122 – Peygamber (s.a.v) : Ey insanlar; yalancı şahitlik,
Allah’a şirk koşmakla eş tutulmuştur, buyurdu. Sonra da:
“Pis putlardan kaçının, yalan sözden çekinin”(Hac:22/30)
ayetini okudu.
(T, 4/149 (2402 ) Eymen bin Hureym (r.a) rivayet etmiştir.)
123 – Sizden birinizin ipini alıp dağa gitmesi, arkasına
odun yükleyip getirerek onu satması, alın teriyle elde ettiği
bu kazancından dolayı Allah’ın o kimsenin yüzsuyunu
koruması; istediği verilse de, verilmese de halktan
dilenmesinden daha hayırlıdır.
(B, 5/262 (732) Zubeyr bin Avvam (r.a) rivayet etmiştir.)
124 – Hiç bir kimse kendi el emeğinden daha hayırlı bir
yemek yememiştir. Allah’ın Peygamberi Davud
Aleyhisselam da elinin emeğini yerdi.
(B, 6/369 (967) Mikdam bin Ma’dikerib (r.a) rivayet etmiştir.)
125 – Sadaka, malı eksiltmez. İnsan affettikçe Allah da
onun şerefini arttırır. Kim Allah için tevazu gösterirse, Allah
onu yükseltir.
(M, 10/540 (2588) Ebu Hureyre (r.a) rivayet etmiştir.
126 – Gücün yettiği kadar, az olsa da sadaka ver. Sayma,
sana da sayı ile verilir. Malını kilere kapatma, senin de rızkın
kapanır.
(B, 5/185(708); M, 5/415 (1029) Esma binti Ebu Bekir (r.a) rivayet
etmiştir.)
127 – Cimri ile cömert kimse, göğüs hizasından köprücük
kemiklerine kadar zırh giymiş iki adama benzer. Cömert
infak ettikçe zırh genişler, aşağı doğru uzar, vücudunu
tamamiyle kaplar, parmaklarını bile örter, zırh (yerde
sürünüp) cömert kişinin ayak izlerini siler.
Cimri infak etmek istese dahi halkaları birbirine yapışır,
ne kadar genişletmeye çalışsa da genişletemez.
(B, 5/192 (712); M, 5/396 (1021) Ebu Hureyre (r.a) rivayet etmiştir.)
128 – Kim helal kazancından bir hurma miktarı sadaka
verirse, Allah ancak helal olanı kabul ettiği için onun
sadakasını kabul eder. Sonra sadakasının hayrını sizden
birinizin tayını büyüttüğü gibi özenle büyütür, hatta dağ gibi
olur.
(B, 5/138 (693); M, 5/381 (1014) Ebu Hureyre (r.a) rivayet etmiştir.)
129 – İki kişinin yemeği üç kişiye, üç kişinin yemeği de
dört kişiye yeter.
(B, 11/382 (1850); M, 9/396 (2058) Ebu Hureyre (r.a) rivayet
etmiştir.)
130 – Ancak iki kişiye gıpta edilir: Allah’ın verdiği malı
hak yolda kullanan kimse, Allah’ın verdiği ilim ve hikmetle
amel eden ve bunları halka öğreten kimse.
(B, 1/79 (66); M, 4/398 (816) A.ibn – i Mes’ud (r.a) rivayet etmiştir.)
131 – Ey kabirlerde yatan mü’minler! Size selam olsun.
İnşaallah biz de peşinizden geleceğiz.
Bizim için de, sizin için de Allah’tan mağfiret dileriz.
(M, 5/254 (975) Bureyde (r.a) rivayet etmiştir.)
132 – Sizden biriniz ölümü istemesin. Çünkü o hayır ve
ihsan sahibi ise (yaşayıp) hayrını, ihsanını arttırması umulur,
eğer günahkar bir kişi ise (yine yaşayıp günün birinde) tevbe
ederek Allah’ın rızasını dilemesi mümkündür.
(B, 12/72 (1918) Ebu Hureyre (r.a) rivayet etmiştir.)
