947 yılları arasında Kayseri Hunat Camisinde İmam Hasbekli Namı ile meşhur Mü’min Akan’dan okumuş, hıfzını tamamlamış ve icazet almıştır.
Hâfız demek, Kur’anın tamamını ezber’e okuyan insan demektir. Peygamberimiz (sav),Cebrail adlı vahiy meleği Kur’anın ayetlerini ve surelerini getirince hemen ezberlerdi. Müslümanlara da ezberlemelerini emrederdi. Vahiy katiplerine de yazdırırdı. Peygamberimizden bu yana Kur’ân-ı Kerimi dünyada her asırda milyonlarca insan ezberlemiş, Hafız olmuştur.
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Kim Kur’anı okur, onu ezberler, helâlini helal, haramını haram bilirse, Allah onu kabul eder, cehennemlik olan ailesinden on kişiye de şefaatçi kılar.”(Tirmizi 5/43,No:3068)
Durdu Hafız köyümüzde Kur’an-ı ezberleyip ilk hafız olma şerefine mazhar olmuştur. Daha sonra İmam-Hatip Okulu imtihanlarını dışarıdan vererek bu okuldan mezun olmuş, muhtelif camilerde imamlık yapmıştır. Şimdi emekli ve Kayseride oturmaktadır.
Ağabeyi Kadir Kahraman ile, yukarı Zühdü ile ortak ticarete başlamış, daha sonra kendi ticarethanelerini kurmuşlardır. Çocukları İstanbulda toptan kumaş ticareti yapmaktadır. Dur-man Tekstil İstanbulun en büyük toptan kumaş ticareti yapan müesseselerinden biridir.
Dur-Man tekstili büyük bir müessese haline getiren Durdu Hafız’ın büyük oğlu hayırseverliği ile de tanınmış olan Mustafa Kahraman yakalandığı amansız kanser hastalığı neticesinde 03,08,2007 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Merhuma Allahtan rahmet dileriz.
Kendisi ise damadı Nurullah Sarıöz ile ticarete devam etmektedir. Hayır ve hasenat sahibidir. Kılıcaslan lisesine bir yurt yaptırmıştır.
Durdu hafız, köyümüz insanı için hafızlık yolunu açmıştır. Konu ile ilgili peygamberimiz(sav) şöyle buyurur:
Müslümanlıkta iyi bir çığır açan kimseye açtığı o çığırın sevabı verileceği gibi o yolda gidenlerin sevabı da verilir. Bununla beraber onların sevabından da bir şey eksilmez. (Riyazüssalihin, 1/212,hadis no:170,Diyanet yayını)
Durdu Hafızın açtığı hafızlık yolunda köyümüzden Mustafa oğlu Nuh Mehmet Solmaz, Bekçi Ali oğlu Süleyman Yalçın ve diğer Hafızlar gitmiş, onlar da hafız olmuşlardır.
Nuh Mehmet hafız (Solmaz) 1947-1949 yıllarında, Ali oğlu Süleyman hafız (Yalçın) da 1959-1961 yıllarında Kayseri Taşçıoğlu Hafız Okulu’nda Hasbekli Mü’min Akan Hafızdan okumuşlar ve hafızlıklarını tamamlayarak icazet almışlardır.
Süleyman Hafız(Yalçın), Taşçıoğlu Kur’an Kursunda hafızlığını tamamlamış. Resmi olarak grev almamış. Fahri olarak İmam-Hatiplik yapmış, serbest çalışmakta, müteahhitlik
Yapmakta, özellikle resmi ihaleler almakta ve halen Kayseride yaşamaktadır.
Mehmet Hâfız (Kahraman) ,Durdu oğlu. Mehmet hafız da hıfzını Taşçıoğlu kur’an
Kursunda tamamlayarak icazet almış, Kayseri Yüksek İslam Enstitüsünde yüksek tahsilini tamamlamıştır. Şimdi ağabeyi Mustafa ile İstanbulda kumaş ticareti ile meşguldür.
Osman Hâfız (Yalçın) Süleyman oğlu. Oda 1989-1991 yıllarında hıfzını Taşçıoğlu kur’an Kursunda tamamlayıp icazet almıştır. İmamlık yapmamış. Şimdi serbest çalışmaktadır.Tek Hâfizemiz, Hatem kızı Nihal Şimşek’tir. Nihal, hıfzını Kayseri Zeynel Abidin Kur’an Kursu’nda 2004-2006 yıllarında tamamlayarak icazetini almıştır

Vâiz, Nuh Mehmet Solmaz, Karaosmaoğlu sülalesinden olan Mustafa Solmaz’ın oğlu Nuh Mehmet Hafız, tahsilini Kayseri İmam-Hatip Okulu ve Ankara İlahiyat Fakültesi’nde tamamlamıştır.
Dini hizmete Kayseri Tolbaşı Cami İmamlığı ile başlayan Nuh Mehmet Hafız Ankara Yeşil Öz-Solfasolda İmamlık yaptıktan sonra İlahiyat Fakültesinden mezun olunca Vaiz olmuştur. Ankara da vaizlik, Amasyada Bölge Vaizliği ve tekrar Ankarada vaizlik yapmakta iken 1984 yılında emekli olmuş, halen Ankarada oturmaktadır.
Nuh Mehmet Solmaz, köyümüzden çıkan ilk vaizdir.
Nuh Mehmet Solmaz, köyümüzden üniversiteyi bitiren ilk insan dır.1966 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun olmuştur. Nuh Mehmet Solmaz,köyümüzden çıkan ilk yazar
Yayınlanmış eserleri şunlardır:
1-Kur’an-ı Kerim’e göre Peygamberler ve Tevhid mücadelesi (Prf.Dr.İsmail Lütfü Çakan’la birlikte)
2-Seçme Dualar
3-Mehmet Akifden seçmeler
4-Dört Büyük İmam
5-Gerçeğin özü, Peygamber sözü: 303 Hadis
6-Alim ve Mücahid,Bediüzzaman Said-i Nursi
7-Üçlü Tanrı inancı: Hıristiyanlık
8-Geçmişten günümüze VENGİCEK YAZILI (Necati SOLMAZ ‘ la birlikte)
Yayınlanmayı bekleyen eserleri olduğu gibi yeni eserler üzerinde de çalışmaktadır.
Nuh Mehmet Solmaz, aynı zamanda Mehmet Satoğlu’nun hazırladığı“ Kayseri Ansiklopedisi’nde hayatı ve eserleri yer alan ilk köylümüzdür.