Köyümüzün geçim kaynaklarından biri de hayvanlardır. Hayvanlar ki,Allah onlar hakkında şöyle buyurur:
“Hayvanları da yarattı. Onlarda sizin için bir ısınma ve bir çok faydalar vardır. Hem de onlardan yersiniz.
Onları akşamleyin getirirken, sabahleyin salıverirken de sizin için bir güzellik ve zevk vardır.
Onlar ağırlıklarınızı, sizin ancak zorlukla varabileceğiniz beldelere taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok esirgeyicidir, çok merhametlidir.
Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır.”(Nahl:16/5-8)
Köyümüzde küçükbaş hayvan olarak Koyun, Keçi vardır. Aşağı mahallenin bir sürüsü, yukarı mahallenin bir sürüsü vardı. Her sene köyün bir sürü de Kuzu’su olurdu. Yukarı Caminin yanındaki ağıl, kuzu ağılı idi. Keçiler koyun sürüsü içinde, oğlak’lar ise kuzu sürüsü içinde olurdu.
Büyükbaş hayvanlar olarak da köyün, bir sürü İneği ve bir sürü Dana’sı vardı. Öküz’ler de bir sürü olurdu.
Sığır sürüsü, sabahleyin gider akşama doğru gelir. Koyun sürüsü yazıda yatar,
Kuşluktan sonra sütlerinin sağılması için köye gelir. Sütleri sağıldıktan sonra kuzuları ile buluşturulur. Her kuzu anasını, her ana kuzusunu bulur. Birbirlerini kokladıktan sonra ana memesini yavrusuna açar, yavru annesinin memesine yapışır, kalan sütü emer.
Kuzular, ot yayılmaya başlayınca anne sütünden uzaklaştırılır.
Eşek, Köyün taşıma ihtiyaçlarını karşılamak için hemen hemen her evde bir veya birkaç eşekbulunur. Eşeğe binilir, yük vurulur.(Bu günün otomobili demektir) Öküzler yetmezse düven’e koşulur. Hatta çift’e koşulduğu bile olurdu.
Bunların yanında az olsa da köyde güvercin besleyenler de olur. Tavuk ve horoz da beslenirdi. Bilhassa horozlar ezan vakitleri öterdi. Köyümüzde bazı ailelerde de At vardı. Gelinler at ile getirilirdi. Köyümüzde Deve ve katır yoktu. Mehmet Çavuşun Camız’ı da varmış.
Hayvanlar kışın ahırlarda saman ve arpa yemi ile beslenir. Zaman zaman saman yetmez onlar da kıtlık yaşarlar… Yazın ise hayvanlar ot yayılırlardı.
Hayvanlar için hangi malzemeler kullanılırdı?
Palan-Kürtün ve Semer: Özel yapılmış palan-kürtün binmek ve yük taşımak için Semer ise; binmek için eşeklere vurulur.
Eğer: Özel şekillerde imal edilen atların sırtına vurulan bir araçtır.
Üzengi: Ata binen kişinin ayağını basacağı metalden yapılan bir araç.
Yular ve Gem: Yular, at ve eşekleri bağlamak için özel olarak ketenden hazırlanmış, at ve eşeğin başlarına takılır. Gem ise; metalden imal edilmiş atların ağzına takılır, atın sevk ve idaresini sağlar.
Çul: At ve eşeklerin sırtına atılan ve karın altından kolan ile bağlanan minder.
Kolan: Tüm yukarıdaki malzemeleri hayvanların karnının altından dolandırarak bağlamak için kullanılan bazen bir parmak kalınlığında, bazen de dört parmak eninde özel olarak ipten örülmüş ya da dokunmuş üç, dört m. uzunluğunda bir malzeme.
Nal: Hayvanların gücünden istifade ederken tırnaklarının aşınmaması için At, eşek ve öküzlerin ayaklarına çakılan, metalden özel olarak üretilen bir araçtır.
Küçükbaş hayvanlar nasıl tanınırdı?
Hayvanların kulağına in (en) açmak:
Küçükbaş havanlar doğduktan sonra henüz bir aylık iken kulaklarına in açılır. Herkesin, her evin kendine göre bir in’i olur, o şekil makas ya da bıçakla kulağa açılır ve hayvanın kulağındaki işarete bakarak diğer hayvanlardan ayırt edilir, hayvanın kime ait olduğunu belirtir.