133 – Helal bellidir, haram da bellidir. İkisinin arasında
çok kimselerin bilmediği şüpheli şeyler vardır. Bir kimse bu
şüpheli şeylerden korunursa, dinini ve ırzını korumuş olur.
Şüpheli iş işleyenler harama düşerler. Korunun etrafında
hayvanlarını otlatan çoban gibi ki, hayvanların koruya
girmesi çok sürmez. Dikkat ediniz, her hükümdarın bir
korusu vardır. Uyanık olunuz, Allah’ın korusu da haram
kıldığı şeylerdir.
Haberiniz olsun! Bedende bir et parçası vardır, o düzgün
olursa bütün vücut düzgün olur. Eğer o bozulursa bütün
vücut bozulur. Biliniz ki, o et parçası kalptir.
(B, 1/60 (48); M, 8/80 (1599) Numan bin Beşir (r.a) rivayet etmiştir.)
134 – İyilik, ahlak güzelliğidir. Günah da kalbini rahatsız
eden ve halkın bilmesini istemediğin şeydir.
(M, 10/493 (2553) Nevvas bin Sem’an (r.a) rivayet etmiştir.)
135 – Ukbe bin el – Haris, Ihab bin Aziz’in kızı ile
evlenmişti. Bir kadın geldi, ben Ukbe’yi ve evlendiği kadını
emzirmiştim, dedi. Ukbe, hayvanına binip Medine’ye geldi,
durumu Peygamber (s.a.v)’e anlattı. Peygamber (s.a.v):
Madem ki bu söz söylenmiştir, nasıl evlenebilirsin?
buyurdu. Ayrıldılar. Kadın başkasıyla evlendi.
(B, 1/89 (77) Ukbe bin El Haris (r.a) rivayet etmiştir.)
136 – Şüpheli işi bırak, şüphesiz işe sarıl. Doğruya gönül
yatışır, yalandan şüphelenir.
(T, 4/299 (2637) Ebu Muhammed bin Hasen (r.a) rivayet etmiştir.)
137 – Bir kul günaha düşmekten korkarak, günah olmayan
şeylerden sakınmadıkça, muttakiler derecesine çıkamaz.
(T 4/255 (2568) Atıyye bin Urve (r.a) rivayet etmiştir.)
138 – Allah; muttaki, zengin, işi ve gücü ile meşgul,
ibadet ehli kulunu sever.
(M, 11/434 (2965) Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a) rivayet etmiştir.)
139 – Allah bana sizin mütevazı olmanızı emretti. Hiçbir
kimse diğerine karşı övünmesin. Hiçbir kimse diğerine karşı
haksızlık etmesin.
(R, 2/37 (604) İyaz bin Himar (r.a) rivayet etmiştir.)
140 – Peygamber (s.a.v): Kalbinde zerre kadar kibir
bulunan kimse cennete giremez, buyurdu. Bir zat: Ey
Allah’ın Râsulü! İnsan elbisesinin ve ayakkabısının güzel
olmasını sever, dedi. Peygamber (s.a.v) : Allah güzeldir,
güzelliği sever. Kibir ise, hakkı kabul etmemek ve insanları
hor görmektir, buyurdu.
(M, 1/381 (147) A.bin Mes’ud (r.a) rivayet etmiştir.)
141 – Cehennemlikleri size haber vereyim mi? Onlar
kaba, katı kalpli, insanlara iyiliği dokunmayan ve kibirli
kimselerdir.
(B, 11/211 (1752); M, 11/264 (2853) Harisi b. Vehb (r.a) rivayet
etmiştir.)
142 – Ey Allah’ın Rasûlü! İnsanların cennete girmelerine
en çok vesile olan şey nedir? diye sordular. Allah’tan
korkmak ve güzel ahlâk sahibi olmaktır, buyurdu. İnsanların
cehenneme girmelerine en çok neden olan şey nedir? diye
sordular. İnsanların ağzı ve avret yeridir, buyurdu.
(T, 3/407 (2072) Ebu Hureyre (r.a) rivayet etmiştir.)
