İsa Çarmıha Gerildi mi?

Dört İncile göre; İsa çarmıha götürülürken dövülüyor, kendisine küfrediliyor, sövülüyor, her türlü aşağılama sözlerine ve hareketlerine maruz kalıyor, zillete düşüyor.
Yine dört İncile göre; İsa çarmıha gerilince: “Allah’ım, Allah’ım, beni niçin bıraktın?” diye bağırıyor. Allah’a isyan ediyor, bağıra bağıra can veriyor.
İnsanın aklına ister istemez bir soru geliyor: Biz Müslümanlara göre; bir peygamber böylesi bir aşağılanma durumuna düşer mi?
Allah, bir peygamberini böylesi bir zillete düşürür mü?
Bir peygamber, Allah’a isyan eder mi? Beni niçin bıraktın der mi?
Allah hiçbir peygamberini zillete düşürmemiştir.
Hiçbir peygamber de Allah’a isyan etmemiştir.

[90] Hıristiyan Dininin Esasları, sh: 199

Allah, İsa aleyhisselâmı korumuş, ona ihanet eden, ona benzetilen birisi aşağılanmış ve çarmıha gerilmiştir. Hıristiyanlara gelince; onlar hâşâ sümme hâşâ peygamberlere her türlü kötülüğü yaptırırlar, peygamberleri zillete düşürmede hiçbir sakınca görmezler.
Onların en büyük kötülüklerinden biri de peygamber olan İsa aleyhisselâm’a Tanrı, Tanrının oğlu demeleridir.
Onu insanların elinde ve önünde zillete düşürürler ve aşağılatırlar. Çarmıhta bağıra bağıra öldüğünü de ilan ederler. Bunu da Kutsal ruhun ihamı ile yazıldığını ileri sürerler.
Roma kilisesine bağlı Katolik bir papaz iken Müslüman olan David Benjamin, Müslüman adı ile Abdulahad Davud şöyle diyor: “Hazreti İsa’ya Hıristiyanlığının ilk başından beri imân eden birkaç Havari, efendilerinin haç üzerinde idam edildiğini red ederler. Ona inanmış kimseler arasında Hazreti İsa’ya çok benziyen Judas İskariyot veya başka birisinin kendisi yerine öldüğünü ileri sürmüşlerdir. Korentliler, bazı Lidyalılar, Karpakratyalılar ve daha bir çok mezhep mensupları hep aynı kanaattedirler.”[91]
Konu ile ilgili bir alıntı veriyoruz:
Fransanın dünyaca bilinen aylık “Science et Vie/ Bilim ve Hayat” dergisinin yazı işleri müdürü, “Hz. İsa çarmıh üzerinde ölmemiştir. O, kesinlikle Alah’ın oğlu değildir” diyor. konu ile ilgili olarak “Tanrılaşan İnsan/ L’ Homme qui Devint Dieu” adıyla bir eser yazan Gerald Messadie, delilsiz, isbatsız hiçbir şey ortaya atmadığını söylüyor.
Batıdaki dini çevreleri hop oturtup hop kaldıran Messadie’nin eseri piyasaya sürüldüğü ilk hafta içinde 12 bin nüshadan fazla satmış bulunuyor.

[91] Tevrat ve İncilde Hz. Muhammed(sav) Abdulahad Davud, tercüme Nusret Çam, sh: 296, Nil yayınları 1988 İzmir