Koç katımı: Gün hesabına göre Her yıl onuncu ayın on beşi yani: 28 Ekim tarihinde köyün çobanları yaz güdüsünü tamamlar, koyun yaymayı bırakırlar. Bu esnada Koç katımı yapılır.
Damızlık koç’lar koyun sürüsünün içine katılır ve koyunların döllenmesini sağlar. Bu arada bir süre kış güdüsü yapılıncaya kadar herkes kendi koyununu kendisi yayar. Kış güdüsü için çobanlarla anlaşılır. Çobanlar yeniden sürünün başına dönerler.Kar bastırıp arazide karın doyuracak bir şey kalmayınca davarlar ahırlara çekilir.Saman,yem ve yonca ile kar kalkana kadar içerde beslenir
Kar kalkınca yeniden yaz güdüsü için anlaşma yapılır ve çobanlar sürüsünü ve de kavalını alarak dağların yolunu tutarlar.
AĞIL: Köylünün küçükbaş hayvanlarının geceleri kaldıkları, köyün münasip yerlerine yapımlış etrafı hayvanların çıkamayacakları yükseklikte duvarlarla çevrili, epeyce geriş olan yerlerdir. Yazları gündüz yayılan koyunlar geceleri ağılda yatar.
Yukarı Mahallede bir, aşağı mahallede de bir olmak üzere köyün iki sürüsü, bu iki sürü için de iki ağıl vardı. Burada mahallenin koyunları yatardı. Akşam üzeri ağıla gelen koyunların sahipleri ağıla gider koyunlarını sağarlar. Bu esnada sağdırmak istemiyen arsız koyunların kafasını ailenin küçük çocukları tutmak zorundadır.Bu iş adeta bir cangamaya dönüşür.Bağıran çağıran.. sürer gider.
Üçüncü ağıl da köyün “kuzu ağılı”dır. Tüm köyün kuzuları bir sürü halinde yayılır ve akşamları ağıla gelir orada yatar. Yine sabah erkenden yaylım için dağların yolunu tutardı.
KÖYÜMÜZDEKİ EVCİL HAYVANLAR
At
Tay -At yavrusu
Aygır-Damızlık erkek at
Kısrak – Dişi at
Eşek
Sıpa-Kurük: Eşek yavrusu
İnek-Dişi sığır
Öküz-Erkek sığır
Dana-İneğin yavrusu
Tosun- Erkek büyük dana
Düve-Dişi büyük dana
Boğa-Enenmemiş erkek sığır
Koyun
Kuzu-koyun yavrusu
Toklu-Bir yaşını geçen kuzu
Şişek-2 yaşında dişi koyun
Koç-2 yaşını geçmiş erkek koyun
Öğeç-Gelişmiş koyun
Yoz- Erkek koyun sürüsü
Keçi
Oğlak-Keçi yavrusu
Teke-bir yaşını geçmiş erkek oğlak
Çebiç-bir yaşını geçmiş dişi oğlak
Tavuk
Cücük-Kanatlı hayvanların yavrusu
Bilik-Bir yaşını geçen cücük
Horoz
Culuk-Hindi
İt – Köpek
Püsük-Kedi
Enik – Kedi, köpek yavrusu
YÖREDE BULUNAN YABANİ HAYVANLAR
Akrep
Cartlak sıçan
Fare
Geleni
Kertenkele
Kertiç
Kirpi
Köstü-köstebek
Kurbağa
Kurt-Canavar
Sansar
Sıçan
Tarla Faresi
Tavşan
Tilki
Tosbağa-Kaplunbağa
Yılan
Yılan ebesi
HAŞERE VE BÖCEKLER
Ağustos Böceği
Akrep-Argap
Arı
Bit
Büvelek
Çekirge
Çiyan
Dana burnu
Eşek arısı
Gübre böceği
Karaböcek
Karasinek
Karınca
Kene
Kepenek- Kelebek
Kırk ayak
Kıskaç böceği
Kurtcuk
Ohra-Sığır sırtıda olur
Örümcek
Patates böceği
Peygamber devesi
Pire
Sakırga
Sarı arı
Sirke
Sivrisinek
Solucan
Tırtıl
Tos böceği
Uğur böceği
Üvez
Yavsı
Yavşak
Yılan
BELDEDE BULUNAN KUŞ ÇEŞİTLERİ
Ağaçkakan
Alaca karga
Alıcı-Şahin
Angıt
Arı kuşu
Baykuş-Hu kuşu
Bıldırcın
Bülbül
Cırık
Çil keklik
Çoban aldatan
Ebabil
Elmacık
Güvercin
Güzel keklik
İbibik
Kara karga
Köyümüzün mer’ası, Köyün merası yoktur. Hayvanların yayılacağı karnını hemen doyuracağı ot yoktur. Sığırlar bazen sabah gider, akşama kadar dolaşır, karınlarını doyuramadan dönerler.