143 – Kıyamet gününde mü’minin mizanında (terazisinde)
hiçbir şey, güzel ahlâktan daha ağır değildir.
Allah, çirkin ve kötü sözlü kimseyi sevmez.
(T, 3/406 (2070) Ebu’d- Derda (r.a) rivayet etmiştir.)
144 – Ben, haklı bile olsa çekişmeyi bırakan bir kimse için
cennetin avlusunda, şaka bile olsa yalan söylemeyen
kimseye cennetin ortasında, ahlâkını güzelleştiren kimseye
de cennetin yukarı yerinde bir ev verileceğine kefilim.
(E, 4/253 (4800) Ebu Umametü’l El Bahili (r.a) rivayet etmiştir.)
145 – Bana en sevgili ve kıyamet gününde meclisime en
yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır. Kıyamet gününde
en sevmediğim ve bana en uzak olanlarınız ise çenesi düşük,
güzel konuşur görünmek için avurdunu şişire şişire konuşan,
üstünlüğünü göstermek için kibirli kibirli lugat parçalayan
kimseler ve mütefeyhikun olanlardır. Ashab: Ey Allah’ın
Rasûlü! Mütefeyhikun kimlerdir? diye sordular.
Peygamber(s.a.v) : Büyüklük taslayanlardır, buyurdu.
(T 3/414 (2087) Cabir (r.a) rivayet etmiştir.)
146 – Rıfk (yumuşaklıkla muamele) hangi şeyde
bulunursa onu zinetlendirip güzelleştirir; çekilip alındığı şeyi
de çirkinleştirir.
(M, 10/546 (2594) Âişe (r.a) rivayet etmiştir)
147-Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret
ettirmeyin.
(B, 1/77 (63); M, 8/458 (1732) Enes (r.a) rivayet etmiştir.)
148 – Allah her işi güzel ve yerli yerince yapmayı
emretmiştir. Öldüreceğiniz zaman öldürmeyi iyi yapınız.
Hayvanı kestiğinizde iyi kesiniz, bıçağınızı bileyiniz,
hayvana eziyet etmeyiniz.
(M, 9/199 (1955) Şeddad bin Evs (r.a) rivayet etmiştir.)
149 – Cehennem ateşine kimin haram olduğunu veya
ateşin kime haram olduğunu size söyleyeyim mi?
Cana yakın, geçim ehli, yumuşak huylu, ağırbaşlı olan ve
iş bitiren kişiye.
(T, 4/281 (2606) İbn – i Mes’ud (r.a) rivayet etmiştir.)
150 – Allah bir kulunu başkalarına idareci yapar da o da
onlara ihanet ederek ölürse, Allah ona cenneti haram kılar.
(B, 12/317 (2127), M, 2/521 (227) Ma’kıl bin Yesar (r.a) rivayet
etmiştir.)
151 – İdarecilerin en kötüsü merhametsiz ve katı kalpli
olup şiddetle ve cebirle muamele edendir.
(R, 2/76 (660) Aiz bin Amr (r.a) rivayet etmiştir.)
152 – Ehline ve idare ettiği kimselere hükmetmekte adalet
gösterenler, Allah katında nurdan minberler üzerinde
bulunacaklardır.
(M, 8/688 (1827) A. bin Amr bin As (r.a) rivayet etmiştir.)
153 – İdarecilerinizin hayırlısı: sizi seven ve sizin
tarafınızdan sevilendir; siz onlara dua edersiniz, onlar da size
dua ederler.
İdarecilerinizin en kötüsü: sizi sevmeyen ve sizin
tarafınızdan sevilmeyendir; size lanet eden, sizin de
kendilerine lanet ettiğiniz kimselerdir.
Avf bin Malik: Ey Allah’ın Rasûlü! Onlarla münasebeti
keselim mi? diye sordu. Peygamber (s.a.v): Hayır! Sizinle
namaz kıldıkları müddetçe onlara itaat ediniz, buyurdu.