Geçmiş dönemlerde yayımlanacak olsa yazarını da, yayımcısını da odun yığınları üzerinde yaktıracak olan bu kitap, Hz. İsa’nın hayatını değişik bir bakış açısıyla ele alıyor.
Haftalık Fransız L’ Express dergisinin, Hıristiyanlar üzerinde şok etkisi yapan bu iddiaların sahibi Gerald Messadie ile yaptığı konuşma şöyle:
– Hz. İsa’nın hayatını konu alan kitabın çok şaşırtıcı.
Bu eser, tarihi yeniden yazma çalışmasıdır. Konu üzerinde onbeş sene uğraştım. İncilleri, Lût Gölü civarında bulunan yazmaları tekrar tekrar okudum. Bir o kadar da araştıma ve röportajı gözden geçirdim. Sonunda bunlarda bir yığın boşluklar, bir yığın tezatlar gördüm.
Sonuç olarak Hz. İsa’nın sahtekâr (Fransız gazetecinin ifadesi bu) olduğuna mı kanaat getirdiniz?
Hayır! Aksine o, üstün meziyetlere sahip bir zattı. Fakat kesinlikle Allah’ın oğlu değildi. Çarmıha da gerilmemiştir.
Bu biraz garip bir tez değil mi?
Hiç de değil. Hz. İsa kendisini hiçbir zaman Mesih olarak takdim etmemiştir. O, sadece o zamanlar tehlikeye düşmüş olan Musevi dinini yenilemek istiyordu. Mesihlerin karıncalar gibi kaynaştığı bir dönemde isyan bayrağını açmış biriydi.

– Aforoz edilmeniz için bu kadarı yeter de artar bile!
Ben meseleye teoloji/ ilâhiyat açısından bakmıyorum, konuyu tarihi gerçekler bakımından ele alıyorum. Ben, imân sahibiyim. Fakat bir yandan Hz. İsa’nın tanrılığından şüphe edip, diğer yandan ona tanrı diye inanmak mümkün değil.
– Bu kitabı yazmak nereden aklınıza geldi?
1973 yılıydı, ABD’de bir otelde, başucu masamın üzerinde bir İncil buldum. Alıp okudum ve eksik buldum. Derken Hz. İsa’nın gerçek hayat macerasını kendi kendime anlamaya çalıştım. İlmi araştırmalar yaptım. Hiçbir şeyi tesadüfe bırakmadım, her şeyi delillendirdim.”

Roportaj burada sona eriyor. Roportajı çeviren Cemal Aydın konu ile alâkalı şunları yazar: “Son Peygamber Hz. Muhammed aleyhisselâm dışında kalan hiçbir peygamberin hayat hikâyesini bütün ayrıntılarıyla ve kesin bir şekilde bilmek mümkün değildir.
Önceki kutsal kitaplar, çağlar boyunca büyük değişikliklere uğradıkları için, oralarda peygamberlerle ilgili bilgilerin güvenilir tarafı yoktur.
Olduğu gibi muhafaza edilen ve hiçbir değişikliğe uğramadan gelen sadece Kur’ân, insanlara gönderilmiş Allah elçileri hakkında gerçek bilgileri vermektedir.
O yüzden Hz. İsa’nın hayatı hakkında, ancak Kur’ân’da anlatılanları inceleyerek tam ve kesin bilgi edinebiliriz.
İlk insanı anasız, babasız yaratan Allah, Hz. İsa’yı bir mucize olarak bakire Meryem’den dünyaya getirir.