Dağ Meselesi
Köyümüz, hayvanlarının yayılması için Kepez köyünün işgal ettiği bazı yerlerin Vengicek köyü hayvanlarının yaylım yerleri olduğu için dava açıldı. Avukat tutuldu. Köy adına davayı şehirde bulunan Zühdü emmi (Aksoy) takip etti. Zaman zaman süt toplanır, yoğurt toplanır, dava için Kayseriye götürülürdü. Para toplandığı da olurdu.
1946 yılında Dava kazanıldı. Kepez köyü ile sınır çizildi. Harita üzerinde kroki hazırlandı. Dedelerimizden kalan ve köyümüzün hayvanlarının otladığı ve zamanla bazı kepezliler tarafından sürülen köyümüzün mer’ası olan yerleri süren kepezliler Kayseri İli Yönetim Kurulunun 30.06.1946 gün ve esas 1148 / 447 sayılı kararları ile men edildiler.
Kepezliler itiraz ederek konuyu Yargıtay’a götürdüler. Yargıtay da dosyayı inceledi, bizim köyü haklı buldu ve Kepezin başvurusunu reddetti.
Böylece hayvanlar rahatça otlayacak yere kavuştu.
Dağda otlakiyenin içinde su yoktur. Bahar aylarında Alimpınarı’nda aç çok bir su bulunur. O da çobanların içeceği kadardır. Dağda yayılan hayvanlar sulanmak için 3-4 km. mesafede çayırdaki çeşmeye giderdi. Bu çok yorucu bir işti. Hayvanların ömrünü tüketirdi.
Buna bir hal çaresi bulmak için başta Hoca ve Vahdi emmim, Hamdi, Hakkı, Hasan emmiler ve Mustafa kahya gibi hayır sahiplerinin katkısı ile Kükürtte, çayın kenarına derin, çift bucaklı geniş bir kuyu kazıldı. Dağdaki hayvanlar Han’a su içmeye gitmekten kurtuldu.
Daha sonraki yıllarda Vahdi Solmaz aynı çayın köy tarafına büyükçe bir de göl yaptırdı. Hayvanlar bu gölden de yıllarca su içti. Göl zaman zaman su kaçırmaya karşı tamir edildi. Köyümüz, mera olarak mahkeme kararı ile mer’ayı süren Kepezlilerin men edilmesi ile geri alınan yerlerin tapusunu almamış. Mera davası ile ilgilenenler bu dünyadan göçmüşler, Kepezliler eskiden sürdükleri yerleri yeniden sürmüşler. Köyümüzden hiçbir muhtar davaları yeterince takip etmemiş hatta haberleri bile olmamış, Kepezliler sürdükleri yerleri tapulama esnasında da kendi üzerlerine tapu ettirtmişler. Köyümüz yetkililerinden de bir itiraz olmadığı için eskiden sürdükleri yerlere sahip olmuşlar. Durum eski haline dönmüş.
Köyümüzün geçim kaynaklarından biri de hayvanlardır. Hayvanlar ki,Allah onlar hakkında şöyle buyurur:
“Hayvanları da yarattı. Onlarda sizin için bir ısınma ve bir çok faydalar vardır. Hem de onlardan yersiniz.
Onları akşamleyin getirirken, sabahleyin salıverirken de sizin için bir güzellik ve zevk vardır.
Onlar ağırlıklarınızı, sizin ancak zorlukla varabileceğiniz beldelere taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok esirgeyicidir, çok merhametlidir.
Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır.”(Nahl:16/5-8)
Köyümüzde küçükbaş hayvan olarak Koyun, Keçi vardır. Aşağı mahallenin bir sürüsü, yukarı mahallenin bir sürüsü vardı. Her sene köyün bir sürü de Kuzu’su olurdu. Yukarı Caminin yanındaki ağıl, kuzu ağılı idi. Keçiler koyun sürüsü içinde, oğlak’lar ise kuzu sürüsü içinde olurdu.