(M, 9/28 (1855) Avf bin Malik (r.a) rivayet etmiştir.)
154 – Cennet ehli üç sınıftır: Adaletli ve başarılı
idareciler; hısım ve akrabasına ve müslümanlara karşı
yumuşak kalpli ve şefkatli olanlar; ailesi kalabalık olduğu
halde harama el uzatmayan ve haramdan uzak kalmaya
çalışanlar.
(M, 11/280 (2865) Iyaz bin Himar (r.a) rivayet etmiştir.)
155 – İsrailoğullarını peygamberler idare ederdi. Bir
peygamber ölünce, onun yerine başka bir peygamber gelirdi.
Artık benden sonra peygamber yoktur, ancak halifeler
bulunur; bunlar bazen birden fazla olur. Ashab: Ey Allah’ın
Rasûlü! Bu halde ne yapmamızı emrediyorsunuz? dediler.
İlk biatinize bağlı kalınız. Onlara karşı vazifelerinizi
yerine getiriniz. Size karşı onların yapmaması lazım gelen
şeyi, Allah’tan dileyiniz. Allah onlara, size karşı vazifelerini
yapıp yapmadıklarını soracaktır.
(B, 9/186 (1409); M, 9/5 (1842) Ebu Hureyre (r.a) rivayet etmiştir.)
156 – Müslüman bir kimsenin, hoşlansın veya
hoşlanmasın, her işte işin başındakilere itaat etmesi gerekir;
ancak masiyetle (günahla) emredildiği zaman, dinlemek ve
itaat etmek yoktur.
(M, 8/713 (1839) İbn – i Ömer (r.a) rivayet etmiştir.)
157 – Kafası siyah kuru üzüm gibi olan bir Habeşî köle
sizin üzerinize idareci olsa bile, onu dinleyin ve itaat edin.
(B, 2/666 (401) Enes (r.a) rivayet etmiştir.)
158 – Ebu Zerr (r.a): Ey Allah’ın Rasûlü! Beni memur
tayin etmez misiniz? dedim. Mübarek elini omuzuma koydu,
şöyle buyurdu: Ey Eba Zerr! Sen zayıfsın, memuriyet ise bir
emanettir. (Hakkını veremediğin takdirde) o kıyamette
rezillik ve perişanlıktır. Yalnız o emanete ehil olup alan ve
başaran müstesna.
(M, 8/686 (1825) Ebu Zerr (r.a) rivayet etmiştir.)
159 – Ebu Musa El Eş’ari (r.a):
Amcaoğullarından iki kimse ile birlikte Peygamber
(s.a.v)’in yanına girdik. Onlardan biri: Ey Allah’ın Rasûlü!
Allah’ın size emanet ettiği memuriyet mahallerinden birine
beni tayin et, dedi. Diğeri de buna benzer bir dilekte
bulundu. Allah’ın Rasûlü:
Vallahi biz bu işe, ne onu isteyen birini tayin ederiz, ne de
ona hırs gösteren birini, buyurdu.
(B, 7/24 (1027); M, 8/682 (1733) Ebu Musa (r.a) rivayet etmiştir.)
160 – Peygamber (s.a.v) fazla utangaç kardeşini bu
huyundan vazgeçirmeye çalışan Ensardan birinin yanından
geçti: Onu bırak! Varsın, utansın. Haya imandandır,
buyurdu.
(B, 1/38 (23); M, 1/247 (59) A. bin Ömer (r.a) rivayet etmiştir.)
161 – İmanın yetmiş veya altmış kadar şubesi vardır. O
şubelerin en üstünü “Lâ ilâhe İllallah” sözüdür. En aşağısı
da yoldan gelip geçenlere eziyet verecek şeyleri gidermektir.
Haya da imanın bir şubesidir.
(B, 1/30 (9); M, 1/246 (58) Ebu Hureyre (r.a) rivayet etmiştir.)
162 – Haya ancak hayır getirir.
(B, 12/149 (2001) ; M, 1/249 (60) İmran b. Husayn (r.a) rivayet
etmiştir.)