Beşikte iken annesinin masum olduğunu isbatlamak için bir mucize olarak konuşur.
Kendisi Allah tarafından bir ruh ve kuldur. Tevratın tasdikçisidir.
İsa, İsrailoğulları’na gönderilmiştir. Kendisine İncil verilmiştir. Pek çok mucize göstermiştir ve halkı kendisini peygamber olarak kabul etmeye çağırmıştır.
Hz. İsa’ya Havariler adı verilen pek az kişi imân etmiştir.
Yahudiler kendisini öldürmek istemişler fakat İsa’yı değil de benzetilen bir başkasını onun yerine çarmıha germişlerdir. Hz. İsa göğe yükseltilmiştir.
İlmi araştırmalar yaptıkça Müslümanın imânı artar, Hıristiyan’inkisi ise azalır” görüşü çürütülemeyen bir tez olarak giderek yaygınlık kazanıyor. Söz konusu tez, dini taassuba dayalı süpjektif bir iddia değil, aksine gerçekleri yansıtan bir formüldür.
Çünkü Kur’ân, bilgi yolu ile imânı artırmaya çağırır, araştırmaya davet eder, bilgiyi bilgisizlikten üstün tutar.
İncil ise, akla değil duyguya seslenir, körü körüne inanmayı öğütler, aklını kullanma üzerinde durmaz, daha çok mucizelere ağırlık verir.
Fransız Messadie’nin Avrupa’da yankılar uyandıran Hz. İsa ile ilgili eseri, gerçekte bütün batılı bilim adamlarının hislerine tercüman olmaktadır. Eser, çok batılının düşünüp de kaleme almaya cesaret edemediği bir konuyu kamuoyuna açıyor.
Elde bulunan İncillerin gerek Hz. İsa ve gerekse Hz. İsa’nın öğrettikleri konusunda kesin bilgiler taşımadıkları batılı bilim adamlarının ezici bir çoğunluğu tarafından kabul ediliyor. İncillerin sonradan yazılmaları, değişikliklere uğramaları, asıl İncil’in ortalarda olmadığı herkes tarafından itiraf ediliyor.
Ne var ki Fransız yazar, Hz İsa konusunda gerçekleri ileri sürdüğünü ileri sürerken kendisi de yanlışmalara düşmektedir.
Eserde Hz İsa’nın Mesih olmadığı, sonrdan Hindistan’a gittiği ve orada 75 yaşında öldüğü gibi tarihi gerçekleri yansıtmayan bir yığın hayali iddia da yer almaktadır.
Messadie gibi batılı araştırmacıların bu tür hakikat arama çabalarını takdir ederken, düştükleri hataların Kur’ân’a imân etmemekten kaynaklandığını hatırlatmak istiyoruz.”[92]

Otuz sene Hıristiyanlığın ana kaynakları üzerinde çalışan ve bu çalışmalarının ürünü olarak “İslâm Peygamberi Hz. İsa” adlı eserini yazan Pakistanlı Muhammed Ataurrahim konu üzerine kitabında şöyle diyor:
“Hz. İsa’nın yerine çarmıha gerilen hainin kim olduğu konusunda hiç kimse tam olarak uzlaşamamaktadır. İlk Hıristiyanlardan Cerinthianlar ve daha sonraki Basidianlar, Hz. İsa’nın çarmıha gerildiğini reddederler. Onun yerine Çarmıha gerilenin Kireneli Simon olduğuna inanırlar. Peter, Paul ve Yuhanna’nın çağdaşı olan Cerinthus, İsa’nın yeniden dirilişini reddeder.

[92] Halka ve Olaylara Tercüman Gazetesi, sh: 2, 6 Temmuz 1988

Diğer erken Hıristiyan mezheplerinden olan Carpoçratianlar çarmıha gerilmiş bir Hz. İsa’ya inanmamakta, fakat çarmıha gerilenin ona çok benziyen yandaşlarından biri olduğuna inanmaktadırlar.
Dördüncü yüzyılda yaşamış olan Platinus, bize Peter, John, Thomas ve Paul’la ilgili olan ve adına “Havarilerin Seyahatleri” denilen bir kitap okumuş olduğunu söyler. Hz. İsa’nın çarmıha gerilmediği, fakat onun yerine bir başkasının gerildiğine inanan bundan dolayı İsa’nın gerildiğine inananlara Pilatinus’un güldüğü söylenir.
Böylece Hz. İsa’nın çarmıha gerilmediği biliniyor olsa bile onun yerine kimin gerildiğine dair bilgi veren kaynaklar çok farklı şeyler söylerler. Kur’ân’dan ve Barnabas İncili’nden başka Hz. İsa’nın haça gerilmesinden sonraki olaylara tarihi vesika yoktur.”
Pakistanlı Muhammed Ataurrahim’in bahsettiği Barnabas İncili 325 İznik Konsili’nden önce bazı Hıristiyan topluluklarca İncil olarak kullanılıyordu. 325 yılında İznik’te yapılan konsil toplantısında İsa’nın tanrılığı kabul edildi.
İsa’nın tanrılığını kabul etmeyen her şey yasaklandı. Dört İncilin dışında kalan ve yasaklanan İnciller arasında Barnabas İncili de vardı. Asırlar sonra Barnabas İncili ortaya çıktı. Bu ortaya çıkışı Hıristiyanlar, Müslümanların bir uydurması olarak karşıladı. Halbuki Müslümanların Barnabas İncili ile hiçbir ilgisi olmamıştır. Barnabas İncili Hıristiyan dünyasında saklanmış ve Hıristiyan dünyasında ortaya çıkmıştır.[93]
Barnabas İncili çarmıha gerilme hâdisesini dört İncilden ayrı bir şekilde verir. Barnabas İncili’ne göre; İsa aleyhisselâm ve Havari’ler yemek yedikleri evde uyurlarken, Havari’lerden Yahuda Iskariyot daha önce anlaştığı başkâhin ve Yazıcılar’a evin bulunduğu yeri haber verir, onlar da Romalı askerlere bildirir. Romalı askerler evi basarlar. Yahuda İskariyot, İsa aleyhisselâm’ın bulunduğu eve da