Büyükbaş hayvanlar olarak da köyün, bir sürü İneği ve bir sürü Dana’sı vardı. Öküz’ler de bir sürü olurdu.
Sığır sürüsü, sabahleyin gider akşama doğru gelir. Koyun sürüsü yazıda yatar,
Kuşluktan sonra sütlerinin sağılması için köye gelir. Sütleri sağıldıktan sonra kuzuları ile buluşturulur. Her kuzu anasını, her ana kuzusunu bulur. Birbirlerini kokladıktan sonra ana memesini yavrusuna açar, yavru annesinin memesine yapışır, kalan sütü emer.
Kuzular, ot yayılmaya başlayınca anne sütünden uzaklaştırılır.
Eşek, Köyün taşıma ihtiyaçlarını karşılamak için hemen hemen her evde bir veya birkaç eşekbulunur. Eşeğe binilir, yük vurulur.(Bu günün otomobili demektir) Öküzler yetmezse düven’e koşulur. Hatta çift’e koşulduğu bile olurdu.
Bunların yanında az olsa da köyde güvercin besleyenler de olur. Tavuk ve horoz da beslenirdi. Bilhassa horozlar ezan vakitleri öterdi. Köyümüzde bazı ailelerde de At vardı. Gelinler at ile getirilirdi. Köyümüzde Deve ve katır yoktu. Mehmet Çavuşun Camız’ı da varmış.
Hayvanlar kışın ahırlarda saman ve arpa yemi ile beslenir. Zaman zaman saman yetmez onlar da kıtlık yaşarlar… Yazın ise hayvanlar ot yayılırlardı.
Hayvanlar için hangi malzemeler kullanılırdı?
Palan-Kürtün ve Semer: Özel yapılmış palan-kürtün binmek ve yük taşımak için Semer ise; binmek için eşeklere vurulur.
Eğer: Özel şekillerde imal edilen atların sırtına vurulan bir araçtır.
Üzengi: Ata binen kişinin ayağını basacağı metalden yapılan bir araç.
Yular ve Gem: Yular, at ve eşekleri bağlamak için özel olarak ketenden hazırlanmış, at ve eşeğin başlarına takılır. Gem ise; metalden imal edilmiş atların ağzına takılır, atın sevk ve idaresini sağlar.
Çul: At ve eşeklerin sırtına atılan ve karın altından kolan ile bağlanan minder.
Kolan: Tüm yukarıdaki malzemeleri hayvanların karnının altından dolandırarak bağlamak için kullanılan bazen bir parmak kalınlığında, bazen de dört parmak eninde özel olarak ipten örülmüş ya da dokunmuş üç, dört m. uzunluğunda bir malzeme.
Nal: Hayvanların gücünden istifade ederken tırnaklarının aşınmaması için At, eşek ve öküzlerin ayaklarına çakılan, metalden özel olarak üretilen bir araçtır.
Küçükbaş hayvanlar nasıl tanınırdı?
Hayvanların kulağına in (en) açmak:
Küçükbaş havanlar doğduktan sonra henüz bir aylık iken kulaklarına in açılır. Herkesin, her evin kendine göre bir in’i olur, o şekil makas ya da bıçakla kulağa açılır ve hayvanın kulağındaki işarete bakarak diğer hayvanlardan ayırt edilir, hayvanın kime ait olduğunu belirtir.
Koç katımı: Gün hesabına göre Her yıl onuncu ayın onbeşi yani: 28 Ekim tarihinde köyün çobanları yaz güdüsünü tamamlar, koyun yaymayı bırakırlar.Bu esnada Koç katımı yapılır.
Damızlık koç’lar koyun sürüsünün içine katılır ve koyunların döllenmesini sağlar. Bu arada bir süre kış güdüsü yapılıncaya kadar herkes kendi koyununu kendisi yayar. Kış güdüsü için çobanlarla anlaşılır. Çobanlar yeniden sürünün başına dönerler.Kar bastırıp arazide karın doyuracak bir şey kalmayınca davarlar ahırlara çekilir.Saman,yem ve yonca ile kar kalkana kadar içerde beslenir
Kar kalkınca yeniden yaz güdüsü için anlaşma yapılır ve çobanlar sürüsünü ve de kavalını alarak dağların yolunu tutarlar.
AĞIL: Köylünün küçükbaş hayvanlarının geceleri kaldıkları, köyün münasip yerlerine yapımlış etrafı hayvanların çıkamayacakları yükseklikte duvarlarla çevrili, epeyce geriş olan yerlerdir. Yazları gündüz yayılan koyunlar geceleri ağılda yatar.
Yukarı Mahallede bir, aşağı mahallede de bir olmak üzere köyün iki sürüsü, bu iki sürü için de iki ağıl vardı. Burada mahallenin koyunları yatardı. Akşam üzeri ağıla gelen koyunların sahipleri ağıla gider koyunlarını sağarlar. Bu esnada sağdırmak istemiyen arsız koyunların kafasını ailenin küçük çocukları tutmak zorundadır.Bu iş adeta bir cangamaya dönüşür.Bağıran çağıran.. sürer gider.
Üçüncü ağıl da köyün “kuzu ağılı”dır. Tüm köyün kuzuları bir sürü halinde yayılır ve akşamları ağıla gelir orada yatar. Yine sabah erkenden yaylım için dağların yolunu tutardı.
KÖYÜMÜZDEKİ EVCİL HAYVANLAR
At
Tay -At yavrusu
Aygır-Damızlık erkek at
Kısrak – Dişi at
Eşek
Sıpa-Kurük: Eşek yavrusu
İnek-Dişi sığır
Öküz-Erkek sığır
Dana-İneğin yavrusu
Tosun- Erkek büyük dana
Düve-Dişi büyük dana
Boğa-Enenmemiş erkek sığır
Koyun
Kuzu-koyun yavrusu
Toklu-Bir yaşını geçen kuzu
Şişek-2 yaşında dişi koyun
Koç-2 yaşını geçmiş erkek koyun
Öğeç-Gelişmiş koyun
Yoz- Erkek koyun sürüsü
Keçi
Oğlak-Keçi yavrusu
Teke-bir yaşını geçmiş erkek oğlak
Çebiç-bir yaşını geçmiş dişi oğlak
Tavuk
Cücük-Kanatlı hayvanların yavrusu
Bilik-Bir yaşını geçen cücük
Horoz
Culuk-Hindi
İt – Köpek
Püsük-Kedi
Enik – Kedi, köpek yavrusu
YÖREDE BULUNAN YABANİ HAYVANLAR
Akrep
Cartlak sıçan
Fare
Geleni
Kertenkele
Kertiç
Kirpi
Köstü-köstebek
Kurbağa
Kurt-Canavar
Sansar
Sıçan
Tarla Faresi
Tavşan
Tilki
Tosbağa-Kaplunbağa
Yılan
Yılan ebesi
HAŞERE VE BÖCEKLER
Ağustos Böceği
Akrep-Argap
Arı
Bit
Büvelek
Çekirge
Çiyan
Dana burnu
Eşek arısı
Gübre böceği
Karaböcek
Karasinek
Karınca
Kene
Kepenek- Kelebek
Kırk ayak
Kıskaç böceği
Kurtcuk
Ohra-Sığır sırtıda olur
Örümcek
Patates böceği
Peygamber devesi
Pire
Sakırga
Sarı arı
Sirke
Sivrisinek
Solucan
Tırtıl
Tos böceği
Uğur böceği
Üvez
Yavsı
Yavşak
Yılan
BELDEDE BULUNAN KUŞ ÇEŞİTLERİ
Ağaçkakan
Alaca karga
Alıcı-Şahin
Angıt
Arı kuşu
Baykuş-Hu kuşu
Bıldırcın
Bülbül
Cırık
Çil keklik
Çoban aldatan
Ebabil
Elmacık
Güvercin
Güzel keklik
İbibik
Kara karga
Köyümüzün mer’ası, Köyün merası yoktur. Hayvanların yayılacağı karnını hemen doyuracağı ot yoktur. Sığırlar bazen sabah gider, akşama kadar dolaşır, karınlarını doyuramadan dönerler.
Dağ Meselesi
Köyümüz, hayvanlarının yayılması için Kepez köyünün işgal ettiği bazı yerlerin Vengicek köyü hayvanlarının yaylım yerleri olduğu için dava açıldı. Avukat tutuldu. Köy adına davayı şehirde bulunan Zühdü emmi (Aksoy) takip etti. Zaman zaman süt toplanır, yoğurt toplanır, dava için Kayseriye götürülürdü. Para toplandığı da olurdu.