[93] Bir İslâm Peygamberi Hz. İsa, Muhammed Ataurrahim, tercüme, K. Demirci, sh: 44- 51, İnsan yayınları, 1985 İstanbul


lar. İsa aleyhisselâmı bulamaz. Çünkü Allah Cebrail, Mikail, İsrafil ve Uriel melekleri vasıtası ile onu alıp göğün üçüncü katındaki meleklerin yanına bırakır.
Allah Yuhuda İskariyot’u İsa’ya benzetir. Uyanan Havariler de Yahuda’yı İsa zannederler. Askerler de Yahuda’nın bulunduğu odaya girer, onu İsa diye yakalarlar. Askerleri gören Havariler de delirmiş gibi kaçarlar.
Yahuda İskariyot bağırır, çağırır, kendisinin İsa olmadığını, Yahuda İskariyot olduğunu söylese de kimseyi inandıramaz. Yahuda İskariyot, ben İsa değilim, Yahuda İskariyot’um dedikçe, halk da onu döver, ona hakaret eder, onu tükrüğe boğar.
Yazıcılar ve Ferisiler, vali Pilatus’un onu serbest bırakmasından korktukları için ona rüşvet verirler, vali rüşveti alır, Yahuda’yı İsa diye ölüm suçlusu olarak onlara teslim eder. Onlar da Yahuda’yı İsa diye suçluların asıldığı Kalveri Dağı’na götürürler. İki hırsızla birlikte rezil olsun diye çarmıha çıplak olarak gererler.
Yahuda bağırmaktan başka bir şey yapamaz: “Allah, suçlunun kurtulup gittiğini ve benim de haksız yere öldüğümü göre göre, beni neden terk ettin?” diye diye can verir.”
[94] Barnabas İncili’ne göre; çarmıha gerilme olayı özetle böyledir. Çarmıha gerilen hain Yahuda İskariyot’tur. Hainliğine uygun bir ceza ile cezalandırılmıştır.
Allah, peygamberi İsa aleyhisselâmı korumuştur.
Barnabas İncili’ne göre; İsa aleyhisselâm çarmıha gerilmemiş ve öldürülmemiştir. Allah onu üçüncü kat göğe, meleklerinin yanına almıştır.
Barnabas İncili bundan sonraki olayları da dört İncilden farklı bir şekilde verir. Konumuz olmadığı için şimdilik bunun üzerinde durmuyoruz.

[94] Barnabas İncili, sh: 353- 360, Bölüm: 214- 218, Kültür Basın Yayın Birliği Yayını, İstanbul