1946 yılında Dava kazanıldı. Kepez köyü ile sınır çizildi. Harita üzerinde kroki hazırlandı. Dedelerimizden kalan ve köyümüzün hayvanlarının otladığı ve zamanla bazı kepezliler tarafından sürülen köyümüzün mer’ası olan yerleri süren kepezliler Kayseri İli Yönetim Kurulunun 30.06.1946 gün ve esas 1148 / 447 sayılı kararları ile men edildiler.
Kepezliler itiraz ederek konuyu Yargıtay’a götürdüler. Yargıtay da dosyayı inceledi, bizim köyü haklı buldu ve Kepezin başvurusunu reddetti.
Böylece hayvanlar rahatça otlayacak yere kavuştu.
Dağda otlakiyenin içinde su yoktur. Bahar aylarında Alimpınarı’nda aç çok bir su bulunur. O da çobanların içeceği kadardır. Dağda yayılan hayvanlar sulanmak için 3-4 km. mesafede çayırdaki çeşmeye giderdi. Bu çok yorucu bir işti. Hayvanların ömrünü tüketirdi.
Buna bir hal çaresi bulmak için başta Hoca ve Vahdi emmim, Hamdi, Hakkı, Hasan emmiler ve Mustafa kahya gibi hayır sahiplerinin katkısı ile Kükürtte, çayın kenarına derin, çift bucaklı geniş bir kuyu kazıldı. Dağdaki hayvanlar Han’a su içmeye gitmekten kurtuldu.
Daha sonraki yıllarda Vahdi Solmaz aynı çayın köy tarafına büyükçe bir de göl yaptırdı. Hayvanlar bu gölden de yıllarca su içti. Göl zaman zaman su kaçırmaya karşı tamir edildi. Köyümüz, mera olarak mahkeme kararı ile mer’ayı süren Kepezlilerin men edilmesi ile geri alınan yerlerin tapusunu almamış. Mera davası ile ilgilenenler bu dünyadan göçmüşler, Kepezliler eskiden sürdükleri yerleri yeniden sürmüşler. Köyümüzden hiçbir muhtar davaları yeterince takip etmemiş hatta haberleri bile olmamış, Kepezliler sürdükleri yerleri tapulama esnasında da kendi üzerlerine tapu ettirtmişler. Köyümüz yetkililerinden de bir itiraz olmadığı için eskiden sürdükleri yerlere sahip olmuşlar. Durum eski haline dönmüş.

(Belge: 2) Mer’a ile ilgili Vengicek-Kapaez köyleri arasındaki davanın sonuca bağlanmasından sonra her iki köy sınırının tesbit edildiğini gösteren Kroki SINIR: BELEN SIRTI-KAYSERİ YOLU-ÜZÜMLÜNÜN İÇİNDEN-PINAR-KEÇİ KIRAN-ALİMPINARI’NDAN İSPİLE ARAZİSİNE DAYANAN DÜZ BİR HAT(çizgi)TIR

(Belge: 3) Kepez Köylülerinin Danıştay’a itiraz başvurusu (Reddedilmiştir)
Şimdi köyde tek öküz yok. Öküz sürüsü de yok. Koyun sürüleri de yoktur. Sadece eski çoban Süleyman’ın yirmi otuz tane koyunu mevcut, onları da kendisi yayar. Köyde küçük de olsa sığır sürüsü vardır. Bu sürü meraya muhtaçtır. Fakat mera şu anda elden gitmiştir… Köylünün sahip oldukları hayvanlar, köylünün her şeyidir. Sıkıntılı zamanlarda bir veya birkaç koyununu satar derdine çare olur. Düğün masraflarını karşılamak için eşeğini ve öküzünü satar düğün masraflarını karşılar… Düğün yemeği için koyunlar, keçiler kesilir.
Köyde kimin koyunu, keçisi, öküzü çoksa o zengin sayılır… Ama köyümüzün insanları gibi onlarda kıtlık çekerler, aç ve susuz kalırlar. Demek ki insanların çektiği acılara hayvanlar da ortak oluyorlar…
Dile gelseler de anlayabileceğimiz bir dil ile köyümüzde çektiklerini anlatsalardı, neler demezlerdi, neler…
ZAVALLI KÖYÜN SÜRÜSÜ… ÇOBANI DA O BESLER, ÇOBAN KÖPEĞİNİ DE, KURDU DA
Cenap ŞAHABETTİN