Allah, İsa aleyhisselâm’ın öldürülmediğini, asılmadığını Kur’ân-ı Kerimde şöyle bildirir: “Allah elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük” demeleri yüzünden (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir sağlam bilgileri yoktur. Ve kesin olarak onu öldürmediler. Bilakis, Allah onu nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.” (Nisa: 4/157- 158)
Allah, Nuh aleyhisselâmı tufandan, İbrahim aleyhisselâmı ateşten, Musa aleyhisselâmı Firavun’dan, Peygamberimiz Muhammed aleyhissalât-ü vesselamı müşriklerin tuzağından koruyup kurtardığı gibi, İsa aleyhisselâmı da onu öldürmek isteyen Yahudilerin elinden kurtarmıştır.[95]
Biz Müslümanlar inanırız ki, İsa aleyhisselâm asılmadı, öldürülmedi. Allah onu yer yüzünden kaldırdı. Nasıl kaldırdı? Onu bilmeyiz.. Çünkü Allah bildirmemiştir.
Gerçek şudur ki, dört İncilde yazılan Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi ve çarmıh öncesi zillet ve aşağılanmaya düşmesi doğru değildir.
Konuyu İsa aleyhisselâm’ın çarmıha gerilmediği hakkında yapılan bir araştırmayı vererek tamamlayalım:
“İngiliz rahip Enoch Powell başkanlığında Yale Üniversitesi İlahiyat Fakultesi uzmanlarınca kaleme alınan Matthew’de (Matta İncili’nin yeni tefsiri), Hazreti İsa’nın iddia edildiği gibi Romalılar tarafından çarmıha gerilmediği belirtildi.
Hıristiyan dünyasını kökünden sarsacak ve bütün gelenekleri bir anda yıkabilecek bu görüşler üzerine, kiliselerde tehlike çanları çalmaya başladı. Hıristiyan dünyasını sembolize eden ve İsa peygamberi çarmıha gerilirken gösteren ‘haç’ objesinin bütün dünyadaki kilise mimarisini

[95] Kur’ân-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Yayını, Nisa Suresi, Ayet 157 ile ilgili not

süsleyen başlıca malzeme olduğunu belirten Katolik medyası sözcüsü: “Eğer Powell’in iddiası doğru çıkarsa kilise mimarisini baştan sona değiştirmemiz gerekir. Zira haç Hıristiyanlıkla bütünleşmiştir. Haçı inkâr etmek Hıristiyanlığı inkâr etmektir” dedi.
Kitapta dört İncil yazılırken, bâtıl rivâyetlerin karıştırıldığı ve İncillerin birbirini tutmayan ifadeler ihtiva ettiği belirtilerek: “Üzerinden yüzyıllar geçtği için bu uydurma hikâyeler kökleşmiş ve metinlerden çıkarılması zorlaştırılmıştır” deniliyor.
İnsanlığın günâhlarına kefaret olarak “Hazreti İsa’nın çarmıha gerildiği” iddiasının tamamen hurafeden ibaret olduğunu belirten yazar şöyle devam ediyor:
“Matta İncili’ndeki (kurtarıcı İsa) kelimesi gerçek manada kurtarıcı değildir. Hakiki manada mutlak kurtarıcı Allah’tır. İncillerde İsa aleyhisselâm için kullanılan (kurtarıcı) kelimesi, O’nun peygamberliği sebebi ile günâhkâr ümmeti için âhirette şefâat ederek kurtuluşlarına sebep olmasındandır. Yoksa Hz. İsa (as) kendisinin kurtarıcı olmadığını ve âciz bir kul olduğunu” söylüyor. Yuhanna İncili, beşinci bab (bölüm) otuzuncu ayetinde, İsa’nın, (Ben kendimliğinden bir şey yapamam. Bana emr olunanı yaparım) şeklinde sözleri yer alıyor.
Eğer Allah, Hıristiyanların dediği gibi günâhkâr kullarını affetmek isteseydi, İsrail’in İsa’ya düşman olmasına, İsa’nın binbir hakaretlere çarmıhta öldürülmesine gerek yoktu. Hâşâ, Allah bu kadar aciz değildir.”
Şimdiye kadar batılı basın yayın organlarında İncil ve Teslis inancı üzerine çıkan yazı ve makaleler yine Hıristiyanlığın doktrinlerini temelinden sarsıyordu. Ancak ilk defa böylesine akademik bir çalışma kitap halinde yayınlanıyor.” (Türkiye Gazetesi, 21 Ağustos 1994)

Scroll to